Terör siyasetin nesi olur!

  • GİRİŞ11.06.2020 11:27
  • GÜNCELLEME11.06.2020 11:27

Terör örgütünün siyasi uzantısı olan partinin meclisteki adamlarının terör eylemleriyle ilgisinden dolayı mahkûm olmaları üzerine eski tartışmaları yeniden sürdürmeye çalıştıkları görülmektedir.

Herşeyden evvel Türkiye etnik siyasete alan açan sorunları çoktan geride bırakmış durumdadır. Bırakınız bu ülkenin Kürtlerini komşu ülkelerin Kürtleri de Arapları da Türkiye’ye gelmek burada yaşamanın yollarını bulmak için kırk kapıyı zorlamaktadırlar; bu insanların yaşadığı Güneydoğu başta olmak üzere bütün bölge ve şehirlerinde yaşayan herkes gibi onlar da kimsesiz olmadıklarını devletin her şartta elini uzattığını görmekte bunu hissetmektedirler. Hakkâri’nin veya Şırnak’ın bir mezra veya dağ köyünde doğum yapan hanımları hastahaneye yetiştiren, yatağından kakamayan yaşlı insanları helikopterle alıp şehir hastanelerine götüren bir devletin şefkat elinden daha sıcak ancak ana kucağı olabilir.

YA TERÖR YA SİYASET

Kısaca devletin etnik, dini/mezhebi kimlik ayırt etmeksizin yurttaşlarına eşit hizmet götürdüğü, etnik aidiyetleri bir sorun olarak gören anlayışın tasfiye edildiği günümüzde, hala buradan siyaset yapmaya kalkmak sadece ırkçılıktır ki geri bir anlayıştır.

Diğer mesele devletin teröre karşı verdiği etkin mücadeledir. Başkanlık sistemine geçişle birlikte devlet aygıtının eski bürokratik dağınıklıktan kurtulmasının burada rolü vardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küresel emperyalist saldırılara karşı hususiyetle takip ettiği savunma sanayii politikalarının ulaştığı aşamada güvenlik güçlerine sağlanan teknolojik imkanlarbu mücadelede Irak’tan Suriye’ye, Libya’dan Akdeniz’e kadar içerde ve dışarda müthiş bir üstünlük sağlamıştır.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu mücadeleyi dava haline getiren yaklaşımı ülkenin her karış toprağını terör örgütüne dar etmiştir. Bu durumun ‘terör gölgesinde siyaset yapmayı’ cinayetlerle tehditlerle, ‘bize katılmazsanız kızlarınız sırsıyla dağa götürülür’ baskısıyla, terörize edilen bölge insanlarının çaresizliği, bugün hızla yerini özgürlüğe terk etmektedir. Bunda Diyarbakır annelerinin cesaretinin, vazgeçilmez bir yeri bulunmaktadır. O anneler evlatlarını kaçıranların inlerine girmişlerdir.

DEMOKRASİ KAZANACAK

Şunu herkesin fark etmesi gerekir ki bölgede cinayet örgütü PKK’nın meydana getirdiği ‘korku duvarı’ tamamen yıkılacaktır ve bu gerçekleştiği zaman dökülen kanlar üzerinden, kurulan bu baskı ortamından siyaset devşirenler, cinayet baronlarının yaptığı listede yer alarak meclise girenler, ortada kalacaklarıdır; terör siyasetin düşmanıdır.

Bu cinayet şebekesinin listesinden seçilen adam ne diyormuş ‘Kürt sorunu oldukça PKK olacak onun katilleri arasına katılım da devam edecek’. Bunların Kürt sorunu dedikleri ile bu ülkenin eşit yurttaşları olan Kürtlerimizin sorunları farklı şeylerdir. Onlar, CIA projesinin silahlandırdığı, maaşa bağlayıp kiralık katiller sürüsü haline getirip Türkiye’ye saldırttığı yapının adına konuşmaktadırlar. CIA’nın ‘sorunu’ bölgede milletleri parçalayıp her etnik kimlikten parçalı bağımlı siyasi yapılar üretmektir. Türkiye Cumhuriyeti bu ülkede yaşayan herkesin cumhuriyetidir,ve bağımsızlığına düşman olanlara haddini bildirecek bir ülkedir.

Vedat Bilgin / Akşam Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat