Çırpınan ana muhalefet

  • GİRİŞ22.04.2015 09:07
  • GÜNCELLEME22.04.2015 09:07

Galibin kim olacağı gene tartışma konusu değil. Başat siyasi güç olan Ak Parti'nin seçimleri kazanıp kazanmayacağı değil, ne büyüklükte bir farkla kazanacağı konuşuluyor. Muhalefet ise, umudunu HDP'nin barajı geçip sandalye sayısını artırmasına, paralel terör örgütünden gelecek propagandaya, iş dünyasının muhalif görüşler ortaya atmasına bağlamış bulunuyor. 


Bütün siyaseti ham bir milliyetçi üslup üzerine kurulu olan, "çözüm süreci" muhalifliği dışında vizyon sunmakta zorlanan MHP, "tepki oylarını almak" dışında bir hedefe sahip değil. CHP'nin genel başkanı Kılıçdaroğlu için durum pek o kadar rahat değil. CHP, ana muhalefet partisi konumuna yükseldiği 2002'den sonra girdiği sekiz seçimde de başarısız oldu. "Umut" olarak, alışılmadık biçimde genel başkanlığa getirilen Kılıçdaroğlu için, bu son şans. Bu şansı kullanabilmek için de "iktidar adayı" görüntüsü vermeye çalışıyor ve hazırladığı seçim bildirgesinin üslubu bu yönde kurgulanmış.

Tıpkı Kılıçdaroğlu gibi seçimleri son şans olarak gören muhalif basın da iyice hareketlenmiş durumda. CHP seçim bildirgesine düzülen övgülerin ardı arkası kesilmiyor. CHP de bu yazıları çok beğenmiş olacak ki, resmi web sayfasının ortasına yerleştirerek "halktan" aldığı desteği vurguluyor. Bugüne dek, medya desteğiyle değil ancak seçmen desteğiyle iktidar olunabildiğini anlayamaması, ana muhalefet partisi açısından ayrı bir talihsizlik. Muhalif çevre ve kalemler, AK Parti'nin seçim bildirgesi hakkında aynı heyecan ve acımasızlıkla eleştirilerde bulunuyorlar. Oysa 13 yıldır iktidarda olan bir partinin ve liderin, seçim bildirgesinde ne yazdığına değil, 13 yıl boyunca ne yaptığına bakılır. Seçmen de zaten o yönden baktığı için, bütün kamuoyu yoklamaları AK Parti'nin sorunsuz biçimde seçimi kazanacağını gösteriyor. 


Asıl endişe verici husus, CHP'nin ekonomik anlamda yapmak istediklerinde yatıyor. Türkiye, bu tür siyasi taahhütleri daha önce çok gördü. Seçim dönemlerinde "karakollar şeffaf olacak" denildiğinde işkencenin kurumsallaşmasını, "herkese iki anahtar" denildiğinde döviz krizlerini ve işsizlik dalgalarını yaşamış olduğundan, bu söylemin bu ülkede hiçbir zaman hayırlı sonuç vermediğini seçmen iyi biliyor.

Tamamını okumak için tıklayınız...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat