Marx ve Darwin'in Türk çelişkisi
- GİRİŞ13.11.2006 10:16
- GÜNCELLEME13.11.2006 10:16
Yaşar İliksiz'in haberi
Pek çoğumuz için sadece tarihte kalmış ölü bir kavram gibi görünüyor olsa da, `Doğu Sorunu` Batı dünyası için hala süren `canlı bir süreçtir`. Doğu ise zaten kan ve gözyaşı dökerek bu süreci yakından hissediyor. Bu sürecin detaylarıyla kavramadan ve bu sürecin hangi dinamiklere göre şekillendiğini çözemeden Ortadoğu`da akan kan ve gözyaşının dineceğini iddia etmek abesle iştigaldir...
Öte yandan kavramı birkaç ideologun şekillendirdiğini iddia edip, (ortaokul çocuklarının bile seviyesinin altında bir üslupla) sağdan soldan derlenen ideolojik bilgi kırıntılarına bilim sosu dökerek teoriler üretenler, belki Doğu dünyasının bilimden henüz nasipsiz insanlarını 20-30 yıl daha kandırmayı başarıp, onları `gökten inecek kahramanlarla` zafere inandırabileceklerdir.
Ama onların diline pelesenk olan `bütün hesapların üstündeki hesabın galip gelme zamanı` sadece ve sadece Müslümanların gerçek bilimde hakim konuma gelip ve strateji okuma yeteneklerini `en az düşmanları kadar` geliştiresi ile mümkün olacaktır. Doğu Sorununun kapsama alanı Dünya tarihini (olumlu ya da olumsuz) derinden etkileyen isimler, her ne kadar saplantılı bir şekilde kendi fikirlerini hakim kılmak için ömür boyu çaba sarf etseler de gelişen olaylara göre manevralar yapıp, taktik ve saf değiştirmeyi ihmal etmediler. Onlar planları aksadığında yeni bir konumla yine yönlendiren güç olmayı başaranlardı. Ama onların hep yönlendiren konumunda olması zeka ve yeteneklerinden çok, değiştirip, dönüştürmek istedikleri kitlelerin, sadece onların manevralarını seyredip onlara sövüp sadece direnmeyi düşünmelerinden kaynaklanıyordu. Tıpkı`Doğu Sorunu` adlı verilen satranç oyununda olduğu gibi...
`Doğu Sorunu` coğrafyasında yer alan ve piyonluğa razı olmayıp, satranç tahtasını devirerek, planlanan hamleleri bozan tek coğrafya parçasının, (Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde) Anadolu olması oldukça dikkate değer bir ayrıntıdır. Ama yine ilginçtir ki bu haberin kaleme alındığı günler, söz konusu coğrafyanın yeniden taşların dizildiği bir satranç tahtası olarak görüldüğü günlere denk gelmiştir. Bu makaledeki benzerlikler sizi çok da şaşırtmasın... Ve yine ilginç bir benzerliktir ki, birilerinin `soykırım ve adaletsizlik edebiyatı` yaptığı bir dönemde, bu coğrafyada bir kısım vatandaşların sıtkı sıyrılmış, `adaleti şiddetle sağlamayı düşünür` hale getirilmiştir. Katillerin bile umut olduğu bir ortamda, şu anda, kim bilir hangi coğrafyada; hangi `bilimadamı` hangi siyasetçi ile hangi görüşü paylaşmaktadır.
Bunu tahmin etmek zor değil. Asıl tahmin edilmesi zor olan umutsuz bir şekilde de olsa, hesapları tehlikeye giren bir `Marx`ın bu coğrafyanın içine itildiği savaşı durdurma çabaları verip vermediğidir? Birazdan sizlere nakledeceğimiz tarihi olayları, adları ideolojilerle bütünleşen bilim adamlarının kesişen yollarını ve Doğu Sorununun ortaya çıkış yıllarındaki oluşum mantığını gözler önüne seren gelişmeleri `ideolojik` hatta `daha önce ortaya açılmış bir takım tezleri` pekiştirici gözle de okumanız mümkün. Ama bu gözle okumanın Ortadoğu tarihine pozitif katkısı olacağını iddia etmek ne denli mantıklı olacaktır bunu size bırakıyoruz.
Bir haber sitesi için hayli uzun ve ortalama bir okuyucu için uzun görünse de bu makale önemine binaen ancak bu kadar özetlenebilmiştir.
William Gladstone, Karl Marx, Charles Darwin, Kliment Timiriazev ve 1876-78 `Doğu Sorunu` Üzerine Notlar Marksizm`in babası Karl Marx ile Evrim teorisinin bir numaralı ismi haline gelen biyolog Charles Darwin, arasında Türkler konusunda ilginç bir fikir ayrılığı yaşandı.
Amerikalı Tıp doktoru Ralph Colp, Jr`ın 1983 yılının Nisan ayında Journal of the History of Medicine and Allied Science(Cilt 38/2 (Nisan 1983), s. 178-85.) dergisinde yayınladığı, `William Gladstone, Karl Marx, Charles Darwin, Kliment Timiriazev ve 1876-78 `Doğu Sorunu` Üzerine Notlar` başlıklı makalede bu açıkça gözler önüne seriliyor. (Makale tam metin olarak, Bige Keşmir tarafından Tarih ve Toplum Dergisi için (ağustos 1985) Türkçeleştirilmiştir) Bu fikir ayrılığının temelinde, bugün halen Ortadoğu`da akan kan ve gözyaşları ile yaşanan katliamların en büyük sebebi olan Doğu Sorunu yatıyor.
Makalenin adının; William Gladstone, Karl Marx, Charles Darwin, Kliment Timiriazev ve 1876-78 `Doğu Sorunu` Üzerine Notlar olması hayli ilginç. William Gladstone ve `Katil Türkler` William Gladstone, Sömürgeler Bakanı olduğu günlerde İngiliz Avam Kamarası`nda elindeki Kuran`ı gösterip, `Bu Kitap Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara asla hakim olamayız. Ne yapıp edip, bu Kur`an`ı ortadan kaldırmalıyız. Ya da Müslümanları ondan soğutmalıyız` diye haykırdığı için Türk ve İslam dünyasında gayet yakından tanınan bir isim. Aynı zamanda 1868`den 1874`e kadar İngiltere Başbakanlığı da yapan Glastone, Türkleri Batıya barbar olarak lanse eden isimlerin başında geliyor. İflah olmaz bir Türk düşmanı olan William Gladston, 6 Eylül 1876`da `Bulgaristan Dehşetleri ve Doğu Sorunu` adlı 64 sayfalık bir kitapçık yayınladı.
Kitap, `Bulgaristan Devletleri`nde, Osmanlı Devleti`nin hizmetindeki nizami-olmayan birliklerin (Başıbozuklar`ın) 1876`da Nisan-Ağustos aylarında, çoğu Hıristiyan 15.000 Bulgar isyancıyı katlettiklerini iddia ediyor ve olayları `İnsanoğlu`nun bütün tarihi boyunca değilse bile, en azından bu yüzyılda kaydedilen en alçakça ve en karanlık zulüm` olarak niteliyordu... Gladstone`un çözümü oldukça tanıdık Ortaya koyduğu çözüm ise, Türklerin `tası tarağı toplayıp` `Bulgaristan` topraklarından çekilmesi ve Bulgarlara yardım için para toplayacak yerel İngiliz yardım komiteleri kurulmasıydı.
Gladstone bu kitapçıkta `haksızlığa karşı öfke uyandırma yeteneğini` kullanarak, Hıristiyanlığa ve Hıristiyanların haklarına kendini adama ve İngiltere`nin ahlak kurallarına uygun ve ulusal haklar tanıyan bir dış politika izlenmesine bağlılığını gözler önüne seriyordu. Kitapçık bir ay içinde tam 200.000 nüsha sattı ve birçok taraftar kazandı. Gladstone`un taraftarları Liberal Parti içinden ve dışından bir grup seçerek 8 Aralık 1876`da Londra`da, Doğu Sorunu konusunda büyük bir Ulusal Toplantı düzenlediler. Konuşmalar genelde, Türkiye`yi reformlar yapmaya zorlamak için İngiltere`nin Rusya ile işbirliğine girmesi gerektiği üzerinde yoğunlaştı. (Rusya, Türkiye`nin baş düşmanı ve Hıristiyan, Slav Bulgarların baş destekçisi idi)
Darwin ve Marx`ın Doğu sorununa ilgisi
1876-77 yılları boyunca Doğu Sorunu en büyük tartışma konusuydu. O yıllarda Avrupa`da Doğu Sorunu konusunda birbirine tamamen zıt görüşler savunan iki kişi vardı; Kari Marx ve Charles Darwin... 11 Aralık 1876`da Marx, Friedrich Engels`e yazdığı bir mektupta, St. James Toplantısını ayrıntılı bir şekilde anlatıyor ve Gladstone`un Bn. Novikoff`la beraber Konferanstan nasıl `çalım satarak` kol- kola çıktığını tarifle, `İngiltere ile Rusya arasında daha şimdiden bir ittifak kurulmasından` duyduğu endişeyi belirtiyordu. Marx Çarlık Rusyası`na `Avrupa`daki bütün reaksiyoner hareketlerin büyük desteği` ve `Batı uygarlığı için ciddi bir tehlike` gözüyle bakıyordu.
Marx`a göre Gladstone iki yüzlüydü
Das Kapital`in 2. ve 3. ciltleri üzerindeki çalışmalarını konferanstan sonra, bir kenara bıraktı ve Gladstone`un Rusya taraftan politikasını eleştiren tam üç makale yazdı. Makaleler en çok satan muhafazakar İngiliz gazetesinde imzasız olarak yayınlandı. Marx nazik, fakat güçlü ve inandırıcı bir şekilde, Gladstone`un yalanlamalarına rağmen, Bn. Novikoff`la gizli bir siyasal yazışma sürdürdüğünü ve Polonya`daki Rus baskısı karşısında sesini çıkartmazken, Bulgaristan`daki Türk baskısını protesto etmesinin riyakarlık olduğunu savunuyordu. Gladstone`un Hıristiyan Bulgarların haklarını yüceltmesine karşı, Marx Türk köylüsünün ahlaki değerlerini ve `Muhammet`in çocuklarının bütün Hıristiyan sahtekarlara ve ikiyüzlü gaddarlık tacirlerine karşı aldıkları sağlam şerefli tutumu yüceltiyordu.`
Marx: Maalesef Darwin de bu domuzca gösteriye ismini yazdırdı
Engels`e 11 Aralık`ta yazdığı mektubun sonunda Marx şöyle diyordu: `Maalesef Charles Darwin de, Lewes`in ismini vermeyi reddettiği bu domuzca gösteriye kendi ismini verdi. Marx, Darwin`in de St. James Konferansını toplayanlardan biri olduğunu görmüştü. Marx, o yıllarda, Darwin`in evrim teorisi hakkında karışık düşünceler içindeydi. Teoriye burjuva düşüncesinin bir yansıması olarak bakıyor, ancak aynı zamanda onu insan düşüncesinde yeni bir çığır açan bilimsel bir gerçek olarak da benimsiyordu. 1873`de Das Kapital`in I. cildinin bir kopyasını Darwin`e göndermiş ve Darwin`den kitabın eline geçtiğine dair bir mektup almıştı. 11 Aralık mektubundaki ifadeleri, Darwin çapındaki bir düşünürün Gladstone`un çevirdiği dolaplar ile İngiltere ve Rusya arasında ittifakı desteklemesinden duyduğu hayal kırıklığını belirtmekteydi.
Darwin`den İngiliz politikalarına maddi ve manevi destek
Darwin`in 1876-77`de Doğu Sorunu`na tepkileri hakkında mevcut bilgilerin çoğu, onun Hesap Defteri`nden gelmektedir. `Bulgaristan Dehşetleri`nin 6 Eylül`de yayınlanmasından sonra ortaya çıkan yardım komitelerinden biri olan `Bulgaristan`a Yardım`a 19 Eylül 1876`da 15 pound bağışta bulunmuş, 30 Kasım`la 7 Aralık tarihleri arasında, St. James Konferansının toplanmasını açıkça desteklemiş, 9 Aralık`ta ve Ağustos 1877`de `Bulgaristan`a Yardım`a sırasıyla 15 ve 10 pound daha bağışta bulunmuştur. Bulgarları desteklenmesi, Liberal Parti tarafından benimsenen davalara olan desteğini gösteriyordu (Liberal Parti, Darwin ve Wedgwood soyadlarını taşıyan babasının ve annesinin ailelerinin en azından üç kuşak boyunca sadakatle bağlı oldukları Whig`lerin doğrudan mirasçısıydı) Gladstone`un görüşlerini izlediği için, Doğu Sorununa Türk ve Müslüman düşmanlığı olarak dar bir pencereden bakmaktaydı.
Onun bu katı tutumu, bu denli ilginç ekonomik, soy ve siyasi bağlılığa rağmen ilginçtir ki bazı bilim adamlarınca `zulme ve haksızlığa` rıza göstermeme olarak da yorumlanabilmektedir St. James Konferansını toplayanlar arasında, Darvin`in bazı dostlarının yanısıra en büyük iki düşmanı, Thomas Carlyle ve Richard Owen da vardı. En eski, en güvenilir ve en ünlü iki dostu Thomas Huxley ve Joseph Hooker ise o tarihlerde İngiltere`de olmalarına rağmen toplayıcılar listesinde bulunmuyorlardı.
Darwin ve Gladstone buluşması
St. James Konferansından sonra Gladstone, Havvarden`deki kır evine çekildi ve buradan dostları ile siyaset alanında kendisini destekleyenleri ziyarete başladı. Mart 1877`de John Lubbock`un kır evi High Elms`de konuk kalıyordu. Bu ev, Darwin`in Down`daki evine komşuydu. Lubbock Parlamento`nun Liberal bir üyesi olan bir bilgindi. Gladstone ve Darwin`i uzun yıllardan beri tanıyor ve takdir ediyordu. Bu nedenle Gladstone ve aralarında Lyon Playfair, John Morley ve Thomas Huxley`in de bulunduğu diğer seçkin konuklarıyla beraber Down`a bir ziyaret düzenledi. Bu Darwin`le Gladstone`un ilk karşılaşmalarıydı (aynı zamanda son karşılaşmaları olacaktı).
Hemen hemen aynı tarihlerde doğmuşlardı. Darwin`in Gladstone`a karşı tutumu şu şekilde anlatılıyor: `Gladstone`a karşı çok derin bir saygısı ve hayranlığı vardı. Son derece namuslu bir insan olduğuna inanıyordu. Gladstone`un şiddetli saldırılara uğradığını ve prensip sahibi olmamakla suçlandığını duymaktan büyük üzüntü ve öfke duymuştu.` Doğu Sorunu için Hıristiyan dünyasını galeyana getiren ve Kilisenin tezlerini alabildiğine sömüren Gladstone, bilimden anlamamakla beraber, `Türlerin Kökeni`nin eskimiş inançları nasıl değiştirdiğini takdir ettiğini ve evrim kavramını anlayışla karşıladığını söylüyordu Darwin`e. Yani Kilise`nin o yıllarda baş düşmanı olan Evrim teorisine yaptığı övgü ile bir anlamda kendisine ikiyüzlü diyen Marx`ı haklı çıkartıyordu.
High Elms`den gelen ziyaretçiler 10 Mart 1877 Pazar günü öğleden sonra Dovvn`a vardılar. Gladstone o sırada Türk terörizmi konusunda `Katliam Dersleri` başlığım taşıyan ikinci kitapçığının dizgiden henüz gelen provalarını almıştı. Herkes salonda oturduktan sonra, provaları yüksek sesle, heyecanla ve tüm belagatiyle okudu.
Darwin sesini çıkartmadan ve derin bir zevkle dinliyor, saygıdeğer bir otoriteden önemli gerçekler öğrendiğini düşünüyordu. `Türk terörizmi` yaklaşık iki saat süren toplantıda ele alınan tek konuydu.
Gladstone ayrılırken Darwin, John Morley`e yaklaştı ve içten olduğu açıkça anlaşılan bir memnuniyetle `böyle büyük bir adamın gelip beni ziyaret etmesi ne büyük bir şeref` dedi. Gladstone ise hatıra defterine şunları yazdı: `Bay Darwin`e gidip kendisini gördüm. Hoş ve etkileyici bir görünüşü var.`
Darwin ve Gladstone birbirlerine bundan sonra da saygı göstermeye devam etti ve yazıştılar. 188O`de Gladstone yeniden İngiltere başbakanı seçildiğinde, Darwin oğlu William`a `yıllardır böylesine sevinmemiştim` diye yazdı. 1981`de Darwin`in ısrarı üzerine Gladstone Alfred Wallace`a emekli aylığı bağladı. Aylar sonra Gladstone, Darvvin`i British Museum`a mütevelli olarak atamayı önerdi. Darwin sağlık sorunları nedeniyle bunu kabul etmedi; Osmanlı Rus Savaşı 1877 Nisan`ında Marx`ın bütün çabalarına rağmen hiç istemediği Rusya -Osmanlı savaşı başlamıştı bile.
1877 Temmuz`unda Darwin`i Down`da Kliment Timiriazev ziyaret etti. Timiriazev 4 yaşında bir Rus botanisti ve hararetli bir Darwin taraftarıydı. İngiliz doğumlu annesi tarafından yetiştirilmiş ve genç yaşında İngilizce`yi öğrenerek İngiliz kültürüne sevgiyle bağlanmıştı.
Timiriazev ile Darwin, genel olarak bilim ve özellikle botanik üzerinde konuşulsa da, her ikisi de Doğu Sorununu sık sık gündeme getirdiler. Kliment Timiriazev de Doğu Sorunu ile yakından ilgileniyordu. Darwin, bu genç Rus bilim adamı tam ayrılırken, Rus-Türk savaşı konusunu tekrar açarak şöyle dedi: `Bugünlerde bu ülkede İngiltere`yi Rusya ile savaşa sürüklemekten başka bir şey düşünmeyen birçok çılgınla konuşabilirsiniz. Ama emin olun ki, benim evimde duygularımız sizinle beraberdir. Her sabah gazeteyi sizin zaferlerinizi haber almak ümidiyle açıyoruz.` Hikaye devam ediyor. Darwin`in Rusya`ya olan sempatisi, aslında daha derinlere dayanıyordu. 1877 sonbaharında Rusların Türkiye`ye karşı kazandığı zaferler birçok İngiliz`de bir Rus korkusu doğurduğu sırada, Disraeli Hükümetini Rusya ile savaşa girmekten kaçınmaya çağıran bir dilekçenin aktif destekçileri arasında Darwin de yer aldı.
Bundan sonra Rusya`ya karşı tutumu daha karmaşık bir hale geldi. Baş gösteren Rus korkusu yüzünden 1877 Ekiminde İngiliz hükümet üyeleri Türkiye`yi desteklemeyi ve hatta İstanbul`u Rusya`ya karşı korumak üzere bir İngiliz donanması gönderip göndermemeyi tartışır hale geldiler. Tam da o sıcak günler de 30 Ekim 1877`de Darwin `Maurice`e Çanakkale`nin açılması için kampanya` başlatarak, bir gine (guinea: bir pound ve bir shilling) bağışta bulundu. `Maurice`in kimliği ve `kampanya`nın tam adı bilinmiyor. Belki de Darwin artık Rusya`ya İngiltere`nin çıkarlarına bir tehdit gözüyle bakıyor ve İngiltere`nin Doğu`da Rusya`yı durdurmak için gücünü kullanmasını istiyordu.
Gerçekten de 1877 başlarında bir İngiliz donanması Çanakkale`ye doğru yola çıktı.. Haziran-Temmuz 1878`de Berlin Kongresi`nde Rusya ile Türkiye arasında bir barış antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Rusya Türkiye`den toprak kazanıyor, Bulgarlara daha fazla özgürlük veriliyor ve Türkiye`nin Kıbrıs`ı İngiltere`ye kiralaması karşılığı İngiltere ile Türkiye arasında bir savunma ittifakı kuruluyordu. Gladstone, Bulgarlar hesabına memnundu, ama Türklere karşı ezici bir hamle engellendiği için İngiltere`nin Doğu politikasının ahlaki temeli olmadığını ve sadece çıkar hesaplarına dayandığını düşünüyordu.
Marx`ın alt üst olan hesapları
Daima `yiğit Türklerin` davasını desteklemiş olan Marx için ise, Rusya`nın başarısı bu ülkede sosyal devrime ve `tüm Avrupa`da devrime` karşı bir darbe teşkil ediyordu. Darwin`in bu gelişmeye tepkisi tam olarak bilinmiyor. 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında 1876-78 Doğu Sorununa ilişkin olaylar tarihin akışı içinde geride kalırken, Darwin`in ve Marx`ın düşünceleri giderek ön plana çıkıyordu.
Pratikte çatışan Marx ve Darwin teoride buluştu
Darwin`in 1873`de Marx`a yazmış olduğu mektup geniş bir şekilde kamuoyuna intikal ediyor ve Darwinizm ile Marksizm benzer kuramlar olarak kabul ediliyordu. Daha sonraki yayınlarda ise iki teori olumlu bir şekilde birbiriyle kıyaslanmaya devam edilmekle beraber, Darwin`in 1873`de yazdığı mektuptan artık söz edilmemiştir. Kliment Timiriazev`in Darwin`e olan hayranlığı yaşamı boyunca sürdü. 1877`deki karşılaşmalarından kırk yıl sonra, 1919`da Proletarskaya kultura (Proleter kültürü) adlı Rus komünist dergisinde `Darwin ve Marx` başlıklı bir makale yayınladı.
Bu tarihte Timiriazev Rusya`da en önde gelen, dünyadaki de başlıca Darwinistlerden biri olmuştu. Aynı zamanda 1917 Kasım Bolşevik devrimini hararetle destekleyen radikal bir demokrattı.
1919 yılında, 66 yaşında ve hasta olmasına, Moskova`da iş savaş, açlık ve ablukadan doğan son derece güç şartlar altında yaşamasına rağmen, bu yılın sadece Darwin`in `Türlerin Kökeni`nin değil, aynı zamanda Marx`ın `Ekonomi Politiğin Eleştirisi`nin de `pırlanta (ellinci) yıldönümü` olduğunu hatırlamıştı Timiriazev makalesinde Darwin`in 1873`te Marx`a yazdığı mektuptan söz ediyor ve her ikisini de `doğa bilimlerinin bayrağı altında` yan yana yürüyen, `tüm insanlığın varlığını yeniden düzenleyecek` devrimciler olarak gösteriyordu.
Makale daha sonra seçilmiş yazılarını toplayan ve ölümünden çok kısa süre önce Nisan 1920`de Moskova da yayınlanan Nauka i Demokratia (Bilim ve Demokrasi) adlı kitapta yer aldı.
1927`de Marx hakkında, Alman, Rus ve Fransız yazarların eserlerinin İngilizce çevirilerinin yer aldığı bir derlemede Timiriazev`in makalesi de yayınlandı.
Makale kısa sürede İngiltere ve Amerika`da duyuldu ve dikkatlerin yeniden Darwin ile Marx`ın 1873`teki ilişkilerine dönmesine yol açtı...
Tarih hala yazılmaya devam ediyor Sizlere özetlediğimiz araştırma burada bitiyor. Ama tarih akışını sürdüı bilinmiyor.
Çevrenize baktığınız zaman, aynı topraklarda benzer pazarlıkların olması sizi şaşırtmasın. Gladstone, Darwin, Marx ve hatta Timiriazev çoktan öldü. Ama onların da şekillenmesinde emekleri bulunan Doğu Sorunu yaşamaya devam ediyor? Piyonlar mı? Onlar zaten tarihin her evresinde bol bol vardılar... Ama bu coğrafyada sadece piyonların yaşadığını sananlar,en başta bu coğrafya üzerindeki bilimden mahrum beyinler olmak üzere elbette bir gün yanılacaklar...
(13 Kasım 2006 -Haber 7)
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol