Ne mutlu Kürd'üm diyene

  • GİRİŞ06.11.2011 06:16
  • GÜNCELLEME06.11.2011 06:16

Tabâbetde geçerli olan bu kural siyâsetde de geçerlidir. Bu gözle bakdığınız zaman yakın târihimizin maalesef bir dizi yanlış teşhis ve tedâvî “kazâları” ile dolu olduğunu görürsünüz. Bu hem iç ve hem de dış politikamız zâviyesinden böyle. Kürd Meselesi buna tipik örneklerden biridir.

Ben Kürd Problemi’ni bu ülkenin başına musallat edenlerin Türk Devleti ile son 70 yılın Türk hükûmetleri olduğu kanaatindeyim. Lütfen yanlış anlaşılmasın! Kürd Meselesi’ni yokdan vâredenler tabii ki onlar değildi ve onlar olmasaydı Kürdler de olmayacakdı değil benim demek istediğim. Ama eğer yanlış teşhis ve tedâvî olmasaydı sorun daha hiç bu kadar dallanıp budaklanmaksızın ve her iki tarafın da benimseyebileceği tarzda hallolunabilirdi demek istiyorum.

Yanlış teşhis, henüz 1930’lu yıllarda bile Ankara’nın, yâni Atatürk ve çevresinin, meselâ İsmet Paşa’nın, Kürd denildi mi tüylerinin diken diken olmasıyla kendini göstermiş ve o andan îtibâren Kürdlerin yok sayılmasıyla “iltihablanma” başlamışdır.

(Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)

Yorumlar2

  • Ertan YILMAZ 12 yıl önce Şikayet Et
    NE MUTLU İNSAN OLABİLENE. herkese iyi bayramlar
    Cevapla
  • Ertan YILMAZ 12 yıl önce Şikayet Et
    NE MUTLU İNSAN GİBİ İNSAN OLABİLENE. her insanın etnik kimliği olabilir. ama bu kimliği başkası için baskı unsuru yapıyorsa o yanlıştır. bir kürt ne mutlu kürdüm diyene diyerek bana baskı kuruyorsa ne kadar mutludur şüpheli.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat