Tarih yakamızı bırakmıyor

  • GİRİŞ11.10.2016 10:37
  • GÜNCELLEME11.10.2016 10:37

Türkiye karşı bir nota ile mukabele etti. ABD Irak’ı destekleyen bir açıklama yaptı. Durum gergin…

Çatışmanın merkezinde Musul var. Musul, DAEŞ denen terör örgütünün işgali altında bir Irak toprağı. “Bize ne?” diyemiyoruz. Tarih buna izin vermiyor.

Gördüğünüz gibi, biz Musul’u terk ettik, ama Musul bizi terk etmiyor. Meşhur Yunanlı tarihçi Thucydides’in (M.Ö.460-404), tarihi “sürekli bir başlangıç” olarak tarif etmesinin hikmeti de böylece ortaya çıkmış oluyor.

Bazılarının “büyük zafer” dediği Lozan’da verdik biz Musul’u. Tamı tamına orada vermedik de, “verme” süreci orada başladı.

“Komisyona havale” eder gibi, Türklerle meskün bölgeyi Cemiyet-i Akvam’a (Birleşmiş Milletler) havale ediverdik. Tabii bu İngiliz baskısıyla oldu. Bu yüzden İsmet Paşa, “Ne istedilerse verdik” diyecektir. 

Oysa İngiltere, yine bir “Alicengiz oyunu” oynamış, Mondros Mütareke’si imzalandıktan birkaç gün sonra Musul’u işgal etmişti. Oysa antlaşmaya göre, herkes elinde tuttuğu bölgeye sahip olacaktı.

İşgalin gerekçesi de ilginçti: Güya “Musul ve Zaho’da sivil Hıristiyanlar topluca öldürülüyor”du. Bu yalan, işgale zemin hazırlamak için, bizzat İngiliz General Marshall tarafından uydurulmuştu.

Musul’u savunan komutanımız Ali İhsan Paşa (Sabis), İngiliz baskılarına karşı çok direndi. Musul’u teslim etmeye yanaşmadı. Ne var ki, o sırada Suriye cephesini savunmakla görevli olan Mustafa Kemal komutasındaki Yıldırım Orduları, İngiliz kuvvetleri karşısında tutunamayarak Adana’ya kadar çekilmiş, demiryolu ikmal hatları kesilmiş, Ali İhsan Paşa Musul’da mahsur kalmıştı. Ağlayarak Musul’u terk edip Nusaybin’e çekildi. Musul bir İngiliz yalanına kurban gitti.

Türk Murahhas Heyeti, Lozan’da ısrarla bunu dillendirdi: Musul ve Kerkük’ün (Süleymaniye’de Musul Vilayeti’ne bağlıydı) Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer aldığını söyleyerek Türkiye’ye bırakılmasını istedi, ne var ki müttefikler kendilerini galip, bizi ise mağlup sayıyorlardı: İsteklerimiz bir kulaklarından girdi, diğer kulaklarından çıktı. 

İsmet Paşa başkanlığındaki Türk Murahhas Heyeti, Avrupa’nın en kurt politikacıları karşısında fazla bir varlık gösteremedi. Musul’u direkt İngiltere’ye bağışlamak yerine, Birleşmiş Milletler’e havale etmeyi dahi başarı saydılar.

Birleşmiş Milletler dün de bugünkü yapısındaydı: İngiltere’nın isteği doğrultusunda karar verip, “Aranızda halledin” deyiverdiler. 

Lozan dönüşü, Türkiye, “zafer” çığlıklarıyla inliyordu. Kazanılmamış zaferin mimarı İsmet Paşa hakkında efsaneler uyduruluyor, hatta bir ara öfkelenen İsmet Paşa’nın yumruğunu masaya çaktığı, bu şiddetli darbe sonunda masanın param parça olduğu anlatılıyordu (yıllar sonra İsviçre, Lozan masanını Türkiye’ye verdi, ama masa sapa sağlamdı).

Sözün tam manasıyla bir “algı operasyonu”-ki hâlâ devam ediyor-uygulanıyordu. Misak-ı Milli sınırları tarumar olmuş, Lozan’a kadar hukuken bizim olan Batum, Batı Trakya, Ege Adaları, Trablusgarp (bugünkü Libya), Tunus, Kıbrıs, Musul ve Kerkük elimizden çıkmış, ne istenmişse verilmiş, üstüne üstlük Suriye ve Irak sınırlarımız da korunması fevkalâde zor olan dağlık bölgelerden geçirilmişti. Buna rağmen ne hikmetse “büyük bir zafer” kazanılmıştı: Lozan Zaferi!

Bu zaferin biri “Ebedî”, diğeri “Millî” iki kahramanı vardı: Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa… Gerisi teferruattı. Her iki paşa öve öve göklere çıkarılacak, ders kitapları övgü şiirleriyle doldurulacaktı.

“İnönü’dür yurdun temel taşı/ O ulusumun başı,

“O bize can yoldaşı/ Şanlı İsmet İnönü!

 “Atatürk’ün eşidir/ Dünyanın güneşidir/ 

“Türklüğün ateşidir/ Şanlı İsmet İnönü”…

Ne var ki, gün gelecek, Lozan ayaklarımıza dolaşacak, Musul yakamıza yapışacak, “Siz beni terk etseniz de ben sizi terk etmem” diyecektir.

Dikkat ederseniz, bugün yaşadığımız problemlerin bir bölümü Musul-Kerkük, bir bölümü Kıbrıs, bir bölümü Filistin-Gazze, Batı Trakya eksenlidir. Tarihin takibinden kurtulamıyoruz.

Peki, Musul üzerine hiçbir müdahale hakkımız yok mu?

Var. Onu da yarın konuşalım.

Yorumlar1

  • ismail şahin 9 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkür ederim yavuz bey çok güzel anlattınız Yalan tarih yazanlar utansın
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat