PKK’nın ABD’deki pazarlama stratejisi

  • GİRİŞ08.02.2019 10:57
  • GÜNCELLEME08.02.2019 10:57

PKK’nın Suriye kolu YPG farklı isimlerle 2014’ten beri yoğun bir şekilde pazarlanıyor. DEAŞ’ın müdahil olmasıyla Suriye’de muhaliflerin çökertilmesi operasyonunun kilit araçlarından birisiydi PKK. Önce Esed rejimiyle vardığı mutabakat eliyle Suriyeli Kürtlerin bir kısmını muhalefetten cebren uzak tuttu. Daha sonra rejimin muhalefete karşı operasyonlarında yardım ve yataklık yaptı. DEAŞ ile birlikteyse Batı’nın Suriye’deki vekiline dönüştü. Batı vekaleti PKK’ya verebilmek için yoğun ve masraflı bir reklam kampanyasına girişti. PKK’yı olmadığı bir şekilde paketlemek için kendisiyle çelişen, abartı, akıllara ziyan reklam kampanyalarına başvurdu. PKK’nın bir terör örgütü olduğu gerçeğini, birçok savaş suçunu işleyen bir örgütü olduğunu, etnik temizlik yaptığını, uyuşturucu kaçakçılığından büyük paralar kazandığını, en önemlisi Türkiye’ye yönelik saldırılar gerçekleştirdiğini ve yığınak yaptığını gizlemek için milyon dolarlara ve çok sayıda lobi şirketine başvurdu.

Bir reklam kampanyasının ürünü olduğu çok aşikar olan “Suriye Demokratik Konseyi” eşbaşkanı İlham Ahmed’in Washington ziyareti de bunun son örneklerinden. Farklı isimlerle PKK’yı meşrulaştırma çabalarından birisi olan bu ziyaret aynı zamanda çekilme kararını açıklayan Trump’a karşı başkent çevrelerini mobilize etme çabalarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Think-tanklerde konuşturulan, resmi görüşmeler yaptırılan hatta Washington’ın en Esed’ci isimlerinden olan Tulsi Gabard tarafından Trump’la aynı kareye sokulmaya çalışılan Ahmed’in açıklamalarının da DC’deki lobi şirketleri tarafından yazıldığı anlaşılıyor. Tamamen DC çevrelerine mesaj verme amacı taşıyan açıklamalar, senelerdir devam eden çelişkili ve gerçekliklerden kopuk kampanyanın en çarpıcı örneği.

Ahmed bir kuruluşta sorulan soruya cevaben “Esed’le anlaşmaktansa Türkiye’yle anlaşırım” demiş. Daha önce aynı isim farklı bir muhatap kitleye tam tersini söylemişti. Bunun temel bir sebebi var. DC’de PKK’nın kendini satmasının en etkili yolu artık DEAŞ’tan geçmiyor. Tehdit algısı düştü. Eskisi gibi DEAŞ’ın ekmeğini yiyemiyorlar. Şimdiki taktik ise şu: Trump yönetiminin odağı İran ve rejimi İran ile ilişkileri ile tanımlıyorlar. Aynı zamanda yönetim Türkiye’yle çalışmak istiyor. Hal böyleyken Washington’da PKK kendisini rejim karşıtı, seslendiremeseler de İran’a karşı denge unsuru hatta Türkiye’yi rejime tercih edebilecek bir aktör olarak pazarlamaya çalışıyor.

Oysa söz konusu rejim ve İran olduğunda PKK’nın ABD için kullanım değeri yok. Türkiye’ye karşı düşmanlıklarını konuşmaya gerek bile yok. Lobilerin PKK pazarlamasının önündeki en büyük engel sahadaki gerçeklikler. Devekuşu yaklaşımının Washington’a (kimseye) faydası yok. 

AKŞAM

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat