Şehit Holiganlar...

  • GİRİŞ23.10.2011 09:14
  • GÜNCELLEME23.10.2011 09:14

Büyük fırtınalar öncesi denizler sessiz ve ipek halı gibidir,

Denizcileri bu sessizlik korkutur…
Susmak bilmeyen kadın bir gün aniden susuverir;
Erkekleri  bu sessizlik  korkutur…
Yeri göğü inleten, bağıran çağıran, yeri gelince kızan, küfreden tribünler susuverir;

Teknik adamından, yöneticisine, top toplayıcısından futbolcusuna kadar, tribünlerin  sessizliği korkutur…

Gecenin, mezarlıkların, ıssız ormanların, dağların, sessiz akan ırmakların  sessizliğinden korkmayan ürpermeyen var mı?
Yok, deseniz de inanmam…
Sessizlik öyle bir korkudur ki, öyle bir korku salarki insana şahları padişahların  bile uykusunu kaçırır…

Rivayet bu ya,  kralın biri  canı sıkıldığında zam yapar, halk bağırır çağırır, bir-iki gün sonra ses seda kesilir herkes işine gücüne gider gelirmiş...

Ardından bir zam daha…

Halk yine isyanlarda..

Aylarca, yıllarca devam etmiş bu durum…

Her seferinde birkaç gün bağırış çağırış ve  hayat normale dönermiş…

Bir gün sarayda krala yakın birisi,   “Kralım artık yeter. Halkın durumu gerçekten kötü,  kimsenin ne dayanacak gücü ne de bedenlerinin dermanı  kalmadı” demiş…

“Şimdi yine her şeye zam  yapacağım, sen halkın arasına gir bak bakalım ne diyorlar, ne yapıyorlar öğren gel” demiş kral..

Tellallar çıkmış, duyurular yapılmış ama daha önce saray görevlilerini görünce sinirden küplere binen, küfürü basan halktan tık çıkmıyormuş…

Görevli saraya  dönmüş  kralın huzuruna çıkmış gayet sakin bir şekilde,  “ Sayın Kralım, devamlı zam yapmakta haklıymışsınız alışmışlar,  kimsede en ufak bir tepki,  ses seda  yok… Nefeslerini tutmuşlar sanki, herkes yere bakıyor” deyince kral telaşla “ Tamam,  bir daha hiçbir şeye zam yapmayın sakın!” diye kesin emir vermiş … 

Her halde “Suyun durgun akanından, insanın yere bakanından korkacaksın” sözünü söyleyen de o kral söylemiş olmalı, söylemediyse bile buraya çok uydu.

Susmak, sesiz kalmak korkmak değil, korkutmaktır..

Susmak kararlılıktır…
susmak çoğu zaman saatlerce konuşup anlatmadığınız şeyleri anlatmaktır..

Susmak çok şeydir anlayana…

Konuşmak gümüşse susmak altındır, demiş atalarımız…

Hadi atalarımıza da küfret, vatanı için canını vereceğini söyleyen; on bin, yirmi bin kişinin arasına karışıp nara atan, slogan sıralayan, vatan sevgisi gösteren klavye  kahramanı kardeş!  

Bir önceki yazımda:

“Gelin sesimizi dünyaya böyle duyuralım…
Bu hafta önümüz pazar günü evlerinden çıkmasın kimse!

Eskiden nüfus sayımlarında olduğu gibi..

Görevliler dışında kimse kalmasın sokaklarda…

Terörü bir kez de böyle protesto edelim..

Sessiz çığlığımızı, acımızı, şehitlerimizi dünyaya bir kez de böyle duyuralım” dedim…

Davetimi/ eylem planımı yerinde bulan binlerce  insanla birlikte az da olsa ağza alınmayacak türden sözler ve tepkiler… Ne korkaklığımı bırakmışlar, ve vatan hainliğimi!...

Eyvallah…

Lakin  toplum mühendislerine, sosyologlara, psikologlara ve batılı gazetecilere sordum, dedimki; “ Terörü lanet için Türkiye’nin bir Pazar günü top yekün  evden çıkmaması dünyada nasıl karşılanır”

Dediler ki; Gün boyu dünya gündeminde Türkiye olur.. Terör anlatılır, bardağı taşıran son damla 24  şehit asker oldu denir. Kısaca bu kirli oyunda Türk insanının , maddi manevi kayıpları gün boyu dünyanın gözleri önüne serilir, Türkiye tanıtılır vs”

Sözün özü,:  Şehit cenazelerine katılım milyonlarca olsun, olmalı, olmak zorunda ama metaneti, sabrı duyarlılığı, aklı ve mantığı elden bırakmadan…  Siz, siz olun Şehit Holiganlarına, provakatörlere fırsat vermeyin!.    

Siz, siz olun, bir Pazar günü çoluk çocuğu ile apartmanındaki komşuları ile bir arada olmayı, korkaklık olarak algılayan cahillerin samimiyetine, vatan sevgisine inanmayın!..

Siz, siz olun vatan için canım, malım, mülküm feda olsun diye mangalda kül bırakmayan insanların sözlerine kanmayın, vatan için millet için ne yaptığını sorun…  Tatmin olursanız ne ala ama olmayacağınızdan eminim…

Son söz:  Olimpiyatlarda Dünya şampiyonu olan bir Türk’ü dünya nasıl tanıyorsa musalla taşına yatan her şehidi de dünya  o kadar tanımalı…

Şehit tabutlarına örtülen her  bayrak, dünya şampiyonu olmuş bir sporcunun göklere çektirdiği bayrak kadar saygı görmeli tüm dünya tarafından…

Gerçek anlamda bir sporcuya gösterilen saygının, minnetin, şükranın kaçta kaçını gösteriyorsunuz, spor müsabakalarını izlemek için ayırdığınız zamanın kaçta kaçını ayırıyorsunuz şehitler için, düşünün bakalım Şehit Holiganları!... 

Yavuz Nufel / Haber 7
yavuznufel@live.nl

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat