“Yahya ile Kâhya da ziftlendi!”
- GİRİŞ26.10.2019 11:41
- GÜNCELLEME26.10.2019 11:41
Son derece zor bir işi başarıp Amerika ve Rusya ile anlaştık ya, ülkemizde her şey “gül-gülistan” olmayacak…
Terör bütünüyle önlense bile yine “gül-gülistan” olmaz…
“Peki, ne zaman gül-gülistan oluruz” derseniz, “doğru insan” yetiştirdiğimiz ve yetişmiş “doğru insan”ları “doğru” makamlara getirdiğimiz zaman…
Yani “İlim-irfan-insan”,“Medeniyet ve kültür dâvamız” olduğunu kavradığımız, Eğitim ve kültür bakanlıklarımızı bu konuda seferber ettiğimiz zaman.
Daha müşahhas bir ifade: Belki Kültür Bakanı yardımcılığını, eski belediye başkanlarının istihdamına tahsis etmediğimiz zaman!..
Ya da ne bileyim, hiçbir zaman yapılaşmaya açılmamış Kemerburgaz Ormanı’nı, “İmara değil halka açıyoruz” sloganı eşliğinde yeni bir hizmet gibi tanıtıp halkı kandırmadığımız zaman…
***
Vezir Paşa, bir gün Kâhyasını çağırıp emretmiş: “Yaz gelmek üzere, şu bizim kayığı tamir ettir ki, arada bir deniz gezmelerine çıkalım!”
Kâhya, daha önce de iş yaptırdığı Yahya Usta’yı bulmuş: “Vezir Paşa’mızın kayığı tamir edilecek, ne fiyat istersin?”
Kayığın başında yapılan sıkı bir pazarlıktan sonra anlaşmışlar…
Vezir Paşa’nın kayığı onarılmış, kalafatlanmış, su almaması için de dışından iyice ziftlenmiş. Kâhya varmış efendisinin huzuruna, müjdeyi vermiş:
“Kayığınız hazırdır Devletlüm.”
Vezir Paşa memnun memnun sormuş:
“Bu iş bana kaça patladı Kâhya?”
“Beş altına Devletlüm, benim hizmetim de cabası…”
“Ne!..” diye hayretle yerinden fırlamış Vezir, “bu paraya neredeyse yeni bir kayık alınır.”
Vezir hem kızmış, hem de kuşkulanmış: “Derhal şu ustayı huzuruma getir!”
Çaresiz kalan Kâhya,Yahya Ustayı bulup huzura çıkarmış.
“Bu paraya ne yaptın?” diye sormuş Vezir Paşa. Yahya Usta başlamış anlatmaya: “Bazı tahtaları değiştirdim, tahta aralarını ziftli pamukla kalafatladım. Yetmezmiş gibi bir de baştan sona kadar ziftedim.”
“Efendi!” diye tıslamış Vezir Paşa, “bir kayık beş altına mı ziftlenir?”
Sıkışan Yahya Usta, baklayı ağzından çıkarmış:
“Bir miktar da Kâhya kulunuzla Yahya kulunuz ziftlendik, efendim!”
Nedir bu tarih boyunca Kâhya’lardan, Yahya’lardan çektiğimiz!
***
Sonunda Hayrettin Karaman hocamız bile dayanamadı, patladı:
“İktidara bir şekilde yakınlaşıp uygun olmayan yollardan zengin olanların durumu elbette şikayet konusudur ve ıslaha muhtaçtır. İşini doğru yapan, helal kazanan, servetin yeniden dağılım manasında gereğini yerine getiren insanlara zenginlik helaldir. Başkanın da bu insanları aradığında şüphe yoktur. Ne yazık ki, genel ahlaktaki bozukluk düzgün adam bulmayı ve düzgün olanların imkâna kavuşmalarını güç hale getiriyor.”
Her yolsuzluğun bedelini hepimiz ödüyoruz. Sadece hortumlanan bankaların faturasını değil, kaçak kullanılan elektriğin, işini doğru yapmayan belediye başkanının, vergisini ödemeyen işadamının ve saatten geçirilmeyen suyun-doğalgazın da faturasını biz ödüyoruz…
Bu yüzden Avrupa’nın en pahalı suyunu, elektriğini, benzinini, doğalgazını biz kullanıyoruz…
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol