Bence de ABD parmağı var. Umudum gambit

  • GİRİŞ25.08.2009 15:10
  • GÜNCELLEME25.08.2009 15:10

Yazının boyutuna bakıp, “bu ne ya destan gibi, kim okur bunu?” diye isyan edecek okur sayısı hayli fazla olacak eminim. Özür dilerim. Ama bu kez Fuzuli gibi “Kusura bakma ey sevgili, kısa yazacak zamanım yoktu, uzun uzun yazdım” diye değil, gereğine binaen ancak bu kadar kısaltabildiğim için özür dilerim. Önemli olan boyut değil, işlevdir kaidesinden hareketle bu kez de böyle olsun dedim.  

Mehmet Barlas'ın geçtiğimiz günkü köşe yazısında "Komplo teorileri gerçekten kaçışın sığınaklarıdır" cümlesini görünce, 'tüh be' demiştim. Yıllardır üzerinde çalıştığım, bir yıla yakın zamandır son noktayı koymak için uğraştığım müstakbel eserimin geçtiğimiz ay kaleme aldığım önsözü için hazırlamıştım benzeri cümleyi:  "Komplo teorileri gerçeği hazmedemeyenlerin sığındıkları masallardır"

Yeni bir keşif değil, aklını kısmen dahi kullanabilen herkesin farkına varabileceği sosyal gerçeklik. Fakat herkesin komplo teorileri ve çizilmiş hazır haritaların eninde sonunda gerçeğe dönüşeceğine şartlandırıldığı ortamlarda, şartlanmış akılları sarsmak için her fırsatta hatırlatılması farz olan gerçeklik.

Lakin sapla samanın sürekli karıştırıldığı, buna rağmen her olgunun, ‘siyah-beyaz’ diye ortadan ikiye ayrıldığı bir ülkede isterseniz dünya çapında hiç söylenmemiş bir cümle kurun, fark etmez! Hiç kimse ne kadar doğru söylediğinize kafa bile yormaz. Bir kısım alkışlar, bir kısım taşlar… Hele bir de renginiz griyse duyan bile olmaz!

Barlas yazısında her olumsuz gelişmenin ardında ABD'nin aranmasına tepki gösteriyordu. Kısmen haklıydı da. Ama bendeniz, tüm komplo teorisyenlerine cephe alan biri olsam da, yalnız olumsuz değil olumlu gelişmelerin ardında da o parmağın aranması gerektiğine inananlardanım. Hatta yalnız o değil, İngiltere, Rusya, Almanya, İsrail, Fransa vs. parmaklar da aranmalı.

Dünya yönetiminde söz sahibi olmak isteyen her devletin ve hatta illegal güçlerin parmakları, dünya üzerinde nerede sosyal bir sorun varsa orada mutlaka vardır.  Nerede yara varsa,  kan ve irinden beslenen böceklerin de orada olması kadar doğal durum yani.

Üstünde sinekler uçuşmayan, tedavi edilmedikçe kurtlanmayan yara olması mümkün mü?  Olmasını hayal edenlerin olduğu tartışılmaz. Örneğin lafla peynir gemisi yürütmede mahir politikacılar! Eğer o yaradan beslenmiyorlar ise mutlaka böyle hayaller kuruyorlar.

Merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler (yani Çingene’nin dürüstü kendini överken hırsızlığını anlatır) ya  bizim politikacılar bu sözün ne kadar doğru olduğunun yaşayan abideleri.

Dün devleti yönetip de bugün devleti yönetenleri Amerikan uşaklığı yapmakla suçlayanlara baktıkça gülmemek mümkün mü?  Eğer canınız eğlenmek istiyorsa, onlara ‘nereden biliyorsun?' diye sorun. Sonra da bırakın Asena'yı, Nesrin Topkapı'nın bile yanlarında nasıl çırak kaldığını seyredin. “Tamam, kardeşim biz de uşaklık ettik oradan biliyoruz” hariç her cevabı almanız mümkün çünkü.

Yenilerinin onlardan farkı var mı diyeceksiniz? İktidardan inince göreceğiz. Deniz Baykal'ın kehaneti tutarsa onlar da gelecek seçimden itibaren muhalefette olacak (Seçim benim masum çıkarsamam, CHP lideri başka indirme yöntemi biliyorsa, bilemem). "Üç günlük iktidarınız kaldı. Giderayak Türkiye'yi perişan etmeyin" diyordu çünkü!

Acaba Baykal bunu hangi ABD oyununun kartlarını görerek söyledi diye merak etmez mi peki komplocu mantık! Bu mantığın riski ve sonu yok ki! Nerede geleceğe yönelik bir söylem görürseniz gözü kapalı eleştirin: "Bu işin arkasında ABD parmağı var!" Çünkü doğru söylüyorsunuz.

Var tabi. Olmazsa o işte bir yanlışlık vardır, o proje ölü doğmuş demektir.  Yahu dünya üzerinde arkasında ABD parmağı olmayan gelişme mi var?

ABD’li ‘mümtaz’ şahsiyetler çıkıp medyaya açıklama yapacaklar: Vallahi billahi bu bizim projemiz değil!  Masum Anadolu çocuğu da buna inanacak! Hadi oradan!

Sorun projenin kimin olduğu değil. Bizi asgari zarar ve azami karla bu çıkmazdan çıkaracak en doğru proje mi olduğu?

Bu ülkede barışı bir ABD projesi sağlayacak ise şahsen ona da evet diyecek kadar pragmatist siyaset yapılmasından yanayım. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gidilmesinden rahatsız değilim yani. Başka devletlerin çıkarları ile kendi çıkarların arasında yapacağın muhasebelerden en karlı sonuçları çıkartmak gerekiyor.

Denilecektir ki iyi ama planının bir sonraki aşamasında ‘şöyle, şöyle sinsi yaptırımlar’  var. Hiçbir şey yapmadıkça olduğumuz yerde battığımıza göre bir şeyler yaparak ölmek, bir şeyler yapmadan ölmekten yeğ değil mi? 
Derdiniz, “ülke batacaksa da onlar batırmasın biz batıralım, ABD Projesi ile batmasın AB Projesi ile batıralım”  ise o başka!

Bir işi engellemek için ona ABD Projesi diyenler, kimin projesinin tellalıdır ona da bakmak lazım. ABD’nin her gelişme için tek planı mı var sanıyorsunuz? Körfez Savaşı sırasında ‘ABD’nin B planı yok, Türkiye İncirlik’ten saldırmasına izin vermezse Irak’a saldıramaz, Türkiye bu savaşı engeller” diyen bilgiç yorumcuları hatırlıyor musunuz? Hâlâ pişkin pişkin ortalıkta gezip, hâlâ dünya üzerinde olup biteni en iyi yorumladıklarına inanan ‘otoriteler’ onlar! Onları suçlamıyorum. Adamlar haklı, her yumurtladıkları yendiği sürece, niye yumurtlamaktan vazgeçsinler ki!

Üstelik sadece ABD’nin mi diğer ülkeler üzerinde planları vardır sanıyorsunuz?  İsrail (üstelik çıkarları ABD ile çatıştığı an ters kanatta olarak),  AB ülkeleri ve diğer emperyalistler planlara müdahil olmaksızın seyrediyor mu sanıyorsunuz?

Sadede gelirsek, her işin arkasında Yahudi parmağı arayacak kadar, (farkında bile olmaksızın) Allah’a hakaret edecek ‘saf’ Müslümanlardan değilim. Marks’ın ‘Yahudi olmak’ derken ne kast ettiğini idrak edecek kadar sosyalist bilincim yerinde. Kapitalim ne menem canavardır,  emperyalizm ne denli vampirdir bilemeyecek kadar da aptal değilim.

Eğer, bugün sürece tepki gösterenler, dün kendisini korumak için ABD’nin dizinden ayrılmayan ve insan haklarını hiçe sayıp, insanlık onurunu ayaklar altına alan devletin yanında olmasalar ya da bugün durdukları yerde insan hakları pahasına devletin bekası olmasa kaygılarına saygı duyardım...

Lakin şartlar ortada:

Oyunun kurallarına göre oynanmasından ve bazı göstergelerin iyi okunmasını tercih edenlerin kanadındayım.

İktidar partisi ortada bir proje yok diyor. Aslında bu siyasi dilde ‘tamam bir proje var ama sınırları henüz belli değil’ demek. Yani ucu açık bir projeyi şekillendirme şansımız var. Eğer samimi iseler bu söylem, bizim gibi hesapların, kitapların, sipariş haritaların ortasında kaderine mahkûm edilmiş bir ülke için gerçekten büyük tarihi fırsat. Çünkü oyunun sonucunu belirleyecek hamleler devam ediyor demektir.  Öte yandan biz projenin içini dolduramadığımız takdirde birileri zaten doldurmaya hazır!

Ki uluslararası oyunlarda zaten final yoktur, yeni şartlar yeni oyunlar doğurur.

İktidar, muhalifler yardıma gelse de gelmese de hamleleri sonuna kadar yapmaya kararlı görünüyor. Aslında muhalefetin de bu hamlenin yapılmasından yana olduğuma kalıbımı basarım. Ama onlar hamleler kötü sonuç doğurursa başarısızlığa ortak olmamak derdindeler. Onlar için işin kötü yönü hamleler başarılı olduğunda yiyecekleri darbenin büyüklüğü. Tabi bir “iyi polis – kötü polis” rolü oynanmıyorsa. Ama bu denli bel altı vuracak kadar role kendilerini kaptırmış olamazlar sanırım.  

İktidarın bu oyundaki başarı şansında uluslararası şartlar etkili olacak orası kesin. Ama o şartları göz ardı ettiğimiz zaman Kıbrıs konusundaki halk oylamasında bu oyunu hiç de kötü oynamadığına şahit olduk.

Herkesin “KKTC hayır, Rum kesimi evet” der dediği ortamda,  gambit başarılı şekilde oynanmış ve son hamlede şah mat olmuştu. Rum kesiminden hayır KKTC’den evet çıkmıştı. 

Bugün görüşmelerin geldiği boyut ortada. Bazıları her ne kadar Rumların aldığı tarihi yenilgiye rağmen Türkleri oyuna getireceğinden korkuyor olsa da bu bizim kronik korku kültüründen beslenen bir endişe. Çarkların Türkiye leyhine döndüğünü görmemek için şaşı olmak lazım. Sû uyur düşman uyumaz mantığı ile tedbiri elden bırakmamak ise zaten doğanın kuralı.   

Satrançta oyunun kuralı son derece nettir. Kimse kimseye boş yere taş yedirmez. Gambit hamlelerinin ardından da büyük ihtimalle mat gelir. Mattan kurtulsa da şah kendini toplamakta hayli zorlanır. Yine de milyonlarca olasılığın bulunduğu oyunda gerçek anlamda sonucu görmek için oyunu sonuna kadar oynamak şarttır.

Ama oyunun bir handikabı da çoğu zaman rakibin hamlelerini oyuncudan çok seyircilerin fark etmesidir. Çünkü seyircinin kafası oyuncudan daha dingindir. Bu nedenle de muhalefetin, oyunun yönüne müdahale etmeme inadı sürse dahi seyrederken ara sıra kaş göz işareti ile oyuncuyu uyarmasında fayda var.  

Ha, "ne gambiti lan! resmen satılıyoruz!" durumu söz konusu ise, haklısınız, AKP tu kaka. Biz yine "ne mozağiyi ulan"a razı olalım!

(Not: Gambit, satrançta pozisyon avantajı sağlamak için bir taşı karşılıksız vermek. Eğer 'Turkish Gambit’ filmini seyrettiyseniz hatırlayacaksınız, seyretmediyseniz Türk strateji dehasının hakkını veren sinema filmi gördüm saymayın kendinizi)

Yaşar İliksiz - haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com

Yorumlar13

  • Ahmet Eşref 16 yıl önce Şikayet Et
    Kombinasyon. Satranc oyununda "oynayalım da görelim" diye bir mantık yoktur, taş feda ederken kombinasyonu bütün devam yolları ile iyice hesaplamadan oynarsan kaybetmeye mahkumsun. İn Baltalimanına doğru, bir sahlep iç, martıları seyret, kafanı topla!
    Cevapla
  • M.Borahan Bilen 16 yıl önce Şikayet Et
    Atatürk. Sayın ayazar her yoruma Atatürkü iliştirip O nun ruhunu rahatsız etmeyiniz.O ülkesine hizmet etti siz neye hizmet etmeye çalışıyorsunuz?Siz ve sizin siyasi temsilcileriniz bundan 10 yıl önce her cami çıkışışı ABD başkanının kuklasını ve ABD bayrağını yakıp 11 Elülü bile ABD planladı diyordunuz.Şimdi ABD ile çıkarlarınız çakışınşa ABD den işgillenmeyin diyorsunuz.Çünkü akıl babanız Teksasta yaşıyor ondan değil mi?
    Cevapla
  • Suat Güçlü 16 yıl önce Şikayet Et
    Politika anlık olmaz ama öyle başlayabilir.. Mehmet Altanı tutmadığım gibi bu yazının sahibinide hiç tutmadım.İlkokulda Amerikan süttozu ve peynirlerini yerken rahmetli anam babam bu Conilere dua ediyordu.Hiçbiimiz abd vatandaşlarına düşman değiliz.Ama onların politikalarının piyonları olmaktan hoşlanmıyoruz.AB standartları çok güzel ama ne onlar ne de bizler AB konusunda hiçmi hiç ciddi değiliz.Figüranlıktan esas adamlığa geçmek bizim derdimiz.Bakıyoruz ve dahada bakacağız bakalım bunu kim yapacak.Ak Partinin hala şansı var ama nerdeee..
    Cevapla
  • M.Borahan Bilen 16 yıl önce Şikayet Et
    Sebahattin. Kardeş dışardan öyle görünüyor.Peki farkları nedir?Hepsi MGV den gelmedi mi bunlar?Ayrıca hepsi Hocanın talebesi değil miydi?Ben 100 tane eski refahlı siyasetçi sayarım AKP den.Kusura bakma belki konuya uzağım ama bir vatandaş olarak bana aynı gözüküyorlar..
    Cevapla
  • Hakki Bekar 16 yıl önce Şikayet Et
    Komplo Teorisi. 1- Nasreddin Hoca evim yanıyor demiş, koşmuşlar, bir şey yok. Evim yanıyor demiş yine koşmuşlar yine bir şey yok, yine evim yanıyor demiş, kimse gitmemiş, ev yanmış. 2-İnekler otlakta yayılmış, yaşlı inekler Allah razı olsun insanlardan bize çok iyi bakıyorlar demiş. Genç inek ama bazılarımızı kesip yediklerini duydum demiş, yaşlı inek bırak oğlum komplo teorilerini demiş... Ya, işte böyle... Komplo teorileri üfürük olabülü ama hepsine üflersen bazen daş da düşebülü, yangın da çıkabülü, her şey olabülü!
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat