Karmaşık bir formül…

  • GİRİŞ03.04.2011 00:09
  • GÜNCELLEME03.04.2011 00:09

Kimi zaman ifade etmek istediklerimiz boğazımızda düğümlenir… Anlatmak isteriz, yutkunmamız anlatmamıza engel olur. Sıraya koymaya çabalarken bir korku kaplar içimizi, bu korkudan uzaklaşmaya çalışırken karşımızda bize masum gözlerle bakan mutluluğu fark edemeyiz.

Yeni yeni simalar tanırız. Güvenle o çehrelere sarılırız, tek taraflı güven olduğunu bile bile… Yediğimiz tokatlar hayattan, insanlardan korkmamıza neden olur. Keşke bir yılandan korkmak olsa… Yılanın kuyruğuna basmamış olsak da o bizi sokmaya hazırdır. Karşımızdakileri yılan yerine koysak bizi zehirleyebileceklerini tahmin edebilirdik.

Masallar anlatılırdı eskilerde bizlere, büyüdükçe masal yaşını tamamlayıp hikâyeler dinlemeye, okumaya başladık. Hikâyeler okumaya başlayınca hayatın daha acı olduğunu idrak etmeye başladık. Masalların yaşanamaz, hikâyelerin yaşanılır olmasından kaynaklanan bir durummuş. Masallar ondan olsa gerek hep güzeldir.

Bir avukat olmak istemiştim ama vazgeçtim. Bu kadar iyi oynayan insanları savunamazdım, onlara kızıp kendimi kaybederdim. Sosyolog olmayı düşündüm. Sonra merak ettim insanlara neleri, niçin yapıyorlar? Onları kendimle endeksleyip mi varacaktım olayın köküne... Hikâyeler, romanlar okurdum. Sadece Mori'nin yerinde olmak istedim bu kadar okuduğum romanların arasında... Bir insan hayatın acılarına nasıl bu kadar iyimser bakabilirdi? Nasıl kendini bu kadar sevdiklerine adayabilirdi bilinmez. O öyle bir insan ki; bir gün hastalığa yakalanıp, bu hastalığın en sonunda onun en çok sevdiği şeyi mesleğini alacağını bile bile o hayata gülüyor ve onla alay ediyordu. Nasıl bir hastalıktı ki bu vücut bütün işlevini kaybediyordu gün geçtikçe! Ve Mori bunu önceden bilmesine rağmen çok mutluydu. Kaç kişi onun gibi olabilir acaba?

Kaç kişi "Bu düzen bana uymuyorsa, ben ona hiç uymam" diyebilir.

Kaç kişi bu düzende mutluluk pozları vererek hayatına devam edebilir…

Bu satırları yazmakta zorlanırken, yüreğimdeki acının adresini bilemezken, tek başıma kalmış ve kelime haznem daralmışken dürüst insan özlemimi yüreğime katıp gözyaşlarımla dışa vurumu yapmak dışında elimden bir şey gelmiyor.

Bir varoşun içinde kaybolmuş, yolumu bulmaya çalışırken önüme çıkan taşların beni yolumdan alıkoymaması için mücadele verirken, bir yandan da sahip olduğum insan sevgisinin yok olmaması için çaba sarf ediyorum.

Hayatın gerçekleri, o kadar sıra dışı olmuş ki şu zamanda, bilinmezlik içinde kaç kişi neler yaşıyor bilinmez. Aslında hayatımız bir hikâye dahi olmadı. Bunun yeni bir adı olmalı ama ne olması gerektiğini bulamıyorum. Bunun adını bulduğumda sanırım hayatın formülünü bulup, bu karmaşık sorunun cevabını biraz da olsa çözmüş olacağım…

Hayat formülünü bir an önce çözmeniz dileği ile…

Tülin Elçi - Haber 7
tulinelci1@hotmail.com

Yorumlar2

  • zülfü aydıner 13 yıl önce Şikayet Et
    hayatın anlamı. öncelikle yazarımız tülin şahine tşk ediyorum paylaşmış oldugu güzel makalelerden ötürü YARADAN insanları yaratmıştır herkese eşit miktarda ayırt etmeksizin bakmıştır insanoglu ise kısım kısım olmayı tercih etmiştir demem oki ayrım yapmaksızın herkes bir birine saygı duymalı vede sevmelidir ne kadar cok ii dost okadar güzel bir yaşam demektir herşeyin para olmadıgını nezaman ögrenecek insanoglu esen kalın
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • noter tasdikli yorumcu 13 yıl önce Şikayet Et
    siz insanlara güvenmeye devam ediniz. merak etmeyiniz iki doğru insandan yanlış bir adım çıkmaz. okuduklarım masal deyip geçiniz. hani murat han munganın uzaya kaçırılan aptal bir kız hikayesi vardır ayni onun gibi. hikayeler yaşanır masallar dilden dile dolaşır.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat