Ya tribünler çıldırdı ya şeytan girdi ruhuma!
- GİRİŞ27.10.2009 13:48
- GÜNCELLEME27.10.2009 13:48
Her ne kadar korkusuz ve krizsiz rahat uyuyamayanların borazanı yüksek perdeden ötse de her şey yolunda görünüyordu geçtiğimiz haftalarda ve oyunun doğru oynadığından söz eden 'oyun teorisi' konulu köşe yazıları yazılıyordu ard arda. Bu fakir ta 16 Haziran tarihli yazısında oyuna dikkat çekmenin rahatlığı içindeydi.
Onlar oyunu tarifle meşgulken bendeniz üstümüze vazife olmadığı halde, "Allah kadını onlar gönül eğlendirsin diye yaratmış" sanan bazı İslamcı müsveddelerinin tekerlerine çomak soktum ve kelime putunu kırdığım ama kutsalını incittiğimizi sanan saf yürekli müminlerin tükürük selinden korunmaya çalıştım. Düşmanın atacağı taşlara hazırlıklıydık da en büyük yarayı dostun attığı gülün açacağını unutmuştuk malesef... Sağlık olsun...
Herkesin oyunu unuttuğu şu günlerde gelin, biz, oyunun gidişatına yeniden göz atalım.
Müsabakanın en çekişmeli ve seyirciyi en keyiflendiren kısmının sergilenmeye başladığını, bir süre sonra pehlivanlardan birinin galibiyetini kesinleştireceğini belirtip, "Ergenekon tefrikası"nda altına "son" yazılacak bölümün yaklaştığını öngörmüştük malum.
Her ne kadar kimileri "daha çok beklersin" dediyse de bu, biraz da oyunda bendenizi taraf sanmalarından kaynaklanan kişisel hırsın tezahüründen ibaretti. Öte yandan seyircilerin çoğu gözlerine kestirdikleri bir noktayı "ana cephe" sanıyorlar... Şüphesiz ana cepheyi algılayarak oyunu seyretmek daha zevklidir ama ben o zevkten mahrumum şimdilik..
Bir tefrika bitince bir yenisi başlar, doğanın kuralı böyle.
Ama bu kez sanki bir terfika bitmeden diğeri başladı! İç içe iki tefrika seyrediyoruz sanki.
Bir dizi tuhaf gelişme oldu ama seyirciler her şeyin normal seyrettiğini sanıyorlar:
Ya tribünler çıldırdı ya da herkes topyekün Hakkı buldu ama bu fakirin ruhuna şeytan kaçtı!
Kafam gerçekten karışık.
Mesela son seyrettiğimiz oyun. Aslında omuz omuza rakipleriyle güreşmesi gereken iki mert pehlivan birbiriyle kapıştırıldı cazgır tarafından.
Hatta pehlivanlardan birini saçlarından tuttu cazgır çaktırmadan ve rakibinin tırpanla onu yere indirmesini sağladı!
Ve tribünlerde bir tuhaflık var. Mağlup taraftarların hüznü eksik! Pehlivanı düşen tarafın yüzünün asılması gerekirken onların gözleri üstte kalan pehlivanın taraftarlarından daha çok parlıyor.
Belli ki onlar pehlivanlarını değil, cazgırı tutuyorlar bu aşamada. Cazgırın efendisini bulabilirsem ana cepheye giden bir patika bulabilirim diye düşünüyorum.
Ancak kendi pehlivanlarının yenilmesinden memnun seyircilerin sırrını çözmem gerekiyor önce. "Bükemediğin eli öpeceksin" ruh hali değil bu! "Tüh be, yanlış pehlivanı desteklemişiz, bu daha yiğitmiş artık bundanız" pişmanlığı da değil. "Sızlayan vicdanımızın sesine kulak verdik" hali hiç değil! O zaman niçin seviniyor bu seyirciler böyle top yekün?
Sevinçten gözü kararmış, parçalamak için mağlup pehlivanın kendilerine atılmasını bekleyen seyircilerin ruh halini analize gerek yok! Bu anı yaşamak için ömürlerinin yarısını vermeye hazırlardı zaten... Ancak parçalamayı bekledikleri pehlivanın yerini kimin alacağını biliyorlar mı? Bilseler eminim bu kadar iştahlı olmazlardı!
İyi de cazgır, oyunun en mert pehlivanlarından birini neden oyuna getirip, mağlup ettiremeye ve hırpalanması için rakip tribünlere atmaya çalışıyor?
Bir şeyler yolunda değil, yazılım yeniden mi dizayn edildi çaktırılmadan. Oyunun tadını almak ve yeni kurguları görmek için biraz havadan bakmak şart!
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com
Yorumlar5