Ortadoğu’nun yeni jeopolitiği

  • GİRİŞ28.01.2019 10:27
  • GÜNCELLEME28.01.2019 10:27

Brookings on araştırmacısıyla yaptığı Ortadoğu’da stratejik mevzilenmelerle alakalı mülakatları derlemiş. Bölgenin değiştiği ve değişen bölgede ABD’nin de rolünün değişimler geçirdiğini ortaya koyan metinde yerinde tespitler de var, havada kalan tespitler de. Özellikle Türkiye kısmının klişelerden ileriye gidemediğini not etmek lazım.

 

 

Mülakatlarda ortaya çıkan yaygın görüşlere göre: “ABD’nin Ortadoğu’dan çekildiği argümanı biraz zorlama ama ABD’nin nüfuzunun azaldığı bir vakıa. ABD’nin Ortadoğu enerji kaynaklarına ihtiyacının azalması, ABD’li karar vericilerin bölgeye dair siyasetini şekillendiriyor. Ortadoğu’nun yeni jeopolitiğinde temayüz eden altı ülke var: Suudi Arabistan, İran, Türkiye, İsrail, ABD ve Rusya. İran’la Suudi Arabistan birbirini dengelemeye çalışıyor. İsrail İran’ın nükleer güce erişmesini engelleyip Filistin-İsrail meselesini çözmeye değil idare etmeye çalışıyor. Türkiye “İslami-Milliyetçi” gündemle Ortadoğu’da daha aktif. Rusya ABD’nin hilafına nüfuz kazanmaya çalışıyor.”

Washington’da think-tank cemaati geleneksel olarak Türkiye’yi Ortadoğu bağlamında ele almaya alışık değil. Bu bağlam sıkıntısı Türkiye konusundaki sığlıkla da birleşince, dönemsel olarak değişen bağlamlarda ele alınan Türkiye’nin özellikle Ortadoğu bağlamında ele alınırken klişelerin devreye girmesi şaşırtıcı olmuyor. Soğuk Savaş yıllarında blok-cephe ülke tartışmaları bağlamında, Kıbrıs meselesi bağlamında, AB ile üyelik süreci bağlamında ya da darbe ve darbe girişimleri esnasında asker-sivil ilişkileri bağlamında ele alınagelmiş. Senede bir Ermeni meselesi gündeme gelir. İsrail’le ilişkilerin tabiatı küçük bir grup arasındaki tartışmaları tetikler.

 

 

Fakat söz konusu Ortadoğu jeopolitiği bağlamında Türkiye’nin analiz edilmesi olunca, Ortadoğu ülkelerine dair sahip olunan şablonlar üzerinden hareket edildiği için çok parlak tablolar ortaya çıkmaz. Daha doğrusu Ortadoğu’daki tüm ülkeleri topyekûn analiz edebileceğiniz bir şablon yoktur. Ortadoğulu son yüzyılda kurulmuş ülkeleri dahi tek şablonla analiz edemezken, Türkiye gibi tarihi ve kültürel hinterlandı geniş, Ortadoğu jeopolitiğini fazlasıyla aşan nitelikleri ve hususiyetleri olan, Ortadoğulu ülkelerden birçok açıdan farklılaşan bir ülkeyi bu İsviçre çakısı şablonla analiz etmek araştırmacıyı yarı yolda bırakır.

Eskilerden kalma İslamcılık ve milliyetçilik tartışmaları, Arap Baharı’ndaki pozisyonunu Müslüman Kardeşlerle ilişkiler üzerinden okuma klişesi ve kolaycılığı, iç siyasi sembol ve mülahazalardan dış politika stratejisi okuyabilme zannı ve duymak istenilenle aslında olan arasında kalkan perdeler sebebiyle Türkiye tartışmaları klişelerden ibaret kalıyor. Pazarlama ve paketleme, kavrayış çabasının önüne geçiyor. Oysa Ortadoğu hatta küresel jeopolitik bu kadar kayganken bunların merkezinde yer alan ülkelerden birisi olan Türkiye hakkında biraz daha mütevazı analizler yapmakta fayda var.

AKŞAM GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat