Gelin bu haberi bir de tersten okuyalım
- GİRİŞ05.06.2009 15:39
- GÜNCELLEME05.06.2009 15:39
Öncelikle belirteyim ki yazının amacı kesinlikle herhangi bir basın organını ya da o yayın organında çalışanları eleştirmek ya da onlara gazetecilik öğretmek değildir! Ağaran saçlarım ve arkada bıraktığım yıllara bakarsanız bu da haddime düşer gerçi ama bu yazının hedefi kesinlikle farklı.
Bundan önce kaleme aldığım son iki yazının eksenini oluşturan 'empati yokluğu' ve "herkes bana düşman" felsefesine yönelik eleştirilerin üstüne bu haber denk geldiği için malzeme olarak kullandım, olay bundan ibarettir.
Bu mecburi açıklamadan sonra, gelin dün bir gazetenin manşetten duyurduğu, haber sitelerinin kullandığı ve hatta TV kanallarının görselleştirerek yayınladığı bir haberi tersinden okuyarak nasıl bir mantık mekanizmasıyla karşı karşıya olduğumuz konusunda biraz fikir yürütelim: (Haberi muhtemelen okumuşsunuzdur... Okumamış iseniz, bu link size yardımcı olacaktır...)
Diyelim ki, kadın doğum uzmanı doktor Nurgül Y...., çocuklarını Kuran-ı Kerim öğrenmeleri için gönderdiği ÖZEL ... KURAN KURSU'nda tecvid dersi almak için başvuruda bulunmuş olsun ve kendisine göre çok ilginç (hatta saçma) bir gerekçe ile şoka girsin.
Varsayalım ki mini etekli olan Nurgül Hanıma Kuran kursu yöneticileri "Bu dersler esnasında başörtüsü takmanız gerekiyor" desinler ve imzalaması için “Dini Eğitimde İnanç Hükümlerine Uyma Şartları” yazılı bir belge gösterip, buna göre ders esnasında uzun etek ve kollu giysi giymeyi şart koştuklarını belirtsinler...
Nurgül Hanım'nın ne yapması lazım gelir?
Normal sosyal ilişki düzeninde en kötü ihtimalle, "Sizin gibi düşünmüyorum, kurallarınız bana göre çok katı ve irticai, kurallarınızı lütfen gözden geçirin, çocuklarımı da bu kurumdan alıyorum" diyerek kapıyı vurarak çıkabilir ya da empatik davranıp, "Kusura bakmayın sizin gibi düşünmüyorum, hatalı düşünüyorsunuz ama sizi anlıyorum" diyerek çocuklarının eğitimi düzeyinde irtibatını sürdürebilir...
Sanırım bizde normal sosyal ilişki düzeni söz konusu olmadığı için böyle olmuyor. Nurgül Hanım, "'Kural mural tanımam, ille de benim istediğim olacak, mini etekle derse girmekte kararlıyım" diyor. Kuran Kursu yöneticileri, "maraza çıkarmasın" diye "tamam peki girin ama bari bacaklarınızı bir örtü ile kapatın" diye bir ara formül öneriyorlar. Ama Nurgül Hanım buna da razı değil. "ille de mini etekle gireceğim. Ben sizin kurallarınızı değiştirmesini bilirim" diyerek ayak diriyor...
Bu aşamadan sonra Nurgül Hanım, "ben size gösteririm gününüzü" diyerek soluğu, "Milliyet, Hürriyet veya Cumhuriyet vs." bir gazetenin kapısında alsa ya da onlardan birini arasa.... Ertesi gün o gazetelerin manşetlerinde 'mürteci' Kuran kursu yöneticilerini yerden yere vuran ifadeler görür müyüz, görmez miyiz?
Şimdi şu soruya cevap arayalım: Nurgül Hanım'ın hakkını arayan(!), bu manşetler ne kadar adil, ne kadar mantık içidir? Bu manşetleri atan arkadaşlar nasıl bir gazetecilik sergilemiş olurlar?
Böyle bir haber söz konusu olsaydı başta Nurgül Y.... olmak üzere, o haberi yapan gazete ve gazeteciler hakkında ne düşünürdük? Hele de bizim Haber 7 yorumcularının bir kısmı bu haberi görmüş olsalar söz konusu kişiler bizim yorum editörünün vicdanına sinen hangi yorumlara maruz kalırlardı!
Ki buna benzer pek çok haber yapıldı geçmişte. Bizim kartel medyasının tarihinde buna benzer pek çok asparagası bir çırpıda sayabiliriz....
Ancak bu kez tam tersi söz konusu. "İrtica elden gidiyor" diyen İsmet Özel'in açtığı yol ve gösterdiği ülküde ilerlerken, bazı Müslüman (İslamcı demeye içim elvermiyor) dostlarımız, hoşgörü sınırlarını aştığını fark edemez hale geldi. Ne yazık ki artık hak arama ile kendi inançları uğruna başkalarının duyarlılıklarını hiçe sayma arasındaki ince çizginin bazıları için hiç bir önemi yok!
Eğer dünkü haberde yer alan bilgilere göre, ENKA'nın kurallarını hiçe sayan sayın Nurgül Yılmaz bu tepkiyi bir Şeriat Devletinde göstermiş olsa ve olay kadıya nakledilse kendi haksız çıkardı. Çünkü en özet ifade ile olay şu: ENKA Yöneticileri Nurgül Hanım'ın kendi kurallarına uymadığı için tesislerde spor yapamayacağını söylüyorlar. (Ki yapılan açıklamalara göre anlaşılıyor ki ENKA yöneticileri Nurgül Hanım'ın başını açmasını şart koşmuyor, eğer eğitim almak istiyorsa kendilerince uygun bir yöntemle kapatmasını istiyorlar...)
Dikkat, söz konusu mekan bir kamu kuruluşu değil, özel kuruluş. Eğer ve ise kelimelerinin hayati önemi var. Tesis sahibi kendi şartlarını belirlemiş ve bunu yazılı olarak deklere etmiş. (' Doğrudur veya yanlıştır' ayrı tartışma konusu...). Ama işletmeci hangi kurallar dahilinde tesislerden yararlanabileceğini bir şekilde şartlandırmış ve ahlaki bir şekilde bunu olaydan önce yazılı olarak belirtmiş!
Özel teşebbüsün belirlediği sınırlar içinde çalışma hakkına saygı duymak gerekiyor. Çünkü bu saygı önemsenmez ise yarın birileri gelir içki satılmayan mekanda içki içmeye kalkar, o yasağı mantıksız bulup kaldırmakta direnir (ki pek çok kez buna benzer vakalar yaşandı, Hatta Moda'da kamusal alan olan bir parkta alkollü içki içmekte ısrarcı olanlar bu işi siyasi eyleme dönüştürmekten bile çekinmediler), diğeri gelir bir özel okulun bahçesinden sevgilisi ile el ele gezdiği için atıldığıdan dolayı kurumun kapatılması ya da 'modern kurallara' uyması gerektiğini savunur!...
Eğer Sayın Nurgül Yılmaz ya da onu malzeme olarak kullarak ENKA'ya 'haddini bildiren' gazeteci arkadaşlar yukarıda tanımladığım entellüktüel körlük içinde değilseler, gayrı resmi gazetecilik mantığına göre; okurun düşünebileceği iki ihtimal var: Ya sayın kadın doğum uzmanı doktor Nurgül Yılmaz kendi bozulan işlerini düzeltmek için reklam yapıyor ya da ...
Böyle habercilik olmaz demiyorum, çünkü malesef oluyor. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim "ama onlar daha beterlerini yapıyorlardı" savunması da bu tarz habercilik yapanları kendi mantıklarında haklılaştırıyor. Ama bu mantık yanlışı meşru kılmaz...
İnsaf edin diyorum, "fark göremiyorum" diyorum, farkınızı ortaya koyun diyorum.
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com
Yorumlar15
-
emre altıparmak
16 yıl önce
Şikayet Et
ayrıca şunu da belirteyim. KURAN KURSU ile bir tenis kulübünün kurallarını karşılaştırmanız ne kadar saçma bir örnektir öyle yazar yani bu müslüman mahallesindeki salyangozcunun sporsonluğu gibi olmuş yani bence ahmet hakana rica edin size bir yer göstersin mensubu olduğu medya grubundan orada yazılarınızı büyük bir zevkle okuyup sürekli sizi destekleyen yorumcular bulursunuz çünkü son yazılarınız hakikaten taraf olmuyorum deseniz bile fanatizm kokuyor
Beğen
Cevapla
-
emre altıparmak
16 yıl önce
Şikayet Et
bu ne perhiz bu ne lahana turşusu yazar efendi. Öncelikle belirteyim ki yazının amacı kesinlikle herhangi bir basın organını ya da o yayın organında çalışanları eleştirmek ya da onlara gazetecilik öğretmek değildir! Ağaran saçlarım ve arkada bıraktığım yıllara bakarsanız bu da haddime düşer gerçi ama bu yazının hedefi kesinlikle farklı DEMİŞSİN ama daha yazının yarısına bile gelmeden olayın nereye varacağını tahmin ettim ve okumadım KADINLARIN BAŞLARINI KAPATMALARI ALLAHIN EMRİ KADINLARIN BAŞLARINI AÇMALARI KULLARIN EMRİ başka söze gerek yok sanırım
Beğen
Cevapla
-
Hakki Bekar
16 yıl önce
Şikayet Et
Kafası Karışık Bu Sıralar. Modern dünyanın maskesi fazla göz alıcı pırlantalarla süslü.Fazla sataşmayın... Zaman zaman insanoğlu yolunu sorgular, kendisinin de atgözlüklü olup olmadığını anlamaya çalışır. Geçer, geçer. Gelişim sürecidir, normaldir. Dönelim yorumculara. Nas'lar tartışılmazlar. Çağlara göre değiştirilemezler. Çünkü sahipleri kenara çekilip seyrediyor veya dinlenmek için uyuyor değil. Hasılı bazılarının çağa uygun olmadığını fark ederse (fark ederse: komik!) yeni bir din gönderir (göndermeyeceğini sehven söylememişse :)
Beğen
Cevapla
-
ayse ince
16 yıl önce
Şikayet Et
susalım. hak aramayalım, kurallar böyle diye açalım başımızı...sadece bu spor için değil her konuda,okullarda,sınavlarda ...çünkü kurumun kuralı bu..uymak lazım diyelim...
doğrumu bu peki?
inancımız ne olacak,
sonumuz ne olacak...
gerisini size bırakıyorum yaşar bey..
siz istediğiniz gibi bakın...
Beğen
Cevapla
-
ayse ince
16 yıl önce
Şikayet Et
ilkinin devamı. insanların koyduğu kurallar değiştirilebilir kurallardır.o zaman tüm millet olarak her kuralı koşulsuzca kabul edelim sorgulamayalım hakkımızı aramayalım.sizler gazeteci olarak işinize gelen konularda susmayın hakkınızı arayın diyorsunuz..biz koyun değiliz, olmayalım diyorsunuz.!peki burda bu bayanın hakkını aramasına niye karşı çıkıyorsunuz.bu da bir hak aramadır..bütün vazifelerini yapan bir bayan eşiyle spor yapmak istemiş bu engellenmiş hemde başörtüsünü çağdaşlık kabul etmiyoruz diye..tamam..susalım
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle