Deniz denize kavuşmaz, göl göle kavuşur.
- GİRİŞ15.10.2011 09:01
- GÜNCELLEME15.10.2011 09:01
Şefkati bol Rabbimin kitabında buyrulur ki birbirine kavuşan iki denizin birbirine karışmaz. Böyle bildik, böyle iman ettik. Kimileri bunu tuzlu su ile tatlı suyun karışmamasına yordular. Kimileri de yoğunluklarının farklılığına verdiler.
Bu sayede Rabbine teslim olan kaptanlardan bahsedenler de oldu, ozmozdan, difüzyondan yola çıkıp “bu Kuran’da var” diyenler de oldu. Hatta onların bir kısmı dünyanın damına seyahat edebile adamların füzesi düşünce “bunu benim şeyhim düşürdü” bile demişti.
Yedi bölgeli, kırk iklimli ülkemin güzide bir yöresinde, Göller Bölgesi’nde, bir casusun ayak izlerinde, yenik bir ordunun gözetleme kulesinde, muzaffer bir ordunun şölen alanında geçirilmiş üç günün bir ay gecikmiş hikâyesidir bu ey okuyucu.
Eylül ayının ikinci haftasında Ankara’da yerleşik bir grup Ispartalının himmeti ile Göller Bölgesi Tarih ve Kültür Varlıkları Bilgi Şöleni düzenlenmişti. Davet edilen kırk kişiyi aşkın zevatın en kıdemsizi bendim.
Memleketin on kadar üniversitesinden profesörler, doçentler, yardımcı doçentler, asistanlar ile üniversite dışında bilim ve kültür çalışması yapan kırktan fazla bilim ehlinin kendi araştırma konuları vardı.
Ana tema Haçlı Seferleri’nden birinin sonunu hatta bir yönü ile Doğu Roma İmparatorluğu’nun sonunu getiren “Miryokefalon Savaşı’nın Yeri” idi. Denizliden Konya’ya doğru uzanan tarihi “Kral Yolu” üzerinde, Roma ordularının da çokça kullandığı güzergâhta yaşanan savaşın yerine dair Çivril, Gelendost, Yalvaç isimleri çokça anılıyordu.
Üniversite mensubu ya da emeklisi, profesör düzeyinde bazı hocaların doktora, doçentlik ya da profesörlük tezi olarak araştırdığı konu Emekli bir karayolları mühendisi olan Ramazan Topraklı’ya kalırsa hala sonuçlanmış değil. Topraklı savaşın yerinin Eğirdir ile Gelendost arasında, Eğirdir gölünün güney-doğu kıyısında olduğunu iddia ediyor.
Tarih profesörlerine sorarsanız mevsim, coğrafi yapı, ordunun büyüklüğü ve askeri malzemelerin nakli meselesi gibi nedenlerle savaşın orada olması imkânsız, zira arada bir göl var ve o günün teknolojisi gölün etrafını yalçın dağların kenarından dolaşmak ve Türkmen akınlarından sakınmak gerekiyor.
Topraklı Gölü bir engel olarak görmüyor. Ona göre aslında o devirde orada bir değil; birbirine bir nehirle bağlı iki göl var. Haçlı Ordusu da bu nehir üzerinde kurulu köprüyü kullanmış.
Üç günlük şölenin her oturumu ayrı bir yerde; ayrı bir tema ile icra edildi. Her gezi yoğun çalışma gibi yorucu ve bereketli birkaç gün geçirdik. Ama Miryekefalon Savaşı’nın yeni yeri tarihçiler tarafından hala benimsenmiş değil.
Pozitif bilim süreçlerinden geçilmeden, bazen yöntem zorlanarak ama bazen yöntem yıllara göre su seviyesi izdüşüm haritaları oluşturmak şeklinde ileri götürülerek yapılan çalışmanın sonucunu galiba iki gölü birleştiren ve şimdi göl suları altında kalan köprünün keşfi belirleyecek.
Orta yaş duyarlılığı mıdır, başka bir şey mi bilmem; memleket duygusu bir yaştan sonra pek çok insan için bağlayıcı oluyor. Ben de kendime gizemli bir konu buldum: Gertrude L. Bell diye bir kokona yüzyıl kadar evvel bu topraklarda kar kış dememiş dağ taş gezmişti.
Hısn Kehf bölgesinde Dr. Hamid Aydın’ın; Konya civarında Mehmet İpçioğlu’nun; Karaman civarında Cezmi Yurtsever’in sürdüğü izi ben de Dinar-Beyşehir arasında sürdüm ve kırık dökük İngilizce bilgimle Gertrude Bell’in Isparta ve civarına dair yazdıklarını Türkçe’ye aktardım.
İyi de oldu, kendi köyümden arabacıların yüz yıl önce toprak yollarda, çamura batmış at ve arabalarla geçtiği yolları ben de yeniden geçmiş oldum. Bir de köhne hanlarda sürgün hayatı yaşayan insanlardan haberdar oldum.
Sizi Allah’a ısmarlıyorum.
Meraklısına not: Hamideli Kültür Derneği, söz konusu şöleni yayınladı.
Ümit Akça - Haber 7
mystymy00@yahoo.com
Yorumlar3