Al sana yazı, neresini kazırsan kazı…

  • GİRİŞ17.07.2011 09:07
  • GÜNCELLEME17.07.2011 09:07

İki haftada neler oldu neler…

İki haftadır, ne hızına yetişebildim ne de takip edip yazabildim.

Hani, “ışık hızında” tabirinin  yerine “Değişen gündem hızında” denilse yeridir..

Ekonomik krizler; edilmeyen, edilmiş olsa bile sarımsağın gelin olma süresi dolmadan:

-E, ne oldu yemin;

- Ben ayağımı kaldırmıştım,  manası çıkacak bir sözler.

- Sağ mı, sol mu; ön mü arka mı?

Sizi gidi insan herifler sizi!

Ardından futbol…

Daha önce bir yazımda; “Elhamdülillah Fenerbahçeliyim” demiştim ya!

-Ne olmuş yani yine söylüyorum yine Fenerbahçeliyim. 

Terk etmek,  farelerin aklına bile gemi  su almaya değil batmaya balayınca gelirken, durun hele ortada fırtına var ama batan gemi yok…

Fenerbahçe: Şike

Beşiktaş: Şike

Trabzon: Şike

Hele bir durun, bekleyin hele, “Şike Şike Şike”;  evet de,  hani hukukun üstünlüğü nerde?

Son nokta konmadan hukuk adına, adalet adına bu acele, bu telaş bu yargılama niye, ne hakla?

Ve Deniz Feneri!..

-Hadi eski kulağı kesik, hadi dönek bi şey yaz, bi şey söyle:

-Kaşındın sen bekle:

Önce yüce adalet son sözünü söylesin..

 Güvenim tazelensin

Olmadı,  İlahi adalet…

Yüz yılın iyilik hareketi

Belçika’da ben de katıldım, şiir okudum bir programda…

Üç beş kişinin bu harekete beş-on kuruş ivme kazandırmasına ben de katkıda bulundum şöyle böyle…

Helali hoş olsun…

Verilen miktarlar üç kişinin içki masasında ödediği hesaptan bile az!

Tırlar gördüm, Sudan çöllerinde tozu dumana katan..

Tırlar gördüm, deprem bölgelerinde çamurlara batmış;

Gecekondular gördüm, Yeşilçam’ın dayak yiyen kötü adamının sırtında kartonlar, bata çıka, nefes nefese bir viranenin kapısında…

Çocuklar gördüm, daha midesine lokma girmeden yardım kutularını görünce gözleri parlayan…

Hastalar gördüm,  dualar eden..

Bildiğim dilde lakin sesleri yedi kat göklerden gelen: “Allah ne muradınız varsa versin; Allah razı olsun” diye inleyen ambulanslara bindirilirken…

Tırların brandasında, yardım kutularında yazan “Yüzyılın iyilik hareketi” idi elbette…  Hâlâ da öyle…

Suç, suçlu varsa bile ve Alman devletinin bir komplosu değilse bu harekette ben, şu anda demir parmaklıklar arkasına tıkılan insanların değil, Almanya’daki birkaç kraldan çok kralcının, parayı görünce bozulanların olduğu kanaatindeyim!...

Bu hareket bir ulu çınardı… Birkaç dalına yaprağına kurt düşmüş olabilir…

O halde bu çınara reva görülen kökünden kesme girişimidir…

Ki, kesileceğini sanmıyorum.

 

Ardından Türkiye’nin yüreğini 13 yerinden yakan şehit haberi…

-Yazsana!

Yazıyorum oku:

-Sen o 13 askerimizi şehit edenlerden daha hainsin…

-Sen ülkeyi bölmeye çalışanlardan, yemin etmeyenlerden daha tehlikelisin…

-Çünkü senin omurgan yok!

-Çünkü sen,  askere gitmemek için ne  dümenler çevirirsin..

Çünkü sen, günde en az on bin TL kazanır,  yılda verdiğin  bin beş yüz liralık vergi tabelasını gururla(!) duvarına asarsın…

-Çünkü sen doğuya teşvik primini alır gelir boğazda saçarsın..

Yeter mi?

Şehit analarına:

Toprak için toprağa düşen,
Karayağız Aslanların doğuranı,
Tepeden tırnağa sevi,

Ağıtların soylu ozanı…

Altta yanan odun,

Ortada tandır,

Üstte pişen ekmek
benim ülkemde kadın;

ŞEHİT ANASI, demek…


Ve o anlar oldukça

Türkiye bölünmedi, bölünmeyecek…

Yavuz Nufel - Haber 7
 yavuznufel@live.nl

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat