Yahşi Cazibe!
- GİRİŞ31.03.2011 14:35
- GÜNCELLEME31.03.2011 14:35
Tabi ki şu günlerde hayli popüler, oyuncularının yeteneklerinin yanı sıra senaristlerinin sinema filmleri ve çizgi roman arşiv bilgisiyle yoğrulmuş esprileri ile takdiri hak eden dizisinden ilhamla kaleme alıyorum bu yazıyı.
Keşke dizi senaristleri engin çizgi roman bilgilerinin yanında tuz miktarı Azeri edebiyatından kırıntılar sunabilseler izleyenlerine... Mecbur değiller ama engin kültürümüzün göz hakkı, diş kirası ahlakı bunu gerektirir... Çok değil, her bölüm bir mısra, bir nağme... Bir çok insanın merakını kabartıp, şüphe ateşini yakmaya yeter de artar bile... Gerisini izleyici halleder...
İnsanoğlu'nun ulaşamayacağı bilgi, çözemeyeceği sorun yoktur... Yeter ki bir kez merak damarı kabarmaya, beyninde şüphe ateşi alevlenmeye görsün... Şahsen, Yahşi Cazibe ekibinin rayting korkusundan dolayı isteseler bile böyle davranamadıklarından şüpheleniyorum…
Şüphe öyle paha biçilmez bir servet ki onun kıymetini ancak usta Azeri şairinin mısraları ile anlatabilirim:
Şair Hüseyin Cavid, "Şüphedir her hakikatin atası, şüphedir ehli hikmetin babası" dedikten sonra "şüphe etmekte haklıdır insan" hükmünü verir...
Bu iki mısrayı dikkatle ve tekrar tekrar okunmanızda yarar var...
Şüphe Doğu'nun önemini çoktan unuttuğu, en kıymetli duygular arasında... Oysa Batı’nın medarı iftiharı bilimin de Doğu’nun medarı iftiharı imanın da kapısı şüphe ile açılır. Gerek bilimin gerekse imanın sağlamlığının sağlaması da şüphe ile yapılır...
Tabi Necip Fazıl'ın mısrasında işaret ettiği gibi "muslukların çift” olduğunu “birinden nur, diğerinden kir aktığını" unutmamak gerekiyor. Şüphe sadece doğru kapıları açmaz, yanlış kapıları da açar... "Yanlış kapı açılabilir" diye korkmak, hayatın gerçeklerinden kaçmaktır.
Korkmayın, şüphe; açtığı yanlış kapıların yanlış olduğunu da göstermeyi sağlayan rehberdir. Yeter ki elden bırakılmasın… Şüphe insan aklının her daim önünü aydınlatan meşale olarak sürekli elde tutulmalı...
İnsanoğlu şüpheyi elinden bıraktığı andan itibaren açtığı doğru kapılar bile onu yanlışa götürebilir...
Şüphenin insanı yanlışa götürdüğü diğer nokta araç değil amaç olarak görülmesidir... Gerçeği aramak için elzem araç olan şüphe gerçeğin yerini aldığında insanoğlunu öyle çıkmazlara sürükler ki çoğu zaman dönüş yolunu bulmak bile mümkün olmayabilir...
Örneğin haklı olarak şüphe ettiğiniz bir konuda, şüphelerinizin "kesin doğru" olduğuna inandığınız andan itibaren diğer tüm verileri göz ardı edebilir ve ihlal edilebilir görebilirsiniz...
Mesela bilim tarihinin çoğu sayfası "şüphe" ile suçlu ve sapkın ilan edilen "kafirlerin" suçlarını itiraf etmelerini sağlamaya yönelik işkencelerden sızan kanlarla yazılmıştır...
Hukuk tarihine girmeye gerek yok… Zaten şu günlerde fena halde cıs!
Velhasıl, şüphenin yahşi cazibesine kapılan insanların yazdığı güzel sayfalar olmasa insanlık tarihi karanlık ve kanlı sayfalardan ibaret kalacak...
Siz siz olun şüpheyi elden bırakmayın ama şüphenin sizi şüphelendiklerinizden beter hale getirmemesine de dikkat edin...
Şu an kim bilir kaç kişi, “ne diyor bu zevat (kelimenin başındaki iki harfi ben incelttim, çoğunlukla kalın versiyonu kullanılır)” diye şüpheye düşmüş olabilir… Şüphe iyidir…
Ne diyordu Hüseyin Cavid, hatırlayalım: "Şüphedir her hakikatin atası, şüphedir ehli hikmetin babası! şüphe etmekte haklıdır insan"
Şüpheniz eksik olmasın…
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com
Yorumlar5