Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

  • GİRİŞ25.09.2020 12:09
  • GÜNCELLEME25.09.2020 12:09

Etle tırnak gibiyiz değil mi? Aynı vücudun parçaları gibiyiz. Benim gibi yaşı müsait olanların 20 Temmuz 1974 tarihi hafızalarında yer etmiştir. Sanıyorum bir Cumartesi günüydü. Pilli radyoların tek iletişim kanalı olduğu yıllar. Radyolar Türk Ordusunun Kıbrıs adasına çıkarma harekatını duyurduğu zaman sanki dün gibi gözümün önünde. O günün haleti ruhiyesini anlatacak bir cümle bulmak veya cümle kurmak da çok zor.

Bizim köy, Türkiye’nin Kıbrıs Adasına en uzak noktalarından biri olan Samsun İlinin Terme İlçesinin Kozluk Köyü. Yaşlı teyzeler, genç kızlar, elleri bastonlu dedeler dahil istisnasız herkes saat başı haber bültenleri için köyde bulunan birkaç radyo etrafında toplanıyor, gözyaşları, dualar ve sloganlar eşliğinde haber bültenlerinden an be an Türk ordusunun harekatı takip ediliyor, nerdeyse herkes Mehmetçik ile birlikte Beşparmak dağlarına tırmanıyor, Rum mevzilerine birlikte yürüyorduk.. Bizim ilçenin köylerinin yüzde doksanının adını bilmeyen teyzeler, Beşparmak Dağlarını, Girne’yi, Lefkoşa’yı, Gazimagusa’yı ezberlemişlerdi. 

Yıllarca köy odalarının tek gündemi Beşparmak dağlarındaki kahramanlık hikayeleri oldu. Bizim kuşaktan evinde Kıbrıs Haritası duvar halısı olmayana rastlamak mümkün değildir. 

Kıbrıs Türklerinin hatıralarını görüyoruz, dinliyoruz. Adanın sakini olan Türklerin hikayeleri de hatıraları da bizden hiç farklı değil.

O sebeple bizim kuşağın Kıbrıs sevdası bir başkadır. Kıbrıs Türklerine yakınlığı başka hiçbir şeye benzemez. Köprünün altından çok sular geçse de bizim için köprü aynı köprü kaldı her zaman.

Son yıllarda biz mi hata ettik yoksa onlar mı tartışmasına girmeyeceğim ama üzücü gelişmeler oluyor. 

Düşünün. KKTC içinde, Türkiye’ye biat tartışması olması kadar üzücü bir şey olabilir mi? Kim kimden biat etmesini isteyebilir ki? Veya niye istesin? 

Türkiye’nin tarihi boyunca KKTC’nin Türkiye’ye biat etmesini savunan bir kişi görmedim ben. Türkiye’nin son 18 yılında AK Parti iktidarı var. Teşkilatlarında görev yaptık. Bu zamana kadar Türkiye’nin içindeki bir mahalleyi bile dışardan yönetme arayışı görmedim. Bırakın ili, bırakın ilçeyi mahalleyi bile mahallelinin iradesini esas alarak yönetmeyi ilke edinmiş bir siyasi hareket, bağımsız bir devlet olmasından onur duyduğumuz ve bağımsızlığını onur meselesi yaptığımız bir devletin kendisine biat etmesini niye istesin ki?

Şunu da yok sayamayız. Yeni uluslararası ilişkiler düzeninde hiçbir devlet tek başına karar alamıyor artık. Bağımsızlık tanımı değişti. Yeni dünya ittifaklar ve entegrasyonların dünyası. Bunun adına da hiç kimse biat demiyor. Dünyanın süper güçleri bile bir denge, bir ittifak bir blok olarak hareket etmek zorunda hissediyor kendini. Bu günün dünyasında ortak dış politika vizyonundan söz etmek biat istemek midir? Fransa ve Yunanistan ile hareket eden Güney Kıbrıs’ın biat ettiğini iddia eden Rum politikacı var mıdır örneğin?

KKTC’deki siyasi parçalanmışlık beraberinde bir zihinsel parçalanmayı da getiriyor. Bu parçalanmışlık nedeniyle hiçbir rasyonel temeli bulunmayan, hiç kimsenin işine yaramayacak boş tartışmalar çıkıyor. Dünyanın her yerinde olduğu gibi, siyasetin kendine has pragmatizmi var. Partiler ve örgütlü grupların, örgütsel motivasyon ihtiyacı rasyonel davranmanın önünde en büyük engel. Bu sorun sadece KKTC’nin sorunu değil. Güçlü siyasi merkezler etrafında konsolide olamayan bütün toplumların karşı karşıya kaldığı bir gerçek bu.

Bu siyasi ve zihinsel parçalanmışlığı yaklaşık 20 yıl önce Türkiye de yaşadı. Hem de iliklerine kadar. Bu parçalanmışlık 2002 seçimleri ile son bulduktan sonra Türkiye’nin yükselişine tanıklık ediyoruz. Tarih bu tür parçalanmış ve kısırlaşmış siyaseti rasyonel bir eksene taşıyanların liderliğini yazıyor.

KKTC de siyasetin rasyonelleşmesini savunmalı herkes. Önemli olan vatandaşın güvenliği, özgürlüğü ve refahı. Hiçbir rasyonel temeli bulunmayan boş tartışmaların kime ne yararı olabilir ki? İçinde bulunulan sorunların pandemi koşullarında iyice ağırlaştığı bir dönemde, insanların ihtiyaçlarına çözüm aramak yerine biat tartışmaları rasyonel bir tartışma mıdır?

KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir aydan az zaman kaldı. Görüyoruz ki, seçim süreci pandeminin getirdiği kısıtlamalar içinde, rasyonalitenin çok uzağında ilerliyor.

Uzun anlatmak lazım ama detayları önümüzdeki yazıya bırakarak şunu söylemek lazım;

Siyasete katılımı minimize eden pandemi koşulları da dikkate alınarak önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini üç ay ertelemek ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile milletvekili seçimlerini birleştirmek, siyasetin rasyonelleşmesi için ilk ve en doğru adım olacaktır.

Tabii ki kararı KKTC seçmeni ve siyasal organları verecek. Bizimki sadece gönlü orda olan bir kardeşin önerisi. 

Yeniakit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat