Ey zahit şaraba eyle ihtiram!

  • GİRİŞ28.04.2009 16:25
  • GÜNCELLEME28.04.2009 16:25

Sessiz sedasız çıktığımız izinden sessiz sedasız döndük elhamdülillah! Kullandığım masanın üstünde bir yığın kitap, birkaç müzik albümü, dergiler, bir kaç şirketin (ben adına ikram diyorum, bazı arkadaşlar rüşvettir deyü selam bile vermiyor) tadımlık hediyeleri yığılmıştı. E-posta kutumda çoğuna zaten cevap vermeye tenezzül etmediğim, bir kısmına mutlaka cevap yazacağım, bir kısmına cevap yetiştirmem mümkün olmayan binlerce mail...

Şüphesiz beni en çok heyecanlandıran ve ürküten kitaplardı bunlar arasında. Bugüne dek okumadığım hiçbir kitabı ve beğenmediğim kitabı tanıtmama prensibim olduğunu bilen yayınevleri içeriğine güvendikleri kitaplarını benden esirgemiyorlardı ama bunları okumak ve tanıtmak için gereken zaman ve onlara zaman ayırıp, emek vermediğim için altına girdiğim vebal konusunda beni de hayli sıkıntıya sokuyorlardı. Kitap hastalığı olanlar bilirler, her birini ele alıp tek tek okşamak ve onları birer canlı gibi görüp incitmemek önemlidir. Ama ne kadar nazik davranırsanız davranın, hakkını vermezseniz her kitap boynu bükük bir yetim çocuk gibi durur kitaplıkta

Derken o yığının içinden çıkarttığım bir poşetin içinde bu yazıyı yazmama vesile olan ilginç hediye çıktı. Bir tül içine sarılmış hurmalar ve yanında alımlı bir seccade… 1001 Gece Masallarının uçan halıları misali beni üstüne alıp yıllar ötesine götürüverdi bir anda o seccade…

Bir yönetici canlanıverdi gözümde. Kendi boyu kadar devasa bir masa, arkasında bir kitap dolabı, cafcaflı ciltlere sahip iri iri dini kitaplar ve hemen üstünde bir seccade…  Böyle makamlarda seccadelerin neden görünür bir yerde olduğu oldum olası kafamı kurcalamıştır. Seccade ve ikiz arkadaşı 33 veya 99’luk tespih...

Düşündüm, Baba Erenler taifesinden dostlarım içinde şarap ve bade geçen deyiş ve ilahileri okuyarak demlenirken, kast edilen şarap ve bade konusunda tartışmaya hiç yanaşmazlardı. “İçki insanın içindekini dışarı çıkarır” derlerdi. İyi ve temiz huylu bir insan içtiğinde en fazladan sızıp kalırmış dem sofrasında. Günlük hayatında ne kadar iyi görünürse görünsün, içtiği zaman tozutan adamın huyu ve karakteri beş para etmezmiş onların tecrübelerine göre…

Zamanla para, makam, mevki, bilgi ve hatta inançların bile şarap gibi insan karakterini gösteren bir turnusol maddesi olarak kullanabileceğini gördüm…

O yüzden değerli bir okurumuzdan gelen bu anlamlı hediyeyi göz önünde bir yerde muhafaza edip etmeme konusunda kısa süreli bir tereddüt yaşadım. Çünkü seccade insanın samimiyetini gösteren bir turnusol olmasının dışında, modern insanın bilinçaltına soktuğu kısıtlamalarla ‘yeryüzünün mescit kılındığı’ gerçeğini örten bir perde vazifesi de görebiliyor. Mesela çimenlik bir alanda, düz bir toprak arazide namaz kılmak için seccade şart değildir ama günümüz insanı arar. Gerçi seccadesini yanında taşıyanların çoğu gözden ırak bir yere değil de kalabalığın gözüne sokacağı bir yere serip namazını öyle kılar ama neyse…. Hatta bırakın onu evlerde halı üstünde namaz kılmak için bile seccade olmazsa olmazdır…

Geçtiğimiz günlerde 4 yaşındaki oğlum "namaz kılacağım" diye tutturdu da oradan biliyorum. “E kıl evladım” dedim, dolabı işaret etti, “seccadeyi aç!”

Bir insanın gördüğünü taklit etmesinin ne kadar kolay olduğunu bir kez daha öğretti oğlum o gün bana. Oğlum henüz seccadenin üstünde şarap içilebileceğini öğrenemeyecek kadar küçük… Akıl baliğ olsun Allah nasip ederse bir gün onunla beraber içeriz… Kim bilir…

Daha da öte yandan düne kadar dünya ahiret kardeş olmaya hazırken şaraba müptela olduğumu öğrenip, bugün selam bile vermeyenlerin sayısının kabarık olduğunu da göz önüne alırsak bir avuç okurumuzun bir kısmını da seccadeye müptela oluşum nedeniyle kaybetme riski söz konusu.

Şarap dedim de geçtiğimiz gün birlikte yola çıktığımız bir grup dostla yol boyu güzel iki saat geçirdik. Tadı damağımda kaldı. Hep birlikte "Haydar Haydar" türküsünü söyleyerek coştuk.  

“Ey zahid şaraba eyle ihtiram, insan ol cihanda bu dünya fani, ehline helaldir naehle haram, biz içeriz bize yoktur vebali….” İlahisini de meşk edecek idik, araya mola girdi, nasip olmadı…  Allah hepsine, hepinize ve beni bu düşüncelere gark eden hediyesiyle gönlümü şad  eden o değerli okuruma şarap tadında bir ömür nasip etsin...

Velhasıl, bir kez daha merhaba dostlar… Hâlâ her seferinde sinirlerinin tepesine çıkacağını bildiklerini halde yazılarımı niye ısrarla okuduklarını bir türlü çözemediğim özel düşmanlarıma da yeniden merhaba…

Yaşar İLİKSİZ - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com

Yorumlar13

  • güzin karaman 16 yıl önce Şikayet Et
    şarap haram. şarap haramsa haramdan örnek verilmez.
    Cevapla
  • mustafa kocaman 16 yıl önce Şikayet Et
    woody allen. bilirsiniz woody allen severler hiç kimsenin nedenini bilmediği esprilere gülerler onlara göre espriler çok zekice diğer insanların anlayamayacağı seviyededir dolayısıyla anladıkları içinde onların zekaları daha ileridir. açıkça söyleyeyim aynı durum söz konusu Mevlana Hazretlerinin eserlerini herkes okur ve birşeyler alır toplumun üst zeka seviyesine hitap ediyorum düşük beyinliler beni anlamaz diyen biri uzun yoldan anlamayana hakaret ediyordur yazarın yazısını ilk kez ve son kez okudum ahirette alırım!
    Cevapla
  • güven kurtul 16 yıl önce Şikayet Et
    Sınırlarda Gezmek.... Öncelikle hoşgeldiniz ve umarız okurlarınızı hoşnut edecek yazılarınızla dönmüşsünüzdür... diyeceğim ama heyhat! Yine uçlarda gezen, okuyucunun bilgi birikimi ve anlayış derecesi ile dalga geçen,"siz ne anlarsanız anlayın ben işte bu sivri zekalı ve de sivri dilli,sizin yorumlarınıza baktıkça da bıyıkaltından gülen aynı yazarım" edalarında bir yazıyla dönmüşsünüz.Belki anlayışımız kıt ama olsun, yine de sizi okumaya devam edeceğiz; belki ufkumuzu açarsınız:) Rabbim herkese aşk şarabından içmeyi nasip etsin
    Cevapla
  • Necati KULELİOĞLU 16 yıl önce Şikayet Et
    MESULİYETİNİ BİLMEK.... Mevlâna: "Sen ne dersen de, aslında senin söylediklerin muhatabanın anladıklarıdır." demiştir. Buna göre, "Ben o manâyı kastetmemiştim; benim kastettiğim başkaydı" demenin hiçbir hükmü yoktur. Yanlışları hem yazanın hem de de yayanın mesuliyeti vardır. Bizden söylemesi. Bu dünyada herkes kendi imtihanını oluyor. Onun sonucunu düşünmek lâzım. Son pişmanlık fayda vermeyecektir.
    Cevapla
  • Sedat Acemoglu 16 yıl önce Şikayet Et
    Samimi bir Uyari. Sn. Yazar, avamin anlayis tarziyla dalga gecmeniz sizin sahip oldugunuz ilmi seviyeye yakismiyor. Belkide bu tur yazilari kisitli ortamlarda yapmaniz size karsi olan yanlis anlamalari da onler. Burasi halka acik bir yer ve yazilariniz Bekir Coskun gibi olmaya basladi... Umarim acik ve nettir demek istedigim.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat