Küresel diktatörlüğe doğru

  • GİRİŞ23.03.2020 12:27
  • GÜNCELLEME23.03.2020 12:27

Matrix’teki gibi devasa bir bilgisayar simülasyonunun içinde yaşıyor gibiyiz. Dünya halkları senaryosu, kurgusu önceden hazırlanmış bir korku filminin tam ortasında zorunlu figüranlık yapıyor.

Neden bu duruma düşürüldük? Ölüm duygusunun tüm ideolojilerden, paradan, eğitimden, seyahatten vs çok önemli ve öncelikli olduğu duygusunu daha doğrusu korkusunu zirvede yaşıyoruz.

Devletlerle vatandaşların arasında tuhaf bir bağlantı ve güven kopukluğu oldu. Bu hep vardı ama salgın üzerinden bu bağ tamamen kopma noktasına geldi.

Geçenlerde Harari’nin de dediği gibi; “Hem ülkeler arasında hem de halk ve devlet arasında da bir güven eksikliği söz konusu. Son yıllarda uluslararası ilişkilerin bozulması ve sahte haberlerin artması gibi olayların sonucunda ortaya çıkan bir hesaplaşma günü bu.”

Amerikalı küreselci siyasetçilerden R. Strausz Hupe; “Ulus devletleri tarihe gömmek, ABD’nin ve bizim (siz bunu müesses nizam olarak algılayın)en önemli misyonumuzdur” demişti.

Trump ise 2018 yılı BM konuşmasında; “ABD’nin egemenliğine saygı duyun. ABD Amerikalılar tarafından yönetilir. Biz küreselleşme doktrini reddediyoruz. Tüm dünyadaki devletler kendi ülkelerini korumalıdır” dediği için “küresel şempanzeye” dönüştürüldü.

Koronavirüs salgını ile bir kez daha görüldü ki, milli devletlere yönelik büyük çaplı bir operasyon söz konusu. Bugün İtalyanların, İtalya devletine olan güvenleri ne derecedir iyi analiz etmek lazım.

Küresel servetin % 50’sini tekelinde bulunduran (karşılıksız basılan dolar bunun 10 katı) 250 yıldır medya, iletişim ve sinema/algı sektörüne yön veren, nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlara sahip, Blue Beam, MK Ultra, yapay zeka ve gen teknolojileri üzerinde çalışmalar yürüten ulus üstü topluluğun tehdidi altındayız.

Paraya tapan, sapkın, Tapınakçı, Kabalist, Evangelist küresel güçler; din, siyaset ve para üzerinden kurdukları geniş bir ağla, korkuya tutsak edilmiş, kimliksiz, vatansız, şuursuz bir insanın peşinde.

Huxley, “Cesur Yeni Dünya” kitabında; salgınların, savaşların, kıtlığın, çatışmaların olmadığı sağlığın ve bolluğun hüküm sürdüğü haz odaklı bir dünya kurgulamıştı.

Burada “Dünya Hükümeti” her şeyi ama her şeyi düşünmüştür. Romanda dünya denetçisi Mustafa Mond ile Tanrı hakkında hala bir şeyler bilen yabani John arasındaki konuşma dikkat çekicidir.

Sistemi sorguladığı için asosyal özellikler gösterdiği düşünülen uyumsuz John tutuklanarak Mustafa Mond’un karşısına getirilir.

Mustafa Mond der ki; “Sevgili genç dostum bu medeniyetin asilliğe ve kahramanlığa hiç ihtiyacı yok. Bunlar siyasi yetersizlik belirtileridir. Bizim gibi örgütlü bir toplumda kimse asil ya da kahraman olmaya fırsat bulamaz.

Böyle bir fırsat doğması için önce koşulların oluşması lazım. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Savaşlar çıkmıyor. Birini çok sevmenizi engellemek için her türlü önlem alınıyor. Öyle bir şartlandırılıyorsunuz ki yapmanız gerekeni yapmamınız mümkün değil. Ve yapmanız gerekenler baştan sona keyif verici.

Velev ki talihsiz bir şey yaşanırsa e o zamanda soma (uyuşturucu) var yutar ve gerçeklerden uzaklaşırsın.”

Aslında Huxley, Baudrillard’ın bahsettiği bir “iyilik imparatorluğundan” bahsediyor. Çünkü yeniçağın en büyük kötülüğü “iyilik” olacaktır. Ve biz bu iyiliğe karşı mücadele etmeliyiz.

Daha iyi anlaşılması için Harari’nin kitabından bir örnek vereyim. Bundan sonra hayatımızın en önemli tıbbi kararları hasta ya da iyi olduğumuzu hissetmemize ve doktorların tahminlerine göre değil bedenlerimizi bizden çok daha iyi anlayan bilgisayar hesaplamalarına ve biyometrik verilerle beslenen algoritmalarla olacak.

İnsanlar tarihteki en iyi sağlık hizmetlerini alacaklar ama tam da bu nedenle sürekli hasta olacaklar. 2050’ye gelindiğinde biyometrik sensörler ve büyük veri algoritmaları sayesinde hastalıklar çok önceden teşhis edilecek ve tedavi edilecek.

Eğer bunu reddetmeye kalkarsanız sigortanız iptal edilecek ya da işten çıkarılacaksınız. Evet, ama bu iyiliğimiz için!!

Bu büyük savaşı küreselciler kazanırsa şayet bizim iyiliğimiz için bir dünya hükümeti kuracaklar ve bizleri algoritmalarla yönetecekler.

Neler olup bittiğini aklıselim bir kafayla tam da değerlendirme zamanı. 

Milat Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat