Korkuyorlar, korkutuyorlar!

  • GİRİŞ20.08.2009 13:02
  • GÜNCELLEME20.08.2009 13:02

Hatırlarsanız,  Apocalypto filminin kahramanı Jagar Paw, “Korku, insanı içten içe kemiren sinsi bir hastalıktır. Sürünerek onu kabul eden herkesin ruhuna girer. Senin huzurunu lekelemiş bile. Seni korku ile yaşamanı izlemek için yetiştirmedim. Kalbindeyken savaş onunla. Köyümüze getirme” mealinde azar işitiyordu babasından bir sahnede.

"Apocalypto ne yana düşer usta, Dede Korkut ne yana?" diye sormuştum, filminden ilham alarak daha önce ve Türk efsanelerinden beslenmek varken neden yeni masallar uydurup, onlara inanmayı tercih ettiğimizi sorgulamayı önermiştim.

Bugün yine korku edebiyatı yapacağım izninizle. Çünkü korku hafife alınmayacak kadar önemli bir silah.

Bir insanı korkutabildiğiniz takdirde ona her istediğinizi yaptırabilirsiniz, bir toplumu korkutabildiğiniz takdirde ise onların istediği hiç bir şeyi yapmamalarını sağlamış olursunuz. Türkiye bu silahın kitlesel etkisinin en güçlü hissedildiği ülkelerden biri.

İstiklal Marşı ‘korkma’ diye başladığı halde, nasıl kendisinden başka her şeyden korkan bir millet olduk?

Bakın ne diyordu 1949 yılında Paul LeRoy Bustill Robeson’a seslendiği şiirinde, sevdasından korkulduğu için hapislerde çürütülen ve vatana hasret ölmesi sağlanan Nazım Hikmet: 

“Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson
inci dişli zenci kardeşim
kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizi söyletmiyorlar bize

Korkuyorlar Robson
şafaktan korkuyorlar,
görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar.

Yağmurda çırçıplak yıkanır gibi ağlamaktan,
sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar.

Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhad gibi sevmekten
(Sizin de bir Ferhad'ınız vardır elbet Robson, adı ne?)

Tohumdan ve topraktan korkuyorlar,
akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar.

Ne iskonto, ne komisyon, ne vade isteyen bir dost eli
sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine,

Ümitten korkuyorlar Robson, ümitten korkuyorlar, ümitten.

Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam,
türkülerimizden korkuyorlar”

Haksız mıydı? Haklıydı ve ta o günden bugün için ne söylenmesi gerekiyorsa söylemişti bu mısralar.

Aradan 60 küsur sene geçti. Bugün onu korku unsuru olarak gösterenlerle onu sevenler aynı safta. Ama gariptir ‘şafaktan korkmayın’ diye haykırmıyorlar kol kola. Korku çığlıkları atıyorlar. Ne tuhaf?

Artık esinlenmemi dersiniz, edebi aşırma mı bilemem ama bir de bendenizin 2000’li yılların sonunda kağıda döktüğüm mısralar var, bu konuda.  Ben zeyl diyorum kendi adıma. Yazımızın noktası izniniz olursa o mısralar olsun:

korkmak var olmaktır
güzel oyundur öcüler üretip savaşmak
bir korku üretirler
anlam kazanır hayat

korku en ucuz çözümdür
iç huzuru sağlayan…

karanlıktan korkarlar en çok
görmeye mahkum olduklarından
hak arayan işçilerden
   ele ele tutuşan gençlerden
      bir metre bezden
         bir tutam etten
                   korkarlar…

mutlu uyurlar
korktukları ezildiği sürece
kabartırlar özenle kuştüyü yastıklarını
ve başını gömüp kapatırlar gözkapaklarını

fakat  asla cesaret edemezler
kendilerinden korkmayanlardan korkmaya
çünkü iyi bilirler
kaybedecek çok şeye sahip olduklarını

Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com

Yorumlar8

  • Ejder Ejderha 16 yıl önce Şikayet Et
    Korkutanları anlıyorum da korkanları değil. Korkutanların korkusu ile korkutulanların korkusu aynı değil. Korkutanlar siyaset yapamama ve silinme endişesi yaşıyor. Korkutulanlar ise bölünme endişesi yaşıyor. Ancak en az korkması gereken ve Türkün gücünü en üstün sayanlar bölünme korkusu yaşıyorlar, işte tuhaf olan bu. Eğer Türk olmak bir ayrıcalık değilse, neden Ne mutlu Türküm diyene diyoruz ki. Artık 25-50 sene öncesinin Türkiyesi değiliz, bizi kimse bölemez, bunu en iyi korkutulanların bilmesi lazım.
    Cevapla
  • mehmet tokat 16 yıl önce Şikayet Et
    Allah korkmayın diyor. sadece benden korkun diyor Allah. korkularının esiri olan yenilgiyi kabul etmiş demektir. Çanakkalede, haçlı seferlerinde müslüman türkler korkmadılar. kürdü, lazı, çerkezi hepsini türk olarak alıyorum burda. mülsümanlar korkmazlar. materyalistler korkar.
    Cevapla
  • Mimiga 16 yıl önce Şikayet Et
    *. Şiir gayet güzeldi. Kayıt altına alındı. Savaşların altında ezilmeyişine ayrıca sevindim.
    Cevapla
  • Mimiga 16 yıl önce Şikayet Et
    Küçükken bizi kokoçla korkuturlardı.. Kokoç'u hiç görmemiştik ama onun en korkunç şey olduğunu düşünürdük. Büyüdük bir sürü Kokoç tanıdık. Onların,kalpleri yerinde koskocaman hesap makinesi taşıyan insan görünümünde karanlık yaratıklar olduğunu öğrendik.Hala ürküyorum.Çünkü kalpleri yok,vicdanları yok, merhametleri yok,adaletleri yok, Allah korkuları yok.Nereden öğrenmişse 3 yaşındaki yeğenim de öğrenmiş Kokoç'u. Karanlık odayı göstererek "kokoç ordaaa" diye bağırıyor. Elini tuttuğumda ne karanlıktan ne kokoç'tan korkuyor.
    Cevapla
  • Cafer UÇA 16 yıl önce Şikayet Et
    Korkunun nedeni. Subaylarımız, akademisyenlerimizin büyük bir bölümü ile yargıç ve yüksek bürokrasinin oldukça büyük bölümü:Din karşıtı ve dini hurafe olarak kabullenmeleri sonucu,din ve dindardan korkmaları.Halkın da devlet kurumlarına hakim olan bu insanların,uygulamaya çalıştıgı,din karşıtlıgı ve ırkçılık polikalarından dolayı:Din ve kültürel yapılarını kaybetme korkusudur.Halbuki,İnsan ve müslüman olmanın gereği:Kendine hak gördüğü her şeyin karşısındaki insanında hakkı oldugunu düşünse,korkulacak bir şey kalmaz.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat