Ordudaki büyük tasfiyeler ve EMİNSU’ların başarısı

  • GİRİŞ11.05.2022 08:34
  • GÜNCELLEME11.05.2022 08:34

Türk Silahlı Kuvvetlerinde yapılan en büyük ve önemli tasfiye operasyonu 28 Şubat 1997 sürecinde yaşanmıştır. 10 bin civarındaki subay ve astsubay sırf eşleri başörtülü olduğu için re’sen emekli edilmişlerdir. 

Uzun uğraşılar sonunda 28 Şubat sürecinin darbeci generalleri, mahkemelerde suçlu görülüp rütbeleri sökülerek hapse atılmışlardır.  Ne yazık ki; bu kadar çok sayıda asker ve ailesinin mağdur edildiği bu büyük kıyımın mağdurları ise haklarını alamamıştır. Kamuoyunda yanlış bilgilendirme yapılarak bu insanların haklarını aldığı ifade edilse de bu doğru değildir. Doğru olan kısmı; içinde benim de bulunduğum sadece 1200 kişilik şanslı Yaşzede grubudur.

Yaşzedeler denilen askerler; Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararı ile emekli edilen askerlerdir. Bunların içinde 12 Eylül 1980 yılında re’sen emekli edilen radikal solcu, komünist askerler de bulunmaktadır. Fakat 28 Şubat sürecinde icat edilen ve eşi başörtülü denilerek 2’li ve 3’lü kararname ile re’sen emekli edilen 3000 civarındaki askere hiçbir hakkı verilmemiştir. Üstelik mağdur edilen bu büyük kısımdaki askerlerin haklarında tek bir mahkeme kararı dahi bulunmamaktadır. Ayrıca Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından dosyaları Silahlı Kuvvetler arşivlerinden alınarak incelenmiş ve gasp edilen özlük haklarının iadesi için Meclis ve Hükümet’e görüş bildirilmiştir.

Türkiye’de mağdur edilip de subay olan askerlerin hatta generallerin sesi; daima çok gür çıkmaktadır. Astsubayların durumu ise çoğu zaman görmezden gelinmiştir. Nitekim Yaşzedelerin büyük çoğunluğu subay; 3’lü kararname ile re’sen emekli edilen askerlerin çoğunluğu ise astsubaydır. Nitekim bu makalede bahsedeceğim 27 Mayıs 1960 mağduru askerlerin de önemli bir kısmı astsubay olup hiçbir hakları iade edilmeden ölüp gitmişlerdir. Fakat Milli Birlik Komitesinin, ülkemizdeki ikinci en büyük tasfiye operasyonunu gerçekleştirdiği bu dönemde, re’sen emekli edilen 235’i general ve beş binden fazla subay ise özlük haklarının tamamını almıştır.

Türkiye’de dindar olduğu örneğin namaz kılıp eşi başörtülü olduğu için mağdur edilen asker ve sivil insanlara hakları verilmemektedir. Fakat başka nedenlerden dolayı örneğin FETÖ örgütünün kendi elemanlarına yol açmak için ordudan attırdığı asker ve siviller hem görevlerine dönmüş hem de birikmiş alacaklarını üstelik tazminatları ile almışlardır. Bu durumu Erdoğan gibi şiir okudu diye hapse atılan bir siyasetçinin kabul etmesi mümkün değildir. Yaşadığım tecrübelerden anladığım kadarı ile Silahlı Kuvvetler bünyesindeki bazı generaller, hükümete kasıtlı olarak yanlış bilgi vererek bu büyük hak gaspına sebep olmaya devam etmektedirler.

2023 Seçimleri, mağdur asker ve sivillerin gasp edilmiş haklarını alması için tarihi bir fırsattır. Çünkü seçim dönemleri, hak arayışları için siyasetçilerle teması çoğaltmaktadır. Sırf kendi veya eşi başörtülü olduğu için çalıştığı işyerinden atılan 28 Şubat mağdurları; haklarını alabilmek için çok çalışmalıdır. Kamu Denetçiliği Kurumundan aldıkları belgeleri, siyasi partiler aracılığı ile dile getirmelidir. 

Bu dünyada veya mahşerde yapılan haksızlıklar sorumlularına muhakkak ödetilir. Gerçek adalet sahibi Allah, insanlara mühlet verir. Umulur ki; hatalarını düzeltsinler diye. Fakat asla ihmal etmez. Zerre kadar bir haksızlık dahi kimsenin yanına kâr kalmaz.

Bu yazıda ayrıca  ordumuzdaki ikinci en büyük tasfiye operasyonuna da yer vermek istiyorum. Sonraki yazılarımızda bu konuya tekrar değinmeyi düşünüyorum.

27 Mayıs 1960 darbesiyle yönetimi ele alan Milli Birlik Komitesi, binlerce askeri emekli ederek tasfiye etmişti. 3 Ağustos 1960’ta kabul edilen 42 Sayılı Kanunla bakanlar kuruluna, 25 yılını doldurmuş subayları resen emekliye sevk etme yetkisi verilmişti. Açıklanan gerekçe komikti. Darbeci askerler “ordu içinde giderek bozulmuş olan hiyerarşiyi dü-zeltmek ve orduyu gençleştir-mek” diye akla zarar sözler sarf ediyorlardı. İçlerinde Yüzbaşıların da bulunduğu cuntacı askerlerin darbe yaparak disiplini ayaklar altına alması, generalleri döverek işkenceye maruz bırakması Türk Silahlı Kuvvetlerinin en acı dönemi olarak tarihe geçmiştir.

İddialar arasında “DP döneminde gere-ğinden çok fazla subayın albay ve general yapıldığı, bunun orduyu hantallaştırıp güçsüz kıldığı” söylense de; bu da koca bir yalandır. Zira çoğu albay olan darbeci subaylarının önünü açmak için bu büyük kıyım gerçekleşmişti. Elbette kendilerini darbe için azmettiren ABD’ye itaat edecek bu 27 Mayıs’ın darbeci yapısı; böylesine gülünç bir iftirayı uyduracaklardı.

Darbeci askerler tarafından tasfiye edilen subay ve generaller, Emekli İnkılap Subayları Derneği (EMİNSU) adıyla örgütlenmişlerdi. Yıllarca orduya dönmek, özlük haklarını alabilmek için mücadele ettiler. Belki orduya dönemediler fakat 3 Eylül 1971’de amaçlarına ulaştılar. Eminsu binbaşı ve yarbayların durumuyla ilgili Emekli Sandığı Yasası’nda değişiklik yapan tasarı Meclis’te kabul edildi. 

Özetlemek gere-kirse, tasarıyla albaydan dü-şük rütbeli Eminsuların özlük hakları albay rütbesiyle emek-li olanlarla eşitleniyordu. An-cak Anayasa Mahkemesi dü-zenlemeyi 7 Haziran 1972’de iptal etti. Eylül’de tekrar Mec-lis’e gelen tasarı bir kez daha kabul edildi ve Eminsular en azından özlük haklarıyla ilgi-li çabalarının sonucunu almış oldu. Darısı 28 Şubat mağdurlarının başına, vesselam…

YENİ AKİT

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat