'Konuşsam faydası yok, sussam gönül razı değil'

  • GİRİŞ28.11.2009 11:20
  • GÜNCELLEME28.11.2009 11:20

Mayıs ayı sonuna kadar bir günlük gazetenin Avrupa baskılarında yazıyordum…

Parmaklarım saha kenarında yedek kulübesinde maç izleyen futbolcu kondisyonunda hazır ve nazır bekliyordu..

Hakem ( Yaşar İliksiz) düdük çaldı,  teknik direktör (Ünal Tanık) oyuna girebileceğimi  söylemiş…

Maç iyi gidiyor, hatta bir çok takıma (Haber Sitesi) göre, bizim takım  çok çok da önde üstelik…

Bu takım ile ilk maça çıkışım...

Ne yapsam, ne yazsam da başta teknik direktörümün sonra da seyircilerin  gözüne girsem, bu takımın vazgeçilmezi olsam…

Takımımızın forvetlerini, orta sahasını, defansını yıllardır çok iyi biliyorum…

Faul yapmak, rakip takım oyucularına karşı saygıyı sevgiyi elden bırakmamak, centilmen olmak vb. bir çok güzel vasıf, takımımızın ve teknik direktörümüzün ilkelerinden sadece birkaçı olduğunu bilenlerdenim…

Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık, sokağa tükürmek ayıp, kızınca tükürmek lamalara mahsus; ne yapmam, ne yazmam lazım  Allah’ım ne olur yardım et…

Suya sabuna dokunmasam, temizlik elden gidecek; üstelik temizliğin imandan geldiğine  inananlardanım…

Etliye sütlüye karışmasam, dokunmasam bir süre sonra beynim Afrikalı açların cılız bedenlerine benzeyecek,  beynimin kıvrımları  buruş buruş olacak!

Adımı 90'lara çıkarıp, 80'lere düşürmek için uğraşmamalıyım, ama 10'larda süründürmek de hiç olmaz…

Yarabbi bu işin sırını çözmek için,  adımı 50'lerde tutmanın  bir yolunu göster, akıl ver…

Fakat her ne kadar yazıların sonuna yorum yazan kardeşlerimizin gözü ile  kolay görünse de  yazmak, kolay iş değil, hele de herkes tarafından okunmak, sevilmek gibi bir durum asla söz konusu olamaz…

Taşlandığımda meyve verdiğimi düşünerek avunmam lazım çoğu gibi…

Alkışlandığımda boynum dolu başak tanesi kıvamında öne eğik olmalı.

Ne olursa olsun, ne seyircileri, ne oyucuları, ne de teknik direktörümüzü mahcup etmeyeceğimden emin olabilirsiniz…

Bir yanda Bursa-Galatasaray maçı, bir yanda “ilk yazı” heyecanı ancak bu kadar oldu… Ama söz olaylara ve insanlara bir başka açıdan bakmak için, boğulduğumuz Türkiye gündemi içinde Avrupa’dan bir başka soluk, bir nefeslik temiz hava bulacaksınız belki…

Ya da en küçük şeyleri dünyanın en büyük derdiymiş gibi algılarken “ Hiçbir şey” olmadığının farkına varmanız için bir kıvılcım olacak yazdıklarım…

“Geçim derdini, can sıkıntısını, aşk yarasını, karı-koca kavgasını şipşak keser; her derde devadır” diyemem, o söz ve o iddia yazın hayatına başladığım meşhur GIRGIR dergisine ait…

Ama yazılarım zaman zaman en sıkıntılı anınızda sizi  bıyık altından hafifçe güldürecek, eşinizin “dırdırını” duymamanız için görünmeyen pamuk olacak kulaklarınıza…

 “Mende mecnundan füzün aşıklık istidadı var
Aşık-ı sadık menem; Mecun’un ancak adı var” diyenlerden biri olarak Demir Leblebi’de Aşk konusunda diyeceklerimizi dedik, “ Enel Hak” sözü ile aşk konusunu noktaladık… 

O yüzden abla köşelerindeki aşklara ve aşk yaralarına “Eczanemiz Ömür Boyu Kapalıdır…”

İlk yazı heyecanı ile bayramı kurbanı unuttum gitti… 

Her gününüzün bayram tadında geçmesi dileklerimle…

Size karşı durumu kurtardım ama ocağa kavurma yapmak için doldurduğum kurban etlerini kavrulmaktan kurtaramadım!

Yangın çıkmadan, İtfaiye gelmeden bana müsaade…  Elin Felemenk itfaiyecileri uğraşamam şimdi… Ayrıca sigortacıların bıyık altından gülerek, “ Bu Türk sigortadan para almak için bilerek yakmıştır evini ”şeklinde düşünerek alakası olmayan sorularla bayramımı zehir edeceklerinden  adım gibi eminim…

 İlk fırsatta  gıda banlarından birine gider, kurban etlerinden yapılan salamdan sucuktan alır yerim…

Malumunuz son dört yıldır Hollanda’da hayvan seven/koruyan  dernekler  Kurban Bayramlarında “hayvan katliamı oluyor” diye ver  yansın etmiyorlar… Üstelik kurbanı dört gözle bekleyenler var…

Çünkü Amsterdam Türk Evi önderliğinde başlatılan kampanya ile kurban etleri toplanıyor,  yine bir Türk’e ait olan Koç Et Mamulleri fabrikasında  salam sucuk yapılıp Gıda bankalarına veriliyor..

 16 milyon nüfuslu Hollanda’da 2 milyon insanın açlık/ yokluk sınırında yaşadığı da ayrı bir gerçek…   

KÜPELİK:  Bıyık altından gülmek sadece erkeklere mahsus bir durum değildir!

Yavuz Nufel - Haber 7
nyavuz@chello.nl

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat