Bizim Elvanımız, onların Jesse Owens'ı!
- GİRİŞ04.09.2008 16:45
- GÜNCELLEME04.09.2008 16:45
Elvan alıştığım tarzının dışında ilk kez şahit olduğum deparına kalkmış, bitiş çizgisine uçuyordu. Yüreğim de onunla birlikte uçuyordu sanki; "Haydi kızım, haydi Elvan'ım!" diye yerimde duramıyordum...
Elvan her ne kadar önünde birinci olan rekortmeni (şimdilik) geçemese de diğerini sollayarak ikinci olmayı başarıp ülkemize ikinci gümüş madalyayı kazandırdığı an milliyetçilik damarlarım kabarabildiği kadar kabarmıştı.
Öyle ki biraz sonra bayrak bulamadığı için yaşadığı şaşkınlık anında elinde stadyum büyüklüğünde bir bayrak olmak geçiyordu içimden.
"Hain Kürt", elini omuzuma koyarak yıllardır özlediğim esprilerinden birini patlattı: "Vay be Türk'ün asil kanı nasıl da kendisini gösterdi!"...
Zafer sarhoşluğu içinde her zaman olduğu gibi onun attığı taş kadar iri bir taşla, kara mizahına yakışır cevabı verdim: "Sorma Hain, ama bizim için daha kötüsü de olabilirdi"
- "Nasıl yani?"
- "Eee, Elvan'ın yerinde bir Kürt de olabilirdi! O büyük şoku kaldıramazdık" dedim.
- "Ama bu çok ağır oldu!" dedi.
"Ne halt ettim ben" diye kaygıyla gözlerine baktım. "Yıllar sonra ilk kez aramızda 'Türk-Kürt' atışması yapacak kadar rahat bir ortam yakalamışken onu küstürmemişimdir inşallah" diye düşünüyordum içimden.
"Hain Kürt" içime düştüğüm psikolojiyi anladığını belirten sinsi bir gülümseme ile "Bir Faşistten daha hızlı yanıt vermesini bekliyordum" diyerek her zaman olduğu gibi altta kalmadı.
Kucaklaştık ve Türkiye'nin olimpiyatlarda atletizm branşındaki ikinci madalyasının keyfini çıkarttık...
Bu uzun yıllar sonra rahatlıkla birbirimize kaygılanmadan 'Hain' ve 'Faşist' diyebildiğimiz ilk andı.
Anlaşılan o ki Elvan bu zaferi ile tribünlerde onun başarısızlığı için dua eden Türk Nazileri, yıllar önce Jesse Owens'ın Hitler'i hırsından çatlattığı gibi çatlamayı başarmıştı...
Onunla bizim aramızdaki sevgiyi en iyi Ece Temelkuran'ın anlayacağını sanırım. Çünkü onun Dışarıdan adlı kitabında yer alan 'Kürt Kardeşim' yazısını okurken çok şaşırmış ve "Aaa bizi anlatmış" demiştim.
O yazıyı okurken Ece'nin insanların birbirine gönül rahatlığı ile "Pis kürt" veya "Faşist Türk" diyememesinin işaret ettiği acıyı yaşar vaziyetteydim üstelik.
Kitabı kütüphanemde bulmam kolay olmadı ama yazının bulunduğu sayfaları elimle koymuş gibi bulduğumu izaha gerek yok.
Bir kısmını aktarıyorum:
"Pis Kürt!" dedim ona. "Faşist Türkl" dedi o da. Güldük.
Normal hayat böyledir. İnsanlar en gergin oldukları, konuşamadıkları konulara gülebilirler; cinsellik gibi, din gibi, bütün iktidarlar gibi, etnik farklılıklar gibi. Hassas sinir uçlarıdır bunlar; oralara dokunmak, tarihin başından bu yana insanları gıdıklar. Böyle bir gülüşme, gıdıklama/gıdıklanma "politik nezakete" (politically correct) uygun olmayabilir. Ama insan, "adam adama" bir ilişkide tarihin, siyasetin, iktidarların sırtına yüklediği günahları, görevleri, ölümleri, acıları, çelişkileri ve baskıları atıp hafiflemek ister. "Normal" hayat böyledir çünkü; kralların emirlerinin ve tanrının günahlarının ulaşamadığı toprakları vardır yeryüzünün.
Türkiye'de de hâlâ sağlıklı kalan bu alan vardır insan insana ilişkide. Onu "Pis Kürt!" beni, "Faşist Türk" yapan alanların dışında olabildiğimiz bir alan.
Zaten bu alanın varlığı yüzünden bilir ki Kürt kardeşim ben kendi kralımla ve onunki ile dalga geçerken aslında onu, kardeşimi severim.
Krallara rağmen insan kalışımızı kutlarız biz şakalaşırken, kardeşliğimizi. Beraber ağlayabildiğimiz için gülebiliriz beraber; beraber gülüyorsak bu beraber ağladığımızın işaretidir. Kralların ikiyüzlü ülkelerinin dışında bir yerde...
Beraber sırıtabilir İnsan, gülûmseyeblllr, anlayış, hoşgörü gösterebilir. Ama bütün emniyet kemerlerini, tereddüt iplikçiklerini kopararak, sökerek şöyle beraber kana kana kahkaha atabilmek için basbayağı kardeş olmak, "normal" olmak gerekir... "
Normal olduğumuzu söyleyemem. Ama kendinden saymadığını 'devşirme' diye aşağılamaktan zevk alanlar tıpkı, Hitler'in Jesse Owens'a karşı hissettikleri duygularla çekip gittiler tribünlerden bunu biliyorum...
Çoğumuz "bir daha gelmezler inşallah" diyordur şu an hiç şüphesiz. Ama ben hep gelmelerini dilerim. Elvan'ın 'Bizim Elvan' olduğunu fark edecek kadar yürekleri yumuşamış olarak dönmelerini isterim. Değişmemişlerse de nasılsa Elvan onları bu kez göğsünde 'altın madalyası' ile kovalacayacak o tribünlerden.
Allah nazardan saklasın kızımızı ve kesmesin 'hızımızı'...
YAŞAR İLİKSİZ - HABER 7
Yorumlar1