Tillo Kalesinin sırrı

  • GİRİŞ25.09.2012 08:59
  • GÜNCELLEME25.09.2012 08:59

Vali Aydın'a göre Yüksek Ruhlar (Süryanice olan Tillo kelimesinin Türkçe anlamı) Diyarındaki "Işık Hadisesi"nin bilimsel boyutunun yanı sıra, öğretmen-öğrenci arasındaki manevi duyguların zirvesi olması açısından da dünyaya vereceği önemli mesajlar var...

Bu fakire sorarsanız;  proje sadece Siirt Valiliği ve Tillo Belediyesi ile sınırlı kalmamalı, Devletin ilgili birimleri ve özel sektörden sponsorlarca desteklenmeli, hatta NASA bile ikna edilerek bu etkinliğin organizatörleri arasına sokulmalı...

18. YÜZYIL OSMANLI ALİMİNİN ASTRONOMİ ŞOVU

Olay, küresel ilgiyi hak edecek kadar önemli, komplo teorisyonlerinin kafasını karıştıracak kadar gizemli ve mantığı kavratılabildiği  takdirde oldukça karizmatik unsurlar içeriyor:

***

Uzayın derinliklerini Tillo'nun sokaklarından daha iyi bilen gizli ilimlere de vakıf astronom; yıllarca yaptığı hesaplar sonucu hayata geçirdiği asronomik gövde gösterisi sayesimde bilgisinin derinliğini, yaklaşık 300 yıl önce güneş ışınları ile Tillo'ya mühürlüyordu.

 "Yeni yılda ilk kez hocamın başucunu aydınlatmazsa ben o Güneşi neyleyeyim" diyerek kolları sıvayan ünlü mutasavvıf Erzurumlu İbrahim Hakkı, Güneşin ilk ışıklarını daha Tillo sokaklarına düşmeden hocası ve şeyhi ünlü Mutasavvıf İsmail Fakirullah'ın mezarının başına düşürmeyi başarmıştı.

 

İbrahim Hakkı'nın kendisini "en büyük eseri" olarak nitlendiren hocası ve şeyhi fizik alimi İsmail Fakirullah'a, - Prof. Dr Zeki Eker ve Dr. Tuncay Özışık'ın tabiriyle -  "kozmik teşekkür" için tasarladığı düzenek görünürde basit: Ekinos günleri tabir edilen 21 Mart ve 23 Ekim tarihlerinde (güneş ışınları ekvatora dik düştüğü için gece ve gündüzlerin birbirine eşit olup, akabinde kısalmaya veya uzamaya başladığı günler) Tefekkür Tepesi ya da Üstad Kalesi (kale'tül üstad) denilen dağın ardından güneşin ilk ışınları türbe yanındaki kulede bulunan aynalar vasıtasıyla türbedeki sandukanın başına yansıtıyor. Yansıma sırasında Tillo sokaklarında henüz güneş görünmüyor, Tillolular iki dakika sonra Güneş'i ufukta görebiliyorlar.

Tillo'nun konumunu farkını fark eden alim, o gün, dünyanın başka yerinde gerçekleştirilmesi mümkün olamayan asronomi olayını elindeki imkanlarla kusursuz olarak hayata geçiriyordu. Kimbilir belki de Tillo'yu "dünyanın merkezi" olarak tanımlamasında bu özel hesap yatıyordu.

 

Yalnız Tillolular değil, başta çevre iller olmak üzere, astronomik şovdan haberdar olan meraklı insanlar mesafe tanımaksızın yüzyıllarca Tillo'ya "Işık Hadisesi"ni görmeye koştular.

GÜNEŞİ ÇALINAN TÜRBE

İbrahim Hakkı'nın kurduğu astronomik düzenek 250 yıl kusursuz çalışırken, 1960'lı yıllarda "yok ediliyor". Kasıt vardır-yoktur bilinmez ama astronomi, fizik bilgisi ve muhtemeldir ki manevi duygulardan nasipsiz bir grup Vakıflar Müdürlüğü elemanı türbeyi yıkıp yeniden yaparken ışık mekanizmasını ortadan kaldırıyor. Türbe binası cas taşlarından inşa edildiğinden dolayı zamanla yıprandığı için yapılan işleme restorasyon demek mümkün değil. Duvarların sağlamlaştırılması ile türbe kurtarılabilecekken, yıkılıp yeniden inşası, niyetin pek de iyi olmadığını gösteriyor...

Bina yeniden inşa edildiğinde  250 yıldır sandukanın başına düşen güneş artık görünmüyor.

Güneşi çalınan türbe'nin kaderi bir arkeoloğun ilçeye atak basması ile değişiyor...

KENAN IŞIK'IN ARKEOLOG KARDEŞİ OLAYA EL ATIYOR

Tillo için büyük önem arzeden mezar taşlarının korozyon nedeniyle yok olmasına çare araması için ilçeye davet edilen Başkent Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Cengiz Işık, (ünlü tiyatro sanatçısı Kenan Işık'ın arkeolog kardeşi), türbede yaptığı inceleme sonrası,  TÜBİTAK'ta görevli astronomi uzmanları Prof. Dr Zeki Eker ve Dr. Tuncay Özışık'ı telefonla arayarak, yardım istiyor.

Yapılan şncelemeler sonucu binanın yeniden inşa edilirken duvar cephelerinin 8 derece kaydırıldığı tespit ediliyor. Aynalar düzeltildikten sonra olması gereken yerden, 1 metre 20 santim uzağa kaymış bulunan pencerenin yerine küçük yeni bir pencere açılıyor ve "çalınan güneş"in yeniden sandukanın başucuna yansıması sağlanıyor...

Geçen sene (2011) hasret bitiyor ve Tillolular yeniden "güneşi görüyor"!

Bu sene ise Tillo Işık Hadisesi Bilim Kültür Günleri adıyla düzenlenen, konserler, konferanslar, paneller, sportif faaliyetler, ışık gösteriler içeren şenlik çerçevesinde ulusal bazda yaşandı Işık Hadisesi heyacanı....

Fakat, Tillo'nun önemli sorunlarından biri TÜBİTAK uzmanlarınca çözülürken, yüzlerce sırrına bir yenisi eklendi

TİLLO'NUN ÇÖZÜLMESİ GEREKEN YENİ SIRRI

Tillo Belediye Başkanı M. Mesut Memduhoğlu,  Evliyalar Diyarı Tillo'nun on bin yılı aşkın zengin tarihiyle aydınlatılnası gereken yüzlerce sırrı olduğunu söylüyor.

Işık Hadisesi'nin sırrının çözülmesi ise, her yanı manevi gizemler içeren, bağrında 10 binlerce evliya barındıran toprakların çözülmesi gereken sırlarına bir yenisini ekliyor: Tillo Kalesi!

Tillo'dan yaklaşık 3 kilometre doğusundaki Tefekkür Tepesi ya da Üstad Kalesi (kale'tül üstad) denilen dağdaki Tillo Kalesi bildiğimiz kalelerden değil. Ne savunma ne de barınma amaçlı inşa edilmiş bu esrarengiz yapı.

Taşların üstüste harç kullanılmadan yığılmasıyla örülmüş, yaklaşım yarım metre eninde, 4 metre genişliğinde ve 3 metre yüksekliğinde bir duvardan ibaret Tillo Kalesi. Ortasında, yerden 2,5 metre yükseklikte, 40×50 cm'lik pencerevari bir boşluk var taştan duvarın.

İnsanlar yüzyıllardır, bu pencereden geçen güneş ışınlarının türbenin kulesine yansıdığını düşünüyorlardı. Hatta türbenin yıkılmadan önceki mimari yapısı hakkında fikir veren tek malzeme olan taslak çizimlerde, hadise açıkça duvarın penceresinden geçen güneş ışığına bağlı gösteriliyor...

Lakin TÜBİTAK uzmanlarının yaptığı son tespitler bu düşüncenin "şehir efsanesi" ve hayal ürünü olduğunu ispatlıyor!

Modern cihazlarla yapılan ölçümlere göre, taş duvarın arkasından doğan güneşin, söz konusu pencere boşluğundan süzülerek kuleye gitmiş olması imkansız.

Çünkü kuleden türbeye bakıldığı zaman, güneş ve duvarın büyüyklükleri arasında 5 kat fark var! Yani taş duvar güneş diskini kapatamayacak kadar küçük kalıyor! Bu durumda taş duvardaki boşluktan geçen güneş ışığının bir anlamı kalmıyor... Bu da konuyla ilgili kaynaklarda anlatılan, tıpkı, "iğne deliği kamerası" prnsibine benzer, "boşluktan süzülen güneş ışığı" ifadesini "şehir efsanesi" şehir efsanesi haline getiryor.

Konuyla ilgili kaynaklarda geçen, "Tillo halkı taş duvarın gölgesi içinde kalırken..." ifaadesi de bilimsel açıdan doğru değil çünkü Tillo'yu gölgede bırakan duvar değil, tepenin kendisi!

Taş duvardan kuleye doğru yapılan çekimlerde tepenin gölgesinin Tillo'yu örttüğü açıkça görülüyor. Güneş yükseldikçe gölge yavaş yavaş Doğu'ya kayıyor ve Tillo aydınlanıyor!

TÜBİTAK uzmanlarının tahminlerine göre duvarın varlık sebebi paralaks etkisini test etmek olmalı. Kulenin tepesinde bulunan bir gözlemci güneşi doğmuş görürken, kulenin dibindeki gözlemci güneşi görmüyor. Görmesi için 2 dakika beklemesi gerekiyor. İbrahim Hakkı iki gözlemcinin görüşü arasındaki zaman farkı ve yükseklik sayesinde hesap yaparak paralaks etkisini hesaplamış olabilir...

Peki, sizce bu basit tahmin yeterli mi yoksa kılı kırk yararak türbenin yerini daha şeyhi hayatta iken belirleyen ünlü İslam aliminin henüz içeriğine vakıf olamadığımız başka hesapları  olabilir mi?

Eğer duvar kuleden sonra yapıldıysa TÜBİTAK'ın açıklaması mantıklı olabilir ya duvar önce yapıldıysa?

Örneğin, Marifetname sahibi gizli ilimler üstadı astronomun bu hadisede fiziki hesaplara sığmayan metafizik hesapları da olabilir mi diye sorsam çok mu uçmuş olurum?

Yaşar İliksiz - Haber 7
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com
yasar@yasariliksiz.com

Yorumlar7

  • abdulhadi avados 12 yıl önce Şikayet Et
    o zaman ALLAH dostunun yaptıklarına da ihtilaf etme hakkı kimsede yoktur.. ibrahim kardeşime tşk sunarım.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • ismail çelik 12 yıl önce Şikayet Et
    teşekkürler... ALLAH tekrar düzeltenlerden gani gani razı olsun. amin
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • ismail çelik 12 yıl önce Şikayet Et
    teşekkürler... ALLAH tekrar düzeltenlerden gani gani razı olsun. amin
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İbrahim Dursun 12 yıl önce Şikayet Et
    merhum ibrahim hakkı(ks) ve meşhur marifetnamesine dair..-1. yaşadığı çağ itibarıyla merhum ibrahim hakkı(ks) iyi bir mütefekkir ,iyi bir alim ,hem iyi bir mürşid,hemde astronomi alanındaki yazdıklarıyla müthiş bir astronomi alimidir.islam alanında yazdıklarına bakılırsa kuran ve sünnet yolunu şiar edinmiş bu yolda nefs tezkiye yollarını yaşayarak ve yazarak güzel şekilde göstermiş ve asrında ve sonra gelenlere adeta rehberlik yapmıştır..mühendis gözüyle bakılınca uyguladığı teknikler zamanına göre küçümsenemeyecek belki kendinden sonra gelenlere yol gösterecek niteliktedir.velhasılı kelam; onun meşhur marifetnamesi okuyanlara rehber olacak/mürşitlik yapacak kapasitede bir kitapdır..okumanızı tavsiye ederim!alacağınız çok şeyler olacak!..alllah cc kendisine gani gani rahmet eylesin!vesselam
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • bir kul 12 yıl önce Şikayet Et
    efradını cami ağyarını mani.... usule uygun bir değerlendirmeydi bizimkisi,son söz makamında değiliz,kanaat beyanı..dileyen de kendi doğrusunu paylaşır..kişilere yönelik değil esere yönelik bir tespit bizimkisi..işi getirip edebe bağlamak ihtilaf ahlakına da sığmaz edebe de..kişiniin dilinden sadır olan yük kendine yeter..!
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat