Yönü değişen koltuklar ve şeffaflaşan file
- GİRİŞ20.10.2012 09:24
- GÜNCELLEME20.10.2012 09:24
Bu fakir dahil, Konya'nın eski halini görebilme şansını yakalayabilmiş herkesi hayal kırıklığına uğratmış şehrin yeni görüntüsü... Hâlâ her 500 metrede bir, tatlı su akan sokak çeşmesi barındırıyor olmasına rağmen insanı ilk bakışta sarsan ve ruhen kendine çeken kent olma özelliğinden çok şey kaybetmiş Konya... Hızla değişen ve koşar adım bozulan Dünya'dan Konya da payına düşeni almış.

"Kadına Şiddete Hayır, Sevgi ve Hoşgörüye Evet" isimli fotoğraf, afiş ve kısa film yarışması ödül töreni öncesi yemekte insanoğlunun yediği gıdalardan tutun, beslediği manevi unsurlara kadar herşeyin gelişen teknolojiyle nasıl ruhsuzlaştığından söz etmiştik Mustafa Uzunyılmaz ile. Üstüne üstlük Türkiye'nin ideolojik parçalanmışlık sayesinde bu süreçten daha olumsuz etkilendiğinden dem vurmuştuk...
Ödül töreni sonrası jüri üyeleri ve ödül kazanmış yarışmacılarla birlikte yaptığımız toplantıya aynı konunun damga vurması şüphesiz tesadüf değildi.
Felaket tellallığına gerek yok, herşey kötüye gitmiyor. İnsanlık eskisine nazaran daha bilinçli. Örneğin eskiden yol, su, kanalizasyon gibi insanca yaşam açısından olmazsa olmaz ihtiyaçlar için isyan eden çaresiz insaların yerini daha sağlıklı yaşam koşullarını daha bilinçli taleplerle elde edebilmek için çalışan bilinci yüksek insanlar almış. Altyapı hizmetlerinin verildiği asbestli borulardan kurtulmayı talep eden Gödene muhtarı gibi.
Yine de Evrene "Ne olursan ol, gel" çağrısı yapan Bilge'nin yaşadığı şehirde bu konuları konuşmaya mecbur kalmak üzücü.
Sadece şehre dışarıdan gelenler değil, şehir içinde yaşayanlar da farkında, değişimin insan ruhunu olumsuz etkilediğinin.
Başkan Akyürek, bir anısını anlatıyor; "benim ninem yoldan elinde fileyle geçen birini çevirip uyarmış, 'oğlum olanı var, olmayanı var, alabileni var, alamayanı var, utanmıyor musun, kağıda sarmadan içindekileri göstere göstere file ile sokaktan geçmeye!' diye. Aldığı cevap hazin olmuş; "bugüne kadar başkaları çok salladı, bırak biraz da biz sallayalım nine!"
İnsan olgunluğunun çürümüşlüğü, tevazunun yerini gösterişin alışı daha iyi nasıl anlatılabilir ki? Olayın,insanların eskisine nazaran daha konforlu, ülkenin pek çok kentine nazaran daha müreffeh ve huzurlu, dört dörtlük hizmet alabildiği, empatisi gelişmiş belediyecilik hizmetlerinden yararlanabildiği kentte yaşanmış olması daha da düşündürücü.
Salonda bulunan sanatçılar ve sinema oyuncuları dahil herkes, televizyon dizisi ve sinema filmlerinin etkisinin bunda önemli rolü olduğunu kabul ediyor... Olumsuz rol modellerinin insanları bu hallere sürüklediği kabul ediliyor.
Yönetmen Aydın Bağırdı ise anısıyla televizyonun insanın sosyal hayatını sadece içeriğiyle değil, varlığıyla bile etkilediğini gözler önüne seriyor.

"Televizyonumuz bozulup tamire gönderilince; eşimle birlikte oturduğumuz koltukların birbirimizle göz teması kuramayacak kadar çaprazlaşarak ekranın bulunduğu yöne çevrildiğini, aygıt odadan gittiğinde koltukları birbirimizle sohbet edebilmek için çevirmek zorunda kaldığımızı fark ettim. Tabi televizyon tamirden dönünce koltukların yönü, farkında bile olmadan yine eski taraflara çevrildi!"
Yaşar İliksiz - Haber 7
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com
yasar@yasariliksiz.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol