Bu konulara dalmamak için özel itina gösteriyorum. Birinci nedeni bu hakkı kendimde görmemem. Öncelikle her camianın kendi sorunu çözecek bir 'ağabeyi' var.  Benden önce bu konuda konuşması yazması gereken onlar. İstiyorum ve bekliyorum ki onlar yazsın, onlar kanatsın yarayı, tedavi yolu ve yöntemi varsa biz onu konuşup, tartışılalım.

Öte yandan adımız çıkmış dokuza inmez sekize. Cerahat adam imajı vermekten memnun değilim. Biraz da şirin adam imajı çizmek istiyorum!

Meğer mülayim takılmanın zararları da varmış. Geçen gün internette dolaşırken gördüm. İşe bakın ki "Benim gibileri" iman gücüyle, yorumlar, mailler ve tepkiler göndererek "hizaya sokmuş" ve "susturmuş" bazı gruplar! Tırsmışım, hizaya gelmişim ve artık Yahudileri koruyan yazılar yazmıyormuşum! Ve işe bakın ki bu gelişmeden benim haberim bile yok! Hay Allah!

Ana avrat sövüp, tehdit ederek, "Müslümanların şerefini kurtaracağına" ve hatta "kurtardığına" inanan özürlü iman sahibi bu ruh hastalarını muhatap alacak halim yok. Ama tehditlerini almakta sanırım yarar var. Hatta niye tırsmayayım! Tırsarım tabi kardeşim, Allah'tan korkmayıp, Allah'ın dini adına ana avrat sövecek kadar zıvanadan çıkmış adam neler yapmaz!

Ama siz yine de onlara kızmayın ve hoşgörün.

Çünkü birazdan aşağıda anlatacağım Şeriat'ı cinselliğinin keyfine alet eden yaratıklar yanında onlar inanın çok masum kalıyor.

Ve maalesef iş yine başa düşüyor ve bu ağır yazıyı yazma ihalesi bana kalıyor.  

Yıllar yıllar önce TRT'de seyrettiğim ve metro vagonunda başlayıp biten film geldi aklıma bu satırları yazarken. (Yaklaşık 25 yıl oldu. Adını bile hatırlamıyorum filmin.  Bilenler Allah rızası için hatırlatırsa sevinirim) Vagonda silahlı iki serseri terör estiriyor ve yolcuları taciz ediyor. Kafalarınca eğleniyorlar. kimsenin gıkı çıkmıyor. Kimi tacize razı olup susup oturuyor ve ilk istasyonda iniyor vagondan. Kimi bulaşmamak için bin dereden su getiriyor. Kimi onlara yaranmak için şaklabanlıklar sergiliyor. İki asker var trende. Birisinin kolu kırık ve alçıya alınmış. Sağlam asker arkadaşına refakat ediyordu yanılmıyorsam. Ondan gık çıkmıyor ama kolu alçılı asker hazmedemiyor yaşanan rezilliği. Her ne kadar arkadaşı frenlese de elindeki alçıyı silah gibi kullanarak en sonunda isyan bayrağını açıyordu.

İşte biraz da ona benziyor benim şu andaki ruh halim.

Duyunca ve duyumları onaylatıp doğru olduğunu anlayınca kan beynime çıktı. Midem bulandı. "Bu ne rezilliktir ulan" demekten kendimi alamadım.

Müslüman sıfatıyla geziyor ortalıkta bu 'yaratıklar'. Medeni Hukuk'un azılı düşmanılar görünürde. Yaptıkları İslam Şeriatı'na uysa neyse! Bilakis Medeni Hukuk'un Şeriat ile çatışan ama kanun önünde kendilerine "cinsel serbestilik" sağlayan kurallarını kullanmaktan utanmıyorlar!

"Sana ne kardeşim milletin cinsel organının derdinden" diyenler olabilir. İnanın ki bu yaratıklar sadece cinsel tatmin için kaçamak yapsalar ve hatta ikinci eş hakkı için mücadele etseler, bilmeden anlamadan onlara saldıranlara karşı onları bile savunabilirdim. Ama kazın ayağı maalesef öyle değil. 'Çiçek sulamak' bakın nasıl masum kalıyor yaşanan rezilliklerin yanında.

Bakın nelere alet ediyorlar Şeriat'ın kendilerine 'bu hakları' tanıdığını ileri süren bu yaratıklar:

Bir genç kızı, tatlı söz, güler yüz ve vaatlerle olmadıkları gibi görünerek kandırıyor ve evlenmeye razı ediyorlar örneğin. Nikahtan sonra onu eve tıkıp, izinsiz sokağa çıkmasına bile izin vermiyorlar. Nikah dedi isek resmi nikah bile değil! Adamı adam sanıp imam nikahına razı olan kızcağızların derdi başından aşkın:  Ev içinde de kendi istekleri dışında bir şey yapmasını istemiyorlar. Müzik dinlerken yakaladılar bas sopayı! Yazı yazarken yakalılar bas sopayı! Ekmek almak için izinsiz kapıdan dışarı çıkmış yakaladılar bas sopayı!

Bu zulme dayanan bir sürü kadın olduğunu çoğu okurum biliyordur. Sosyal yaradır ama hadi insaflı olalım ve karşılıklı rızadır diyerek geçelim.

Ama bir de zulme rıza göstermeyip, isyan edenler var. Asıl facia o noktada başlıyor. Başını kurtarıp baba evine dönen kızlar, babaları insaflı ise dayaktan yırtıyorlar. Değilse yandı gülüm keten helva.

Ve bakın bir süre sonra onu arayıp ne diyor terk ettiği eşi: "Ben yeniden evlendim ama sen evlenemezsin çünkü seni ben boşamıyorum. Ömür boyu benim nikahlım kalacaksın"

Bu adama ne demeli adını siz koyun.  Geçelim. Daha beteri var.

Adam eşinden habersiz başka biri ile gönül eğlendiriyor. Sonra eşine yakalanıyor. Yalan söylüyor 'ilişkimizi kestik, senden özür dilerim' diye. Ama ilişki sürüyor....

Kimisi daha yüzsüz. Bir süre sonra geliyor ve "Ben ona aşık oldum, ikinci eşim olmasına izin vermeni istiyorum" diyor. İlk eşi boşanmak istiyor izin yok. Boşanmaya razı olsa da nafaka yok!

Nedir bu kepazelikler? Hangi Şeriat izin veriyor rezilliğin bu kadarına?

Kadın dediğin hayvan değil insan ulan maganda! Onun onuru ve haysiyeti var! İlişki yürür ya da yürümez. Ama yürümeyen ilişkide Şeriat'ı bahane edip, kendi cinsel arzularının keyfine Allah'ın kanunlarını ağzına alarak karşı tarafın insanlık haklarını kısıtlama yetkisini sen nasıl kendinde görüyorsun!  

Bu tarz ahlaksızlık sayısı o denli yaygınlaşmış ve çığırından çıkmış ki "çüş!" demeden kendimi alamadım.

Ortalık mağdur bacılar ordusundan geçilmezken, bunlar  'Müslümanlık' sıfatını öne çıkartarak adam diye dolaşıyor ve rejimden şikayet ediyorlar. Has... dememek mümkün mü?

Başka facialar da var. Yüzsüzlüğün ve arsızlığın sınırı yok ki!

Malesef bütün kadınlar Hz. Havle kadar cesur değil ve onlara kulak verecek Peygamber ahlaklı insan sayısı da çok az.

Kadınların çoğu eşlerini terk edip baba evlerine döndükleri zaman aşağılanıyor ve geri dönmeye mecbur bırakılıyorlar.  Bu konuda hep erkek tarafını haklı bulanlar lütfen araştırıp, olayın gerçek boyutunu öğrensin ve "el alem ne der"i bir yana bırakıp, kızlarının insanlık onurunu kurtarsınlar.

Bir de Doğulu kadınların dramı var. Van gezisi esnasında öğrendim ve yüreğim sızladı, hallerine. Mevzu kadın onur ve haysiyetinden açılmışken bu konuya el atmamak insafsızlık olur.

Doğulu kadınların dramı

Van Valisi Münir Karaloğlu anlattı. Doğu'da kanayan yeni bir yara varmış. 13 yaşında evleniyor kızcağızlar. 20 yaşına kadar en az üç -dört çocuk annesi oluyorlar. Bir da tarla işlerinde ırgat gibi çalıştıkları için vücutları yıpranıyor. O arada askere giden kocasının 'ne hatunlar varmış yahu' diyerek gözleri açılıyor! "Yahu bizim hanım yaşlanmış" diyerek ikinci eşi aramaya başlıyor. Bunda da internet çok yardımcı oluyor eşlere. Ve ikinci eşi bulup evlenmeye razı eden erkekler çoluğu çocuğu bırakıp tası tarağı toplayarak gidiyorlar ikinci eşe.

Ne yapabilir dersiniz Doğu'da 4-5 çocukla 20-22 yaşında eşi tarafından terk edilen bir kadın! Açın Valiyi sorun iç sızlatan halleri...  

Kirvem hallerini böyle yazdım. Rivayet sanılır belki. Ama adım Hıdır, elimden gelen budur.

Ve maalesef uçakta yaptığım haklı kavgadan dolayı hâlâ bir özür dilemeyecek kadar 'yüzü nasırlı' yöneticilerin bulunduğu, 'gazeteciysen gazeteciliğini bil' diyecek kadar okuduğunu anlamaktan nasipsiz okurların bolca bulunduğu bir ülkede Van Valisi Münir Karaloğlu kadar saygıdeğer ve "önce insan" diyen insan parmakla gösterilecek kadar az....

İşiniz Allah'a kalmış demek ne kadar acı da olsa, dualarım sizinle...

Öte yandan müslümanlar üzerinden oynanan oyunlara dikkat bu günlerde. Çok dikkat edin, Müslümanlara 'siz nasıl Müslümanlarsınız, bu adam size hakaret etmiş, gıkınız çıkmıyor" diye hedef gösteren kalemşorlara!

Yaşar İliksiz – Haber 7
Yaşar.iliksiz@haber7.com