Yunan bakan neden panik oldu?
- GİRİŞ26.03.2009 12:50
- GÜNCELLEME26.03.2009 12:50
Türk basınında gündem yoğunluğu ile fazla yer almadı ama “Yunanistan’da Kıbrıs paniği” yaşanıyor! Evet, yanlış okumadınız. Yunan Dışişleri Bakanı Bakoyanni, Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton’u arayarak “Yunanistan’ın Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümü asla kabul etmeyeceğini ve Amerika’nın Obama ziyaretinde böyle bir değişiklik sinyali vermesi halinde Türkiye’nin AB sürecini veto edeceklerini” söyledi...
Tam bir panik! Peki neden? Sevgili dostlar, geçen haftalarda özellikle Obama’nın ziyareti belli olduktan sonra, bu köşede “Amerika’ya açık mektup” başlıklı bir yazı yazmış ve “değişen dünya düzeninde özellikle Ortadoğu’da yeni bir işbirliği gerçekleşecekse; Kıbrıs’ta, Amerika ile ‘üs vermek’ ve ‘KKTC’yi tanıtmak’ dahil yeni bir açılım yapılması” gerektiğinin altını çizmiştim...
Bunu sadece ben “düşünmedim”! Amerika’da da bazı isimler “aynı tezi” sorgulamaya başladılar ve dışarı sızan-sızdırılan “fikirler” Yunanistan’ı tedirgin etti! Çok da iyi oldu!
Sevgili dostlar, Yunan bakanın “paniğini” görünce konuyu biraz daha açmak ve “varolan politikanın Türkiye’ye yararı olmadığının” altını çizdikten sonra “tezimi” tekrarlamak istiyorum.
Sevgili dostlar, “Avrupa Birliği” fonlarından “yararlanmayan” bir gazeteci olarak; Kıbrıs Türk kesiminin, “Kıbrıs Cumhuriyeti” içinde asimile edilerek, Rumlar’ın kontrolüne girmesinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatine olduğunu iddia edenlere yani “adada birleşik yapıyı” savunanlara, sormak istiyorum; bu fikrin temelindeki “çıkarımı” bize de açıklar mısınız! Ben “AB vatandaşı” değilim, AB fonlarından da yaralanmadığım için yeterince beslenemedim, zekam gelişmedi hatta size göre “kafasızım”, lütfen bana ve benim gibilere Kıbrıs adasını “terk etmemizin” mantığını bir açıklayıverin!
Sonuç 1: Türkiye “sistematik” bir şekilde, bulunduğumuz “topraklar” için “bir can damarı” kadar önemli olan stratejik bir bölgeden “dışlanıyor”.
Sonuç 2: Ülkemizde “yerleşik AB distribütörü bazı gazeteci ve akademisyenler de” bu “dışlanmayı” aklileştirerek Türk kamuoyuna sunuyorlar. Bu çok büyük bir oyun. Avrupa Birliği Parlamento kararlarına göre “oradaki Türk Askeri işgalci”. Sorarım size “oradaki İngiliz üsleri” neci?
Sonuç 3: Türkiye Cumhuriyeti, “Akdeniz üstündeki” bu “hakimiyet noktasını” elden çıkarırsa ve en önemlisi burası “Rum kontrolüne” geçerse, Ege denizinde “bağrımıza batmış” Rum adalarından aşağı net bir “çizgi” ortaya çıkacak. Bu “Avrupa destekli Rum-Yunan hakimiyetine” Ege ve Akdeniz’i terk etmemiz ve “artık dünya gücü olma” iddiamızdan vazgeçmemiz anlamına geliyor. Son 1.000 yıldır verdiğimiz mücadelede asla “bu kadar geri” düşmedik. Bu coğrafya tarihinde hiçbir zaman “bu kadar iddiasını, ruhunu, her şeyini” kaybetmedi. Varolan politika “asla ama asla” kabul edilemez!
Son söz: Amerika ile “yeni açılım” cesurca sorgulanmalı ve “herşeyi kandırmaca ile kaybettiğimiz” Avrupa politikasının yerine mutlaka ikame edilmeli! Varolan “yapı ile” zaten “sıfır” noktasındayız, Türklerin Kıbrıs’a “vize ile gideceği”, bütün haklarımızı kaybedeceğimiz bir süreçte hızla ilerliyoruz! Daha fazla kaybetmemiz mümkün değil, şimdi “harekete geçme” ve “Amerika ile yeniyi sorgulama” zamanı!
YİĞİT BULUT - VATAN
ybulut@gazetevatan.com
Yorumlar4