Almana diş, Amerikalıya saç, Hollandalıya by-pass

  • GİRİŞ31.03.2021 11:28
  • GÜNCELLEME31.03.2021 11:28

Cumartesi yasağının geri dönmesi iyi olmadı.

Esnaf, hafta sonu hareketlenen sokaklarla bir günlüğüne de olsa nefesleniyordu.

Evlerde bunalan insanlar da pazar yasağı öncesi çarşı pazar dolaşarak stres atıyordu.

Şimdi yeniden eskiye döndük.

Önümüzdeki ramazan ayıyla birlikte uzun bir süre hafta sonlarını evde geçirecek insanlar.

Paket servise uygun olan işletmelerle piyasa varlığını sürdürecek.

Ne zamana kadar?

Bilmiyoruz.

Ama herkes bir çözüm üretmek zorunda.

Neden?

Salgın bittiğinde hem sağlıklı hem de ekonomik olarak ayakta çıkabilmek için.

**

Kimileri için kolay ve kazançlı kimileri için de çok zor geçen bu salgın sürecinde hayat devam ediyor.

Salgın sürecinde azalsa da Türkiye sağlık turizmi konusunda dünyanın sayılı ülkeleri arasına girdi. Dünyanın hemen hemen her ülkesinden ziyaretçi geliyor.

Sektör büyüyünce bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin örgütlenme ihtiyacı da arkasından geldi.

Sağlık turizmi ile ilgilenen tüm sektörler tek bir çatı altında toplanarak USTİS’i kurdu. Aslı Tarcan, işveren sendikasının ilk kadın başkanı oldu. Genel Kurul’da TİSK’e üye olma kararı alındı.

20 üye işveren sendikasına bağlı işletmeler, gayrisafi milli hasılaya 200 milyar dolar, ihracata 100 milyar dolar katkı sağlıyor.

Ekosistem, iki milyon çalışanla SGK gelirlerinde yüzde 15’lik paya sahip.

**

Sektör uzmanları, Türkiye’nin bu alandaki gelişimini şöyle anlatıyor; Yabancılar eskiden ucuz fiyat olduğu için Türkiye’ye geliyorlardı, şimdi kaliteli hizmet için geliyorlar.

Bu nedenle; bir Alman diş yaptırmak için kendi ülkesini değil, Türkiye’yi tercih ediyor.

Yine bir Amerikalı saç ektirmek için bizim ülkemize geliyor. Bir Hollandalı by-pass ameliyatı için yine Türkiye’ye geliyor.

Saç ektirmek için gelenler arasında Ortadoğu ülkelerinden epey insan olduğunu İstanbul’da Kapalıçarşı civarında gezerken gözlemek mümkün.

Neredeyse karşılaştığımız her Arap turist kafilesinde en az bir kişinin kafası saç ekiminden kalbura dönmüş halde.

**

Yine bu alanda faaliyet gösteren sektör temsilcilerinin verdiği bilgilere göre Türkiye’nin sağlık turizmi konusunda şu an 1,5-2 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığı tahmin ediliyor.

Dünya sağlık turizmi pazarı şu an 500 milyar dolarlara koşuyor, birkaç yıl içinde ise bu rakamın 1 trilyon dolara ulaşmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Sağlık turizmcileri şu anki rakamın çok üstüne çıkacak potansiyele sahip olduklarını düşünüyorlar.

Hedefleri de Türkiye’nin dünya ticaretinden alacağı payı yüzde 1,5-2’lere çıkarmak.

**

Son 3 yılın sağlık turizmi verilerine bakarsak bu alandaki büyümemizi sayı olarak da görebiliriz.

2018 yılında 551 bin748 yabancı hasta gelmiş. İlk 3 ülke; Azerbaycan, Irak ve Almanya. Yabancıların en çok tercih ettiği şehirlere bakıldığında ise, İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Erzurum ve Yalova öne çıkıyor. Yıllık gelir 1 milyar 110 milyon 843 bin ABD Dolar.

2019 yılında 662 bin 087 hasta gelmiş. İlk 3 ülke; Irak, Azerbaycan ve Türkmenistan. Sağlık turizm geliri 1 milyar 65 milyon 105 bin ABD Dolar.

2020 yılının ilk çeyreğinde ise salgından dolayı ülkeler arası seyahatler kısıtlanınca gelen hasta sayısı 143 bin 266’ya gerilemiş. Buradan elde edilen gelir 187 milyon 955 bin ABD doları tutarında kalmış.

**

Görünen o ki salgınlar bitmeyecek ve biz salgınlara karşı alacağımız tedbirlerle yaşamaya alışacağız.

Salgınlarla birlikte geleceğin en büyük sektör ve hizmet alanının sağlık olduğu belli. Bu alana şimdiden sağlam yatırım yapanlar kazanacak. İlaç sanayi, silah sanayiinin yerine geçecek. Savaşlar artık silahla değil ilaçla olacak.

**

Hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile birlikte felsefe tarihinin en etkili ismi olan antik Yunan filozofu Eflatun veya diğer ismiyle Platon ne diyordu;

“Sular yükseldiğinde balıklar karıncaları yer, sular çekildiğinde karıncalar balıkları. Kimin kimi yediğini, kimin güçlü, kimin zayıf olduğunu suyun hareketi belirliyor.”

Yani kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.

Çünkü kimin kimi yiyeceğini suyun akışı belirliyor.

Daha doğrusu suyun sahibi.

Suyun sahibini dinlesek bu sıkıntıların birçoğunu yaşamayacağız ve bu kadar ağır bedeller ödemeyeceğiz ama dinlemiyoruz.

Neden?

Çünkü tercihlerimize hâkim olan tek ölçü; Kısa vadeli kazançlarımız ve insani olmayan hırslarımız.

Yenişafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat