Siyasette üslup ve adap

  • GİRİŞ25.03.2015 10:30
  • GÜNCELLEME26.03.2015 11:03

17-25 Aralık hukuki darbe girişimi sonrası, siyasi yaşamı etkileyecek bir dizi seçim yapıldı, bu süreç haziranda yapılacak genel seçimlerle noktalanacak. Parlamento seçimi sonuçları da, ondan sonra gelecek dönemin altyapısını oluşturacak. Önemli ve kapsamlı bir anayasa değişikliği, Başkanlık rejimi, çözüm süreci gibi aşamalar, Türkiye'nin 21. yüzyıldaki siyasi, idari ve ekonomik yapılanmasına damgasını vuracak. Bugüne dek, Cumhurbaşkanı Erdoğan, neredeyse tek başına yürüttüğü seçim kampanyaları ile önce Mart 2014 yerel seçimlerini, sonra Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini açık farkla kazanmayı başardı. 

Bu dönemde yeni bir anayasa için önemli girişimler yapıldı, ancak altmışa yakın madde dışında partiler uzlaşı sağlayamayınca, yeni bir anayasal sistemin kurulması, Haziran 2015 seçimleri sonrasına kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkın çoğunluğunun daha ilk turda doğrudan destek verdiği bir başkan olmasına rağmen, kendi deyimiyle "bir geçiş süreci" oluşturmak zorunda kaldı. Bir taraftan demokratik çok geniş bir meşruiyeti olan bir Cumhurbaşkanı, diğer taraftan parlamenter başbakanlık sistemi olarak kurulmuş, daha sonra tadilatla ne olduğunun anlaşılması zor hale gelmiş bir yapıyı dengelemek için önemli çaba gösterdi. Bu çabayı göstermeye, her konuşmasında seçmenden, başkanlık sistemi için destek istemeye devam ediyor. Bu desteği, hazırlanacak bir yeni anayasa taslağı için isteyecek olan Erdoğan, bir diğer yandan çözüm sürecinin hem akamete uğramaması, hem de toplumda milliyetçi gerginliklerin oluşmaması için çalışıyor. 

Cumhurbaşkanı'nın bu aşamada işini kolaylaştırabilecek bir hükümet yapısına ve siyasi partisinin koşulsuz desteğine ihtiyacı var, çünkü paralel yapı ile mücadele daha uzayacağa benziyor. Yurt içinde ve özellikle yurt dışında iyi örgütlü olan bu kesimin, bulacağı her fırsatı bir siyasi kriz yaratmakta mahirane kullanabildiği de bir gerçek. Sonuncu unsur, AK Parti'nin kuruluşundan beri herkesin bildiği "üç dönem" kuralı. Bu ilkeye göre, önemli sayıda milletvekili ve deneyimli bakan, bu seçimde aday olmayacak ve parti kadrolarında bir kan değişiminin oluşmasına katkı sağlayacaklar. Bütün bu unsurlar bir araya getirildiğinde, dış siyasetin de yarattığı gerginlik de ele alınırsa, en yapılmaması gereken husus herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın demeç ve görüşlerini, kendi partisinin mensuplarının kamuoyu önünde eleştirmesi olacaktı. Bu tür bir gelişme kimse tarafından beklenmez, ancak muhalif kesimlerce saklı bir umut olarak beslenirken, AK Parti saflarında beş yıl Meclis başkanlığı, altı yıl da Başbakan Yardımcılığı yapmış olan Bülent Arınç'ın çıkışı geldi. 

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat