Arada bir şarj etmek gerek…
- GİRİŞ08.01.2011 23:32
- GÜNCELLEME08.01.2011 23:32
Kimi zaman anlatılacak o kadar çok şey olur ki sıraya koymakta güçlük çeker insan. İşte şu an böyle bir güçlük içerisindeyim ben de…
Hislerim ve mantığım arasında bir savaş yaşanırken içinde bulunduğum durumu siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim bu hafta.
Öyle bir an gelir ki… İnsan kendini çaresiz hisseder, hayata karşı, insanlara karşı bir korku kaplar içini… Keşke bir fareden, bir yılandan korkmak olsa… O zaman korkuyu yenmek daha kolay olurdu.
Mantığım korkunun saçmalığından söz ederken hislerim korkumu tetikliyor…
Mantığım sürekli olumlu düşünmem gerektiğini, olumlu düşüncelerin hayatımı daha anlamlı hale getireceğini vurgulasa da hislerim arada bir mantığımı alt etmeye çalışıyor.
Yıllardır kendime duyduğum özgüveni kimi zaman abartmışımdır.
Özgüvenim sayesinde her zaman ’mantıklı bir bayan’ olarak nitelendirilmişimdir. Neden?...Çünkü kendime güveniyorum ve bu güvenim mantığımı devreye sokuyor.Ancak bunu yaparken gözden kaçırmış olduğum bir noktayı farkettim...Kendimi o kadar kısıtlamışım ki insanları kırmamak adına kızgınlıklarımı, isyanlarımı ...yani duygularımı sürekli bastırıp köreltme noktasına kadar getirmişim.Bu arada bilinçaltında duygularımın biriktiğinin ve taşma noktasına kadar geldiğinin farkına varamamışım.
Şimdi duygularımı özgür bırakma zamanı geldi...
Bazı zamanlarda insanları yılan yerine koymam mı gerekir diye düşünüyorum. Biliyorum, bu benzetme size çok saçma geldi. Ama bir düşünün! Yılanın kuyruğuna basmamış olsanız da o sizi sokmaya hazırdır. Karşınızdakini yılan yerine koymadığınız için size zarar vereceğini düşünmezsiniz. Yılan yerine koysanız sizi zehirleyeceğini bilirsiniz.
Yalanı sevemedim ve yalanını yakaladığım kişileri hayat defterimde tek kalemle çizdim. Gerek iş hayatında gerek normal yaşamımda yalandan uzak durmam,dürüst olmam bana maddi ve manevi anlamda çok şey kazandırmadı.En büyük kazancım bana göre: çoğu kişinin tabir ettiği saflık ve aşırı iyi niyet…
Kendime olan güvenim, başarı merdivenlerinden aşağıya doğru iniş yapmaya başlayınca yavaş yavaş yok olmaya başladı. İşte bu iniş sırasında dahi ayağıma takılan taşları temizlemeye çabaladıkça kendime olan, insanlara olan inancım, güvenim sarsılmaya başladı. Yani mantık görevini hislere devretti.
Keşke adaletsizliklere karşı içimde biriktirdiğim öfkemin mantığıma galip gelmesine seyirci kalmasam. Keşke tüm insanlar dürüst olabilse… Keşke yalanı, riyakârlığı, vefasızlığı, adaletsizliği bu dünyadan yok edebilmenin formülünü bulabilsem… Keşke insanlar uyanıklık âlemine dalıp gitmese…
Ah!… Keşke elimde öyle bir güç olsaydı da bütün kötülükleri iyiliklere, tüm zorlukları kolaylıklara çevirebilseydim…
Keşke değiştirebileceğim şeyleri değiştirecek, değiştiremediklerimi kabul edecek, en önemlisi de bunları ayırt edebilecek aklım ve gücüm olsaydı…
Keşke diyorum…
Bunu neden mi istiyorum?
Çünkü tüm insanları gerçekten seviyorum...
Bu hafta sizlere hislerime yenik düştüğüm anı yansıtmaya çalıştım.
Eeee… Arada insanın kendini de şarj etmeye ihtiyacı var dimi? Sanırım şu an batarya doldu… Uzunca bir süre idare eder…
Duygularınızı bilinçaltında biriktirmeden hafif dokunuşlarla dışa yansıtıp mantığı elden bırakmamanız dileği ile…
Tülin Elçi - Haber 7
Tulinelci1@hotmail.com
Yorumlar3