'Mahşerin dört postallısı...'

  • GİRİŞ01.08.2011 07:34
  • GÜNCELLEME01.08.2011 07:34

Ankara’nın merkezinde, Meclis’e yakın bir yerde, bir adam, önündeki yeşil telefona uzanıp dört haneli yeşil kodu tuşladı. Telefon ahizesinden işittiği özel sinyal sesinin ardından on bir haneli, sadece bilmesi gerekenlerin yani sadece arayanın ve aranılanın bildiği numarayı tuşladı.

Tok, özgüvenli ve kararlı sesiyle tek bir cümle söyledi: “Vatan bizimdir, ferman gerekmez!”  Telefonun öbür ucundan “Biz varken düşman gelemez!” cümlesini duyunca gülümsedi ve telefonu kapattı.

Aynı adam, aynı yerde, önündeki mavi telefona uzanıp dört haneli mavi kodu tuşladı. Telefon ahizesinden işittiği özel sinyal sesinin ardından on bir haneli, sadece bilmesi gerekenlerin yani sadece arayanın ve aranılanın bildiği bir başka numarayı tuşladı.

Tok, özgüvenli ve kararlı sesiyle tek bir cümle söyledi: “Karşı dalda kırk kartal...”  Telefonun öbür ucundan “Kartal kalkar, dal sarkar!” cümlesini duyunca gülümsedi ve telefonu kapattı.

O adam, o yerde, önündeki beyaz telefona uzanıp dört haneli beyaz kodu tuşladı. Telefon ahizesinden işittiği özel sinyal sesinin ardından on bir haneli, sadece bilmesi gerekenlerin yani sadece arayanın ve aranılanın bildiği çok başka bir numarayı tuşladı.

Tok, özgüvenli ve kararlı sesiyle tek bir cümle söyledi: “Her ananın oğlu asker olur!” Telefonun öbür ucundan “Her kızın sevdiği bahriyeli olamaz...” cümlesini duyunca gülümsedi ve telefonu kapattı.

Bahse konu o adam, bahse konu o yerde, önündeki kahverengi telefona uzanıp dört haneli kahverengi kodu tuşladı. Telefon ahizesinden işittiği özel sinyal sesinin ardından on bir haneli, sadece bilmesi gerekenlerin yani sadece arayanın ve aranılanın bildiği son numarayı tuşladı.

Tok, özgüvenli ve kararlı sesiyle tek bir cümle söyledi: “Jandarmalar yürüdü!” Telefonun öbür ucundan “Dağları duman bürüdü...” cümlesini duyunca gülümsedi ve telefonu kapattı.

----------------------------

Kapısında ve parmaklıklı kapılarında Kartal, Çapraz Kılıç, Miğfer, Çapa ve hepsini çevreleyen defneyapraklı arma bulunan kapıdan birbirini aynı beş araçtan oluşan iki ayrı konvoy aynı anda çıkıp iki ayrı yöne doğru hızla uzaklaştı.

Kapısında ve parmaklıklı kapılarında Kocatepe’de keşif yapan Atatürk arması bulunan kapıdan birbirini aynı beş araçtan oluşan iki ayrı konvoy aynı anda çıkıp iki ayrı yöne doğru hızla uzaklaştı.

Kapısında ve parmaklıklı kapılarında Kartal arması bulunan kapıdan birbirini aynı beş araçtan oluşan iki ayrı konvoy aynı anda çıkıp iki ayrı yöne doğru hızla uzaklaştı.

Kapısında ve parmaklıklı kapılarında Çapa arması bulunan kapıdan birbirini aynı beş araçtan oluşan iki ayrı konvoy aynı anda çıkıp iki ayrı yöne doğru hızla uzaklaştı.

Kapısında ve parmaklıklı kapılarında kabzasına terazi asılmış ve Türkiye haritasının arkasına yerleşmiş kılıç arması bulunan kapıdan birbirini aynı beş araçtan oluşan iki ayrı konvoy aynı anda çıkıp iki ayrı yöne doğru hızla uzaklaştı.

------------------------------------------------

Önde, üzerinde antenler olan görkemli bir arazi aracı, ardında yarı açılmış kapılarından siyah gözlüklü, otomatik silahlı korumalar sarkan görkemli, siyah bir başka arazi aracı, ortada dört kırmızı yıldızlı plaka takılı bir siyah büyük makam aracı, hemen arkasında görkemli ve siyah bir arazi aracı ve nihayet bir polis otosu görünümlü hızlı bir başka araçtan oluşan kalabalık araç konvoyu, etrafında akan araç trafiğini dikkate almaksızın, Polatlı yolunda hızla ilerliyordu.

Polis aracı yavaşladı, yavaşladı ve konvoyun yeterince uzaklaşınca durdu, tepe lambalarını söndürdü ve dörtlü sinyal lambalarını yakıp bagajını açtı. Araç içinden çıkan polis memurları kırmızı beyaz yol kapatma araçlarını çıkarıp trafiği önce yavaşlattı, sonra tamamen durdurdu.

Polis memurları trafik kontrolü yapmaya başladığı sırada, konvoy gözden kaybolup çoktan beri kullanılmıyormuş gibi görünen bir ara yola saptı. Hemen ardından, eski püskü bir otomobil aynı ara yoldan otoyola çıkarken arızalandı ve yolu kapattı.

Bütün bu yaşananlar, Akyurt yolunda, Ayaş yolunda, Kazan yolunda ve Elmadağ yolunda dört kere daha tekrarlandı.

----------------------------------

Sade döşenmiş çiftlik evinin konforlu, geniş salonunda beş kişiydiler. Beş kudretli kişiydiler. Saygın kişiler olarak yaşamış, ömürleri boyunca saygı görmüşlerdi. İkisi yeşil, birisi mavi, diğeri beyaz ve sonuncusu kahverengi üniforma içindeydi.

Mesleklerinin zirvesindeydiler, neredeyse otuz yıldan bu yana kurmay brövesi ve neredeyse on yıldan bu yana dört yıldızlı apoletler takıyorlardı.

Yeşil üniformalı olanlardan birinin apoletleri diğerinden daha gösterişliydi ve daha yetkili olduğuna işaret ediyordu. Çapraz kılıçla süslenmiş çelengin önünde sıralanan dört yıldız defne dallarıyla çevriliydi. Gözlük takıyordu ve gözlüklerinin ardındaki yüzü hayli yorgun görünüyordu.

Diğerleri sabırsız dikkatle yüzleri ona dönük, bir hilal oluşturmuş halde bekliyordu. Sessizlik kısa sürdü:

-Zamanı geldi arkadaşlar…

-Bence biraz daha sabretmek lazım…

-Bundan daha uygun zaman bulamayız…

Bu şartlar altında daha fazla bekleyemeyiz…

-Size katılmıyorum beyler…

Bu son cümle kahverengi üniformalı olana aitti. Bütün yüzler bir anda ona döndü. Hayret dolu gözlerle ona bakıyorlardı. En kıdemlileri ifadesiz bir yüzle olanları seyretmekle yetiniyordu. Kahverengi üniformalı olanı sözlerini tekrarladı:

-Size katılmıyorum. Hala başka çözüm yolları açık…

Diğerlerinin itirazı daha yüksek sesle duyuldu:

-Bu tavrınız onaylanamaz…

-Silah arkadaşlarımız yargılanıyor…

-Mesleğimizin saygınlığı kalmadı…

-Üzerimize düşeni yapmazsak ömür boyu lanetle anılacağız…

-Beyler! Beyler! Lütfen biraz sakin olun.

Başlar kıdemli generale döndü. Az evvel yüzleri doldurmuş olan saygın dikkat yüzlerde yeniden yerini aldı. En kıdemli general sözlerine devam etti.

- Bütün bunları defalarca konuştuk… Bizden önce de defalarca konuşulmuştu. Artık eylem zamanı... Önceki toplantıda alınan kararları uygulama konusunda kararlı mısınız?

Mavi üniformalı general onayladı:

-Ben kararlıyım, nasıl olsa GenKur olma hakkımız yok, emekliliğim de yakın, kaybedecek bir şeyim yok…

Yeşil üniformalı general söze katıldı:

-Ben en başından kararlıyım komutanım… Sayın meslektaşım, size gelince, sözlerinizdeki imayı anlamadım sanmayın... Unutmayın bizim tarihimiz Milattan Önce 5000 yılına kadar dayanıyor. Oysa siz daha 100 yıllık bir geçmişe sahipsiniz.

Beyaz üniformalı general:

-Ben de sizinle birlikteyim… diyerek söze başladı.

-Yalnız benim de bir çift sözüm var. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili, ama bırakın GenKur sırasını, denizcilere en kıdemsiz protokol uygulanıyor.

Kahverengi üniformalı general: Daha önce de ifade etmiştim, ben biraz daha bekleme taraftarıyım. Kıdem meselesine gelince bizim de sizden geri kalır yanımız yok. 

Kıdemli generalin "Cuma öğle vakti için görüşünüz nedir? Hem bütün kabine de Cuma namazında için camilere dağılmış haldedir…" Sorusuna ilk cevap veren beyaz üniformalı general oldu:

- Komutanım en uygun zaman Cuma gecesi saat 22:00 civarı…

Hepsi başlarıyla onayladılar.

- Yer konusunda ne düşünüyorsunuz? Subayevleri nasıl mesela?

Havacı itiraz etti:

-Olumsuz… Bizim çocuklardan biri o civarda bir minare kazasına karıştı, dikkat çekici olur…

-Tacettin?

-Hem, iki hastane arası, hem de Tekke ve Zaviyeler ile ilgili düzenlemeye aykırı…

-Kocetepe?

-Hem çok ayak altı… Hem taşradan çok ziyaretçisi var…

Kıdemli general son sözü söyledi:

-O halde sözü uzatmanın faydası yok... Kırmızı kod uygulaması bu andan itibaren başlamıştır. Burası bir daha toplantı için kullanılmayacaktır… Açıklama metnini imzalayıp dağılalım. Sonraki ilk toplantı yeri Saman Pazarı’na yakın noktadır… 

-----------------

 Beş generali taşıyan beş konvoy, beş ayrı yoldan çiftlikten ayrılıp Ankara’ya yöneldikten sonra beş çift konvoy beş ayrı karargâha giriş yaptı. Ertesi gün, Cuma saat akşam altıya doğru dört general üniformalarını son defa kuru temizlemeciye gönderdiler.

Aynı saatlerde televizyonlar alt azılarla yada yayın akışlarını keserek, Başbakanlığın merdivenlerinden tırmanan generalin görüntüsü eşliğinde Ankara’daki olağanüstü hareketlilikten bahsediyordu.

Olup biteni televizyonlarda ve internetten anlamaya çalışanlar GenKur başkanı ve kuvvet komutanlarının istifa ettiğini ya da emekliliklerini istediklerini öğrendiler.

Aynı gece yatsı namazı için Hacı Bayram Veli Camisi’ne gelenler şadırvan başında iyi giyimli dört kişinin acıyan yüz ifadeleriyle aralarında olmayan beşinci kişi ile ilgili tartışmaya daldığını gördüler.

Dr. Ümit Akça - Haber 7
mystymy00@yahoo.com

Yorumlar3

  • Yazı Yorum 12 yıl önce Şikayet Et
    Biraz daha açıklama lütfen. Bu bir senaryo muydu, yoksa aralarındaki konuşmalar mı? Zamanı geldi derken neyin zamanı? Bir darbe mi planlanıyordu yoksa başka şey mi? Bu noktaları anlayan biri varsa açıklarsa sevinirim...
    Cevapla
  • ATAMAN 12 yıl önce Şikayet Et
    tek bir şeyi anlayamadık-. Anlayamadığım ise Jandarma komutanı neden istifa etmedi.Bu da onların bir planı olabilir mi?Bekleyip görmek gerek galiba.Gerçi diğerlerinin yazıda belirtildiği gibi zaten emeklilikleri gelmişti.Sadece 4 gün önceye aldılar.CHP liler de bunu bir deprem gibi gördüler.Yani görmek istediklerini gördüler.
    Cevapla
  • İsmail ÇETİN 12 yıl önce Şikayet Et
    senaryo. ÇOk güzel ifade edilmiş. Teşekkürler.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat