Tarihi adımı küçümseyen zihniyet...

  • GİRİŞ13.06.2012 11:18
  • GÜNCELLEME13.06.2012 11:18

Onlarca yıla uzanan Kürt meselesinin tarihinde iki önemli adım bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Kürtçe televizyon kurulması, ikincisi ise eğitim sistemi içine Kürtçe'nin girmesidir. Devrim niteliğinde olan bu ve benzeri düzenlemeler, inkarcı anlayışı yerle bir etmiş, yurttaşlık temelinde demokratik hakların önünü açmıştır.

Kürt meselesinin çözümünde en cesur adımları atan, en büyük riskleri alan AK Parti hükümeti, Kürtçülük çizgisindeki hareketlere ve terör örgütüne rağmen bu kazanımları hayata geçirmiştir. Kürtler şunu çok iyi görüyor: Bugüne kadar Kürtlerle ilgili her türlü hak-özgürlük düzenlemesini bu hükümet yapmıştır ve tek başına yapmıştır. Hatta BDP'nin tepkisine, PKK'nın sabotaj ve her türlü engelleme çabalarına karşı yapmıştır. AK Parti hükümeti halkın beklentileri doğrultusunda hangi adımı atsa PKK çevresinden hazımsızlık, hakaret, aşağılama görmüş; yok sayan, küçümseyen, kötüleyen bir tavırla karşılaşmıştır. Kürtçe ile ilgili düzenlemelere ilk tepki MHP'den önce BDP'den gelmiştir. İstismar siyaseti, halkın memnuniyetini değil, sorunun derinleşmesini arzu etmiş, Kürtlerin meselelerinin hallini PKK'nın hedeflerinin boşa çıkarılması olarak algılamıştır.

Beşir Atalay'ın seçmeli eğitim mesajına ilk tepkinin BDP Grup başkanvekilinden gelmesi, PKK elebaşlarının bu adımı küçümseyen beyanlarda bulunması hiç şaşırtıcı değildir. Nitekim dünkü grup konuşmasında Gülten Kışanak, Bakanların bu dersi alabileceğini ama Kürtlere bu 'zulmün' yapılamayacağını söyledi. İşte tam da CHP zihniyeti dediğimiz durum budur. Takdir etmesini bilmeyen, olumlu gelişmeleri bile yerden yere vuran bir anlayış, sadece samimiyetsizdir, istismarcıdır. Anadilde eğitim isteyenler bu adımı kendilerince yetersiz görebilirler, daha fazlasına yönelik siyasi söylemlerde bulunabilirler. Ama atılan olumlu bir adımı takdir edememek, aksine kötülemek adaletsiz ve hakkaniyetsiz bir tavırdır. Kürtçe'nin eğitim sistemine girmesini, isteyenlerin böyle bir ders alabilmesini önemsememek hakkaniyetle bağdaşır mı? Yıllardır bu konuda dert yanan, rapor hazırlayan, beyanat veren herkes bu gelişmeye parmak basmış ama kimse hayata geçirememiştir.

Çarpık bakış açısı, çarpık algılama tarzı, kötü niyetli tavırlar... BDP'nin Kürtlere sevinme imkanı tanımaması, her adımı boğmaya çalışması büyük bir yanlıştır. Kışanak bir de Başbakan'ın 'benim Kürt kökenli vatandaşım' ifadesine takılmış, biz de 'Türk kökenli Başbakan mı diyelim' diye soruyor. Sanki başbakan ayrımcı, dışlayıcı bir ifade olarak Kürtlüğü kullanmış gibi takdim ediyor. El insaf... Telaffuz edilmekten bile çekinilen bir etnik kökeni Başbakan'ın kullanması, sahiplenmesi nasıl bir ayrımcılık olur? Bu konuda ayrımcılığı yapan yıllardır BDP ve PKK'dır. Her olumsuz konuda Türk askeri, Türk devleti, Türk hükümeti, Türk yargısı ifadelerini kullanan, Türklüğü bir karşıtlık ve aşağılama vurgusu olarak yapan bir partinin bugün böyle bir değerlendirmede bulunması en hafif tabiriyle ayıptır. Yıllarca ayrımcılık ve bölücülük kokan ifadeler bu kesimden sudur etmiştir.

Yasin Doğan - Yeni Şafak

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Yorumlar1

  • aydın temel 11 yıl önce Şikayet Et
    yazının büyük kısmı doğru . ama bence de kürt kökenli demek zorakilik içeriyor.herkes çok rahat kürt kardeşim diye bilmeli.özellikle devleti idare edenler.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat