Tarih nasıl okunmalı?
- GİRİŞ30.06.2012 11:34
- GÜNCELLEME30.06.2012 13:04
M.Ö. 1274'te ya da daha sonraki 15 yıl içindeki bir zaman diliminde, dünyanın iki süper gücü; iki devasa ordu ile Suriye'de Asi Nehri kıyısında Kadeş mevkiinde karşı karşıya geldi.
Suriye'deki maden yatakları ve ticaret yollarının işletimi konusundaki anlaşmazlık nedeniyle çıkan savaşa Hititler 3 bin savaş arabası ve 50 bin asker, Mısırlılar 2 bin savaş arabası ve 20 bin askerle katıldı.
Savaşı Hitit kaynaklarına göre Hititler, Mısır kaynaklarına göre Mısırlılar kazandı! Tıpkı Çaldıran Savaşını Osmanlı kaynaklarına göre Osmanlıların, İranlıların kaynaklarına göre Safevilerin kazandığını iddia etmesi gibi...
(Ara Nağme: Ki Konstantin'in Sırrı adlı eserimizin doğmasını sağlayan ünlü meçhul ressam Mehmet Siyahkalem çizimlerinin, hiç bir tarihi belge olmadığı halde bu sefer sonrası İstanbul'a getirildiğini iddia eden tarihçiler de vardır. Şükür bu romanımızda şüphe ve seziyle ortaya attığımız tezler, ortaya çıkan gelişmeler sonucu gerçeklerle çelimemekte, bilakis doğrulanmaktadır. Bu vesile ile roman kahramanı Janet vasıtasıyla o tarihte gelecek başarılarını kutladığım Kadın Basketbol Milli Takımızı da günümüzde imza attığı zaferlerden dolayı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. )
15 yıl kadar sonra M.Ö 13. yüzyıl sonlarında Mısır Firavunu II. Ramses ile Hitit Kralı III. Hattuşili arasında Kadeş Barış Anlaşması imzalandı. Tarihte yazılı ilk anlaşma olmasa da, günümüze ulaşan ilk uluslararası anlaşma özelliği taşıyan metin, Çorum'daki Boğazköy kazılarında 1906 yılında bulunmuştur.
Kaçınız merak edip, aslı İstanbul Arkeoloji Müzesi Şark Eserleri binasında bulunan anlaşma tabletini görmeyi arzu eder bilemem ama devletler arasında yapılıp, metni ele geçen ilk barış anlaşması olması nedeniyle iki metre boyundaki bakır kopyası, Birleşmiş Milletler Cemiyeti Binasının duvarında sergilenmektedir.
Tarafların birbirlerinin egemenlik haklarına saygısını belirten, sonsuza dek dostluk yemini edilen, Suriye'yi iki ülke arasında bölüştüren ve sınır güvenliğinin ortaklaşa sağlanacağı belirtilen anlaşma metninde; savaşı kimin kazandığı konusunda kesin ifade yer almamakla birlikte Mısır'ın, Hititlerden kaçak köleler konusunda taviz kopardığı açıkça görülmektedir!
Kimi tarihçilere göre Mısır'ın işgal ettiği Suriye topraklarından çekilmesi gibi daha sonra kayda geçmiş gelişmelere bakıldığında Hititlilerin zaferi kazandığı bariz şekilde ortadadır.
Dostumuz Ali Murat Güven'in Yeni Şafak'ta yayınlanan Medya Tarihinin İlk Yalan Haberi başlıklı yazısından uyanık Tanrı Kral II. Ramses'in savaşı masa başında nasıl kazandığını ilan ettiğinin ayrıntılarını okuyabilirsiniz. Özetle Ramses de, Hitit yazılı tabletlerin tam aksine, savaşı kazandığını dev kitabelere yazarak ilan etmiştir.
TÜBİTAK yayınları arasında neşredilen Anadolu'da Kültür Tarihi adlı eserinde olduğu gibi Ekrem Akurgal'a parelel düşünen tarihçilere göre ise ortada galip yoktur, savaş her iki tarafa da ağır hasar vermiştir.
Tarihe geniş çerçeveden bakılırsa Mısır'ın öncü karakolu hüviyetindeki Suriye'nin Hititlerce fethinin ardından Mısır'ın taaruzuyla yeniden kurtarılması sonucu çıkan savaşın sonucu barizdir: İki süper devlet Suriye'nin aralarında paylaşımında uzlaşmıştır! Anlaşmada Kadeş'in yerli halkının ne düşündüğü önemsizdir!
Bu vaka, tarihin, tarihçi yorumları ve tek taraflı devlet kayıtları üzerinden okunamayacağının bariz göstergesidir.
Gerçeğe en yakın sonuca varmak için tarih, anlaşmalar üzerinden okunamalıdır.
Günümüzde tek belge üzerinden hatta ortada hiç belge yokken günümüz şartlarında yapılan tarih okumalarının cılkı çıkarılmaktadır.
Yalan Söyleyen Tarihin yerine gerçekleri ortaya çıkartmak için yola çıkan tarihçiler dahi kendi tezlerini haklı gösterebilmek için tarihe yalan söyletir hale gelmiştir. Kişisel, siyasi hedefli ve grupsal çıkar gözetilerek yazılan tarihleri okurken dikkatli olmakta yarar vardır.
Ortada bir anlaşma metni yoksa, taraflı olduğu belli tek belge varsa, hangi tarihçinin ne dediğinin önemi yoktur. Yaşanan sonraki gelişmeler ışığında aslında ne olduğunu sezmeye çalışmak en sağlıklı yoldur.
Yazılmış tarihi dahi okumakta zorlanan insanoğlunun, yazımı süren ve yazılması plananan tarihi okumak çin gösterdiği gayret takdire şayandır!
Dip Not: Tarihin anlaşmalar üzerinden okunması gerektiği konusundaki ilk fikir kıvılcımları bir kaç yıl önce "oyun" üzerine yazı kaleme alırken çakmış, ilkbaharda gazeteci yazar Ali Murat Güven ile Kanlıca'da Kurtuluş Savaşı ve Anadolu Beylikleri kalıntılarının günümüz tarihine etkisi çerçeveli sohbet sırasında barizleşmiş ve geçtiğimiz ay Kilis'te ayaküstü kısa bir kaç sohbet yapma şansı bulduğum yazar Ahmet Turgut'un Kerbela yorumları sonrasında ana hatlarıyla ortaya çıkmıştı. Uzun zamandır paylaşmak istiyordum. Bugüne kısmetmiş.
Yaşar iliksiz - Haber 7
yasar@yasariliksiz.com
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com
Yorumlar3