Kılıçdaroğlu’nu kandırmışlar!
- GİRİŞ28.12.2016 10:20
- GÜNCELLEME28.12.2016 10:20
“Koca Osmanlı diyorlar. Bir kilo şeker üretemeyen Osmanlı ile övünüyolar. O bir kilo şekeri 1926’da Uşak üretti. Koca Osmanlı bir tüfek üretemedi. O yüzden diyor ya ozan, delikli demir icat oldu mertlik bozuldu diye. Bir delikli demiri üretemeyen koca Osmanlı…”
Her kelimesi, hadi “yalan” demeyelim de kaba kaçmasın, tarihi gerçeklere aykırı olan bu konuşmanın neresini düzelteceksiniz? Galiba en doğrusu şu deyimdir: “Ben bunun neresini düzelteyim bre hane harab!”
Bir insan kendi soyu-sopuyla neden dalga geçmeye kalkışır? Neden aşağılamaya kalkışır?..
Osmanlı’yı küçük görünce Cumhuriyet büyüyor mu? Cumhuriyetin ilân edildiği yıllarda, aynı partinin kurucularında böyle bir algı vardı. Kılıçdaroğlu bunu sürdürerek mi, cumhuriyeti koruduğunu sanıyor?
Gelelim esasa… Osmanlı’da tarımsal düzenleme, sinai üretim, plânlama, ihracat-ithalat ve gümrük rejimi konularında Sayın Kılıçdaroğlu ile ona bu fikirleri verenleri eğitecek kadar yerimiz yok maalesef…
Hadi Osmanlıca belgeleri okuyamıyorlar, bari lâtinceye çevrilmiş olanlara baksınlar, en azından, bu konulara hâkim olan rahmetli tarihçimiz Halil İnalcık’ın “Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi” (Eren Yayınları) isimli eserini okusunlar.
Göreceklerdir ki, Osmanlı, 16. yüzyılın ortalarından itibaren şeker üretip satıyor. Bursa’da, Mısır’dan gelen şekeri alarak İran’a götüren İranlı tacirler var. Yani şeker yalnız üretilmiyor, uluslararası ticareti de yapılıyor.
Mısır ve Kıbrıs şekerinin bir kısmı Ankara’ya geldikten sonra Kefe’ye gidiyor, oradan Rusya başta olmak üzere alıcı bölgelere pazarlanıyor (Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi…, s. 339.)
Şekerin en fazla üretildiği merkezlerin başında Mısır bölgesi geliyor. Şeker üretiminde Garbiye (Tanta) Sancağı, Bulak Kasabası ve Sa’îd (Kuzey Mısır) bölgesi öne çıkıyor.
Evliya Çelebi’nin verdiği rakamlara göre, Mısır’da devlet yahut özel sektöre ait yüzlerce ifade “şekerhane” var. Buralarda yüzlerce kişi çalışıyor (Evliya’nın söylediğine göre Mısır’da devlete ait 40 şekerhanede 300 işçi çalışıyor).
Bu arada partisinin eski genel başkanı İsmet Paşa’ya izafe edilen bir sözü hatırlatmadan gelemeyeceğim. Devr-i iktidarlarında köylünün şeker bulamadığı söylendiğinde, kendileri şöyle buyurmuşlardı: “Köylüler şeker bulamıyorlarsa pekmez yesinler!”
“Delikli demir”e gelince: Fatih’in “Şahi Topları” döktüğünü ve o sayede surları tarumar ettiğini Kılıçdaroğlu bilmiyor mu? O topları imal eden teknoloji tüfek mi yapamamış?
İki de soru soruyor, Sayın Kılıçdaroğlu:
“Bu ülke kurulurken el kaldırıp indirilerek mi kuruldu?”
“Bizim sınırlarımızı Batılılar mı çizdi?”
İkisinin cevabı da tereddütsüz “evet”dir. Cumhuriyet 158 milletvekilinin el kaldırmasıyla kuruldu (Meclis 300 civarında milletvekilinden oluşuyordu, ama o gün ne hikmetse muhalifler Meclis’e gelememişti).
Partisinin kurucuları Atatürk de İsmet İnönü de el kaldırılarak cumhurbaşkanı seçildiler. El kaldırmayı, yani oy vermeyi neden küçümsediğini anlayamadım doğrusu.
Ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırlarını Batılılar çizdi, evet. Lozan’da çizdiler. Rauf Orbay’ın deyişiyle “Misak-ı Milli yarım kaldı!”
Son söz olarak, Sayın Kılıçdaroğlu’na, “At Debreli, dağlar inlesin!” desek ayıp olur mu acaba?
Yorumlar5