İsmet Paşa Kabinesi ve Ayasofya

  • GİRİŞ16.06.2020 11:46
  • GÜNCELLEME16.06.2020 11:52

Hatıralarından nakiller yaptığımız gazeteci Ziyad Ebüzziya’ya göre Ayasofya’nın müze yapılmasına ilişkin bir “Bakanlar Kurulu kararı” yoktur, sonradan uydurulmuş, Atatürk’ün imzası da taklit edilmiştir (gerçekten diğer imzalarına benzemiyor, ayrıca “Atatürk” soyadı kararnamenin çıktığı tarihte yürürlükte değildir).

 

 

Ebüzziya rahmetli devam ediyor: “Hasan Ali Bey mi, yoksa kendisi gibi düşünen başkaları mı bilmem, Ayasofya’nın, ibadete de açık olmasını önlemek için, ‘ibadete kapalı olması isteğinin Atatürk’ün fikri olduğu’ zehabını vermeyi, böylelikle ‘Atatürk’ün bu isteğine karşı gelinmesin” gibi bir hava yaratmayı düşünmüş olacaklar ki, 1947 de, ufak bir broşür yayınladılar: ‘Eski eserler ve müzelerle ilgili kanun, nizamname ve emirler.’ (Milli Eğitim Matbaası, Ankara 1947). 

“Bu deneme, daha sonra Türk İslam Eserleri Müzesi Müdürlüğü yapmış Nureddin Can Bey’e yaptırıldı. Bu broşürün 64-65. sahifelerinde Ayasofya’nın müze yapılmasına dair, Maarif Vekaleti ile Vakıflar Umum Müdürlüğü arasında geçen yazışmalar -yukarıda bunlardan parçalar verdik-geçirilmiş, altına da şu satırlar eklenmiştir:

 

 

“Bu iş İcra Vekilleri Heyetince 24.11.1934’de görüşülerek, camiin çevresindeki evkafa ait binaların, Evkaf Umum Müdürlüğünce yıktırılarak temizlettirilmesi ve diğer binaların istimlak, yıkma ve binanın tamir ve muhafazası masraflarının da Maarif Vekilliğince verilmek suretiyle, Ayasofya camiinin müzeye çevrilmesi tasvip ve kabul olunmuştur. 24.11.1934”.

“Tarihin altına ‘Reis-i Cumhur Atatürk’ ismi, daha altına da, kararnamelerde olduğu gibi, Hükümeti teşkil eden vekillerin isim ve soy adlarının ilk harfleri konmuştur. Bu yazının başına da, başlık olarak ‘Kararname’ ismi oturtulmuştur.

“İşte bu ‘Kararname’ başlığı Ayasofya’nın bir ‘İcra Vekilleri Heyeti kararı ile’ müze yapıldığına herkesi inandırmıştır! Hâlbuki bu doğru değildir! Uydurmadır!

“Kararnameler ‘İcra Vekilleri Heyetince’ (Bakanlar Kurulunca) görüşülüp karara bağlanınca, bir numara alırlar, Resmi Gazetede de ilan olunurlar. ‘Kararname’ diye geçiştirilmiş olan bu yazının:

Numarası yoktur!

Resmi Gazetede yayınlanmamıştır!

Altına İcra Vekilleri Heyeti isimleri yazılmış olduğundan üçlü Karar da değildir!

Kararnamelerin bulundurulduğu resmi dairede yoktur!

Sicilli Kavanin, Düstur, Kanunlarımız gibi eserlerde yoktur.

“Resmi Gazete’de, Kasım 1934’e ait, ilk ‘Kararname’ numarasız olarak, 2853 sayılı ve 2.11.1934 tarihli Gazete de çıkmıştır, bir tayine aittir. Resmi Gazetede, bu aya ait son ‘Kararname’ de 29.11.1934 tarihini taşır, bu da numarasızdır ve 1626 sayılı, 15.12.1934 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

“İkinci Dünya Savaşı, Batı cephesinde 1945’te bitmişti. Şükrü Saracoğlu Mayıs 1945 sonunda başvekil oldu. Tasvir Gazetesi’ni çıkarıyordum. 

“Saracoğlu, biz gazete sahip ve başyazarları davet ederek ilk basın toplantısını yaptı. Konuşma sırasında, harp yüzünden tamir edilmemiş olan abidelerden söz edildi. Arkadaşlardan merhum Yeni Sabah sahibi Celaleddin Saracoğlu, “Ayasofya’nın henüz düzenli bir müze halini alamadığını ve daha ne kadar ibadete kapalı kalacağını” sordu. 

“Başbakan Saracoğlu: ‘Biraz nefes alalım, hepsini düzenleyeceğiz ve tabii ibadete de açılacaktır’ dedi. Bu sözlerle, en salahiyetli bir ağız da, Ayasofya’nın ‘ibadete açık’ bir müze sayıldığını bildirmiş oluyordu.

“Kabine de Maarif Vekili (12) Hasan Ali Yücel’di. Müze olarak cami, Maarif Vekâletine bağlı olduğundan, ibadete açtırmak da onun elinde idi.

“Hasan Ali Bey’in Hususi Kalem Müdürü merhum İsmail Hakkı Uludağ, Galatasaray’dan hocamdı, aynı zamanda da aramızda sıhriyet bağı vardı. 

“Ziyaretine gittim ve Ayasofya hakkında bir hazırlık olup olmadığını sordum... İsmail Hakkı Bey güldü ve: ‘Ne hazırlığı? Hasan Ali imkân bulsa caminin ibadet kısmını da, ilk raporda belirtildiği gibi, Bizans Müzesi yapar! Sen hazırlık var mı diye soruyorsun!’ dedi.

Bu konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Açıkça söylemem gerekirse, Ayasofya’nın yeniden namaza açılacağına da pek inanmıyorum. Öteden beri bu konuyu hangi “üst düzey yetkili”ye açtımsa, yaklaşık olarak aynı cevabı verdiler: “Önce diğer camileri doldurun!”

Ayasofya’nın “diğer camiler” gibi olmadığını kimseye anlatamadım. 

Yeni Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat