Bilmek istiyorsan tıkla!
- GİRİŞ14.06.2012 09:17
- GÜNCELLEME14.06.2012 10:10
"koca gövdeli bir garabetim artık
korkarım yeşermez dallarım vurgun sonrası
bir körpe fidan büyütürüm belki gölgemde
ya da hatıra defterine atılmış çiçek gibi
sessizce kururum sarı yapraklar arasında" mısralarını kayda geçtiğim yıllarda, Konfiçyüs ve Sokrates'ten haberdardım ama şu eski Çin şiiriyle henüz tanışmamıştım.
"Gün gelir en yüce dağ unufak olur,
en parlak ışıklar söner
zeki insana da bir çiçek gibi
sararıp solmak düşer"
Tarihin özel bir önemi var mı bilmiyorum ama "Gerçek bilgi neyi bilip, neyi bilmediğinin farkında olmaktır" diyen Konfiçyüs'ün M.Ö. 479 yılının dördüncü ayının, dördüncü gününde sabah erkenden kalkıp bu şiiri öğrencilerine yazdırdığı rivayet ediliyor.
Sokrates ise malumunuz, "Hiç bir şey bilmediğim halde bildiğini sanan insanlardan daha zeki olduğuma karar verdim. Belki ben de bir şey bilmiyorumdur ama ama hiç değilse biliyormuş gibi de görünmüyorum" sözleriyle olguyu ironiye dökmüştü.
O yıllarda bilgiye ulaşmak çok zordu. Binbir güçlükle elde edilen bilginin yorumlanması bilginin kendisinden daha kıymetli idi.
Şimdi ise bilgi enflasyonu yaşıyoruz. Bilgiler üzerinden yapılan yorumlar da bilginin kendisinden daha kıymetsiz...
Günümüzde, ihtiyaç duyduğunuz anda elektronik cihaz tuşlarına bir kaç kez bastığınızda, her konuda binlerce bilgi avucunuzun içinde.
Peki bunca bilgiye ve bilgi üzerinden yapılan envai çeşit yoruma rağmen, milyonlarca insan, hiç kıymet vermediği halde hâlâ bildiğini sanan ya da biliyormuş görünen insanların yaptığı yorumları bitip tükenmek bilmeyen iştahla dinliyor.
Çünkü bilgiye tok ama doğruya hasret.
Ne elindeki bilgiler, ne de bilgiler üzerinden yapılan yorumlar onu doğruya götürmüyor! O da bilerek ya da bilmeyerek, "ilim Çin'de de olsa arayınız" emrine uyarak, çoğunun kendi kıt aklıyla yaptığı yorumlardan daha sığ olduğunu bile bile, doğruya ulaşabilmek umuduyla, yapılan her yoruma kulak veriyor, göz gezdiriyor. "Bilmek istiyorsan tıkla" ya da "az sonra" diyen her çağrının yönlendirdiği hatta atlıyor gayrı ihtiyari.
"Bilmek istiyorsan tıkla" ya da "az sonra" çağrısını, Alis'in Beyaz Tavşan'ı gibi algılıyor. "Beyaz tavşanı izle" komutuyla daldığı her delikte tavşanı kaybediyor olması şevkini kırmıyor. Binlerce "bir sonraki sefer" şansının bulunduğunu bilmenin rahatlığı içinde delik, delik dolaşıyor...
Oysa İbrahim, bir Beyaz Tavşan'ı izleyerek ulaşmadı doğruya!
İnsanın doğruya ulaşması için bilgiye ihtiyacı yok!
Hiç bir bilgi, insanı doğruya götüremez.
Doğru ise insanı gereken her bilgiye ulaştırır.
Bilgi yığınları arasında dolaşırken her dönemeçte karşınıza çıkan tabeladaki "akletmez misiniz?" uyarısını fark etmez misiniz?
Yaşar İliksiz - Haber7
yaşar.iliksiz@haber7.com
@yasariliksiz
Yorumlar4