Böyle yıkım olmaz! Hiçbir arazi, çocuğumuzdan daha değerli olamaz!
- GİRİŞ15.12.2010 07:28
- GÜNCELLEME15.12.2010 07:28
Polis anneannesini itip kakıyor, içeride 9-10 yaşlarında bir çocuk ağlıyor. Polis de çaresiz, ona orayı tahliye etmesi görevi verilmiş, görevini sertlik olmadan icra etmeyi denemiş, sonunda istemese de içeri girmek zorunda kalmış. O eve giren polisimizin sosyal-ekonomik şartları, girdiği evdekilerden çok farklı değil. Onun da konut sorunu, onun da geçinme derdi var, o da çaresiz... Sevgili dostlar, Türkiye ne kadar “kalkınırsa kalkınsın”, sosyal-ekonomik dinamiklerin “ortalamasının” belli bir noktaya çekilmesi yıllar hatta onlarca yıl alabilir, alması da doğaldır. Detaya lütfen dikkat edelim; uçların “sayısal olarak” çoğalmasından veya dipten “aşırı uca” doğru bireysel hareketlenmelerin çoğalmasından bahsetmiyorum. Vurgu yaptığım; ortalama yani “herkesin aynı şartlara” sahip olması... Sonuç: Türkiye çok uzun bir tren gibi düşünülmeli. Konjonktürel yapı “lokomotifi” hızlandırabilir, hatta dünya çapında “büyüme” rekorlarına imza atabiliriz ama bu değişimin takip eden “arka vagonlara” yansıması ve ortalamanın “kabul edilebilir” seviyeye gelmesi zaman alacaktır. Bu sosyal-ekonomik gerçeği, “Kalkındık ama hâlâ bu manzaralar ortaya çıkıyor” diyenlere hatırlatmak isterim...
Bana göre son derece saçma bir anket!
Mersin Üniversitesi bir anket yapmış ve seçeneklerden birinde şöyle bir sonuç bulmuş: Kürtler ve Türkler arasında evlilik düşünenlerin sayısı 2010’da “0”, yazarak da tekrar edeyim; SIFIR! Şaka gibi! Ya bu arkadaşlar “örnekleme” yapmayı bilmiyorlar ya da Türkiye’nin birlikteliğine karşı akıllarınca bir girişimde bulunuyorlar. Sevgili dostlar, şimdi düşünün, çevrenize sorun ve şu soruya karar verin: Türkler ve Kürtler, hangi taraftan bakarsanız bakın, asla evlenmek istemiyorlar mı? Veya anket tekniğine uygun sorayım; bir “örnek grup” düşünün, o kadar kişi içinde “Evlenirim” diyen kimse yok mu? Olamaz! “Bilimsel olarak bunu yaptık, sonuçlar bilimsel” iddiasında olan hiç kimse “0” diye bir sonuç açıklayamaz. Anketin diğer sonuçları da dökülüyor. Eldeki verilere bakarsanız; Türkiye çoktan ayrışmış, birbirlerini sınırdışı etmek isteyen “halklara” bölünmüş ama bizler farkında değiliz... Sonuç: On yıldan fazla bir sürece “bu sonuçları” bulmuşlar. Daha değişik ifade edeyim; on yıldan fazla çalışıp “0” sonucuna ulaşmışlar. İşte üniversitelerimizin hali!
NE DİYEYİM!
İsrail köprüleri attı, şimdi ne olacak! TÜRKİYE’ye hiçbir şey olmayacak. Ortadoğu’da “Kim lider olacak?” savaşı, daha da şiddetli bir şekilde yeni sahnelere doğru yol alacak. Bundan sonra yeni “çıkışlar”, hatta belki de “fiziksel temaslar” göreceğiz-görmeye devam edeceğiz. Peki Türkiye “taleplerinde” haklı mı? Sonuna kadar haklı... Mavi Marmara’ya yapılan baskın, Türk vatandaşlarının, Cumhuriyet kurulduktan sonra bir düzenli ordu tarafından öldürüldüğü ilk olay! Bir ülkenin askerleri, Türk vatandaşlarını “bir ordu disiplini” içinde resmi üniformalarıyla “devletlerinin verdiği imkânları” kullanarak katlettiler. Sebep ne olursa olsun “sonuç” böyle olamaz ve asla kabul edilemez. Böyle bir sonuç varsa, o artık daha vahim sonuçların sebebidir... Sevgili dostlar, yeni dünya düzeni içinde “Ortadoğu’da kim lider olacak?” sürecinin doğal akışını seyrediyoruz. Olaya bu açıdan bakar ve “Türkiye’nin ne yaptığını” anlamaya çalışırsak, kendimize haksızlık etmeyiz...
Yiğit Bulut - Habertürk
ybulut@htgazete.com.tr
Yorumlar5