Bir 28 Şubat düşü kurmaya var mısınız?
- GİRİŞ04.11.2011 11:44
- GÜNCELLEME04.11.2011 11:44
Diyelim ki 28 Şubat sürecindeyiz ve Şeriatın toplum hukuku değil yönetim şekli olduğunu sanan bir öğretim üyesi öğrencilerine "Bu yönetim şekli tağuti yönetimdir, devrilmelidir ve yerine Şeriatla yönetim usülü getirilmelidir" dedi... Ve farz edelim ki o kişi, bu görüşlerini hayata geçirebilmek için fırsat bulduğu her zeminde herkesle bu minvalde görüşmeler yaptı...
Varsayalım ki günün birinde güvenlik güçleri, o öğretim üyesini bir operasyon kapsamında gözaltına aldıktan sonra, tutuklu yargılanmasını sağladı.
Hayali sürdürelim...
Öğretim üyesinin daha önce kayda alınmış sözleri ile "Şeriat özlemi duyan" "militanlarla görüşmeleri" de onun yıkıcı fikirlerini icraata geçirmeye çalıştığının delili olarak servis edilsin...
Akabinde "bir kısım medya" bu öğretim üyesinin aslında Arap kökenli, eşinin ise Acem soylu olduğunu ve hatta Humeyni ile akrabalığı bulunduğunu yazsın... Öte yandan bu kişinin İslami siyaset yapan parti yöneticilerinin yanı sıra, "şeriat özlemi çeken" bölücü örgüt yöneticileri ile sık sık görüştüğünü, hatta onlarla aynı fikirleri paylaştığını yazsın....
Hayal bu ya, "fikir özgürlüğü üniversite kürsüsünde değilse nerede ifade edilecek" diyen birileri, "bu kişi suçludur veya suçsuzdur, bilemeyiz.... Ama sırf bu nedenlerle suçlu ilan ediliyorsa, ayıptır, günahtır" demiş olsun...
"Bir kısım medya" hemen ertesi günü, "bu kişi mi suçsuz, işte konuşma kayıtları" diye onun üniversite kürsüsündeki sözlerini yayınlamış olsun.
Tesadüf bu ya aynı gün siyasiler bir kaç koldan, o öğretip üyesini hasbel kader tanıdığı için neden tutuklandıklarını merak edenlere fırça mahiyetli demeçler vermiş olsunlar...
Yargı süreci devam ettiği için sessiz kalmaya mahkum yargı mensupları, "işin aslı budur" diyemeceğine, dese de onlar da "süreci baltalamakla" suçlanacağına göre.... Ötesinin hayalini kurmaya cesaret edebilir misiniz?
| ARA NAĞME: Sanığın, yargı süreci sonunda, kanunlar önünde suçlu ya da suçsuz ilan edilmesi, onu suçlu ya da suçsuz ilan edenlerin duruşu doğrudur anlamına gelmez... |
***
Bir zamanlar fişlemelere isyan edenlerin, tutuklandığının ertesi günü bir şahsın seceresini çarşaf çarşaf yayınlayıp suç delili gibi göstermesi; garipsenmeksizin, "bölücülerle işbirliği yapmasının delili" olarak nitelenebiliyorsa, o ülkenin çıkmış çivileri hâlâ yerine oturmamış demektir...
Bir ülkede (doğru ya da yanlış, safiyane ya da maksatlı) gazetecilerin soruları; resmi makamlarca cevaplanmak yerine, medya manşetleri ve siyasi demeçler ile kopan gürültü arasında eziliyorsa, nasıl gazetecilik yapılabilir ki?
Gazetecilik işin doğrusunu öğrenmek için soru sormak mıdır yoksa vatanın ve milletin bütünlüğü adına devletin gerçekleştirdiği operasyonları sorgusuz sualsiz desteklemek midir?
Bir gazetecinin inandığı ve gönül verdiği yöneticileri desteklemek için yapacağı en iyi iş; doğru soruları, doğru zamanda sorarak, yapılacak açıklamalarla gerçekleri göz önüne sererek, meraklı yığınların meraklarını gidermek ve kuşkularını söndürmek değil midir?
Gazeteciliğin en doğru icra şeklini; kendi sermaye ve siyasi görüşünün mecbur kıldığı görüşleri, sorgusuz, sualsiz doğru kabul etmek, aleyhte gibi görünen soru soranları "hain" ya da "işbirlikçi" ilan etmek sanıyorsanız, hafıza tazeleyelim:
28 Şubat sürecinde; ortalık akıl veren, yol gösteren, suçlu icat eden, suçlu diye önüne atılanları mahkemeye çıkmadan yargılayıp infaz eden, güvenlik birimlerinden servis edilen bilgileri sorgusuz, sualsiz doğru kabul edip, meraklı hasımlarını aşağılayan vatansever gazetecilerle doluydu...
Yine o süreçte birileri, 28 Şubat'ın ülkenin kurtuluşu olduğunu savunuyor, binlerce yıl sürecek bir süreç olarak ülkeye birlik, beraberlik ve barış getireceğini, asla engellenemeyeceğini söylüyordu...
Bugün o sürece inanmış olanlardan bazıları; kimleri, nasıl ve neden karalamak zorunda kaldıklarını itiraf ederek para kazanmayı sürdürüyorlar...
Nokta.
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com
Yorumlar2