Senden, benden, bizden...

  • GİRİŞ04.06.2011 07:56
  • GÜNCELLEME04.06.2011 07:56

Ey okuyan kadın veya erkek kişi… Görüyorsun ahir zamandır ve insanlar yoldan çıkmak üzere... Utanılacak şeyler konuşuyorlar, seninle benim hakkımda…

Kaşları göz kapağından kaçmaya niyetlenmiş kadın, hangi kibrin ifadesidir bilmem, yüzünden kaçmaya niyetli dudakları ile aldatılan ya da dayak yiyen kadınların aptallığından söz ediyor... Kısık gözleri, kısık dudaklarına eşlik ediyor ve nereden edindiği bilinmez bir özgüvenle, üreme ve boşaltım uzuvlarını yönetim ve denetim uzuvlarının önüne geçirenlere, akıl veriyor...

Sevip söyleyemeyen yılgın Türklerin efendisi olan Ak Yürek Bilge Kişi, acaba ne derdi bu duruma? Onun ne dediği neden bu denli umurumda o da ayrı mesele!

Bana sorarsan Bizanslı keşişlerin melekler hakkındaki tartışmalarına benziyor bütün söylenenler. Beyaz evin siyah misafiri; senin, benim, bizim dünyamızı yıkarken, bir kadın kişi, beynini kullanamayanlara akıldanelik ediyor (ama sanırım koyunluk ettiğini, “ah pardon”, koyun olmayı tavsiye ettiğini sen de görüyorsun.)

Biliyorum hemen, “herkes özündekini ortaya koyar” manasına gelen o meşhur söze sarılacaksın. Ama Freud’a filan hak vermeden buraya yazıyorum bak: “Edeb ya Hu!”

Hadi bunu da yazayım: “Ne günlere kaldık ey gazi Hünkar!”

Dayanamayacağım, bunu da Ankara’nın Kışı Partisi’nin liderinden intihal edeceğim: “Her boyayı boyadın bir tek fıstık yeşili kaldı”  

***

Ey insaflı kadın kişi veya erkek kişi… Gel bütün bunları bırakalım bir tarafa. Binlerce insanı aynı sözlerle büyülemeye çalışan ve birbirinin erdemsizliğinden dem vuranları da atalım bir tarafa. Koca bir ülkeyi bir elin parmaklarına hapsetmek aptallığından da kaçalım.

Efendisini doğuran kölelerin dünyasından da uzaklaşalım seninle.

“Ey yeşil sarıklı ulu hocalar” diye başlayan bir şiire sığınıp megafon gürültüsünden buğday yeşiline, oradan gelincik kızılına kaçalım... Afyon çiçeklerinin moru ve beyazı ile papatya sarısı ve beyazı da cabası...

Yanı sıra bol yağmur, biraz güneş, yetecek kadar gök gürültüsüne dalalım. Kanlı canlı bir ilk yaz var dışarıda görmüyor musun?

İlk yaz deyişime hak ver. Yaz kadar sıcak ve kısa güneş ile kış kadar şiddetli ama kısa yağmur arasında paylaşılmış günlerden bahsediyorum sana.

Yani kış ile yaz arasında görmeyi umduğumuz o buharı üstünde bahar bu yıl çalmadı kapımızı. Erikler, ekşi elmalar, çağlalar ve yenidünyalarla gelirdi oysa. Belki de geldi ama biz evde yoktuk. Belki de bahar sadece çocukların kapısını çalıyordur kim bilir? Kim bilir, baharın çaldığı kapıyı açan çocuklar nasıl sevinmiştir.

Sana bahardan bahsediyorum, kanlı canlı bir bahardan.

Hani kimi şairleri mahveden bahar var ya, o bahar işte. Belki o son bahardan bahsediyordur, bilemiyorum. Ama ben sana bahardan bahsediyorum. Rüzgârda dalgalanan diz boyu ekinlerden, ekinler arasında boy veren gelinciklerden bahsediyorum.

"Herkesin bir yıldızı var" denir ya gökyüzünde, acaba herkesin bir mevsimi de var mıdır?

Ben mesela, eksik kalan çocukluktan olacak, sonbaharı kendi mevsimim sayarım. Küçücük bir çocukken okuldan kaçtığım tek mevsimdi sonbahar, hâlâ öyledir.

Sana bir bahardan bahsediyorum, kırmızıdan, yeşilden, beyazdan ve sarıdan bahsediyorum.

Bu bahar pek çok ölümlü gibi babam için de gelmedi. Oysa ne çok severdi bu mevsimi...

Ekmek, dikmek, aşı yapmak ve budamak hep sevdiği işler olmuştu. Kanlı canlı bir baharı sessiz ve soluksuz bir anı ile karşılıyorum bu yıl. Biliyorum yalnız ben değil, pek çok oğul ve kız böyle karşıladı baharı...

Bahar onun mevsimiydi, anlatmayı sevmezdi ama hep uzakta kalmış erkek çocuğu olarak bilirdim, severdi bu mevsimi. Seçimleri de severdi benim babam, önceleri Demokrat Partiliymiş. Her çarıklı erkan-ı harp gibi sonraları “Demirkırat” ve Kırat taraftarı oldu. Harmanda ekini bırakıp mitinge gitmişliği de vardı. “Sarışın güzel kadın” partisinin delegesi de oldu son zaman.  

Ey akıllı kimse, (bu iltifatımı yaz bir kenara) görüyorsun yine bir yere varamayan sözlerle aldatıldın. Ben ise yine bir yere varamayan sözleri art arda dizmeye uğraşarak zamanımı harcadım.

Hep benden bahsettim biliyorum, ama bana da hak ver…

Ne de olsa sen bir satır olsun karşılık vermedin.

Cevabını bekliyorum.

Ne diyeyim, Rabbine emanet ol.

Dr. Ümit Akça - Haber 7
mystymy00@yahoo.com

Yorumlar3

  • Mevlüt TUNÇEL 12 yıl önce Şikayet Et
    Hocam S.A.. Yazıların büyük bir beğeni ile okuyorum. Yalnız sazlı ile caferi hatırlatmak isterim. Hani onada bir el atsan be hocam. Selamlar
    Cevapla
  • Feda KAR 12 yıl önce Şikayet Et
    hala mı otobandasın. insaf b'nin devamı... e yahu... 3634 kişiden bi allahın kulu otobandaki bu insana; "hayırdır birader?" diye sormaz mı?... ama sen de hakediyorsun be kardeş. tutmuş harman, ekin, yeşil, ekin, aşı diyorsun. bu internet neslinin yüzünü ekin başağı yalamış mıdır sence? ve ben iddiaaya girerim; rahmetli babanızın bi hemşire olduğunu sananlar % 58'den de %60'dan da fazladır. avm ve facebook çocukları dövende oturmaktan ne zevk alabilir?... seni, bizim gibi son ihtilal çocukları anlayabilir belki; ama onlar da internetten cevap verme becerisinden yoksundur zannımca. bir de bu kadın erkek muhabbetinde çok BAKİRsin be abi. içinde bol X'li, grafi'li kelime içeren bi yazı yaz; daha çok okunur, ödül alır, hatta otobanda kalmazsın.... sürç-ü lisan ettikse affola, vesselam...
    Cevapla
  • Feda KAR 12 yıl önce Şikayet Et
    otobanda boşa bekleme kardeş.... insaf b
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat