Ukrayna dosyasında tıkanma: Amaç, araç ve zaman uyuşmazlığı

  • GİRİŞ03.09.2025 08:45
  • GÜNCELLEME04.09.2025 12:56

Barışın İnşasında Neden Zorlanıyoruz? Alaska’dan Washington’a, Tianjin’den Karadeniz’e Uzanan Denge Arayışı Güncel diplomatik temaslar yoğun; sonuçlar sınırlı. Alaska’daki Trump–Putin teması, Washington’daki AB–NATO–Zelenski görüşmeleri ve Tianjin’de ŞİÖ zirvesi marjında gerçekleşen Putin–Erdoğan buluşması, kalıcı bir güvenlik mimarisine henüz dönüşmedi. Temel sorun, aktörlerin amaç, araç ve zaman ufuklarının birbirinden ayrışması. Bu köşe yazısı, ayrışmanın nerede oluştuğunu ve Türkiye’nin ne tür somut katkılar sunabileceğini ele alıyor.

Washington: Esnek Güvence, Sınırlı Bağlılık

ABD, Ukrayna’nın NATO üyeliğine kapıyı kapatırken, caydırıcılığı NATO-dışı güvence modelleriyle üretmeye çalışıyor. Askeri destek sürebilir; finansal yükün Avrupa’ya kaydırılması tercih ediliyor. “5. madde benzeri” ifadeler, tetikleyiciler ve icra mekanizmaları netleşmediği sürece sınırlı caydırıcılık sağlıyor.

Avrupa Üçlüsü: Yaptırım ve Yıpratma Stratejisi

İngiltere–Fransa–Almanya hattı, Moskova’nın maliyetini artıran yaptırımlar ile sahadaki direnç kombinasyonuna yaslanıyor. Bu, hızlı barıştan çok yönetilebilir uzun bir yıpratma döngüsünü öngörüyor. Ancak uzun vadeli stratejiler, kısa vadeli güvenlik ve insani ihtiyaçlarla çakıştığında meşruiyet baskısı artıyor.

Kiev: Toprak Bütünlüğü ve Denetlenebilir Güvence

Kiev toprak tavizine kapalı; güçlü ve uygulanabilir güvence talep ediyor. “İsrail tipi garanti” arayışları kamuoyuna yansısa da, ABD içinden gelen beyanlar bu modelin gerçekçi olmadığına işaret ediyor; NATO’ya doğrudan üyelik de masanın dışında tutuluyor.

Moskova Perspektifi: Kuşatma Algısı

Rusya, batı sınırlarında ultra milliyetçi, silahlanmış ve askeri rövanş arayışındaki bir Ukrayna(ve arkadasında aynı duygularla hareket eden bir Avrupa), ile karşılaşırsa, kendini maksimum güvenlikle savunmaya çalışacaktır. Bu durum, Avrupa’da keskin askeri-siyasi karşılaşmalara, silahlanma yarışına ve en kötü ihtimalle büyük bir savaşa yol açabilir. Avrupa’da güvenlik için, Doğu ile Batı arasındaki kopmuş iletişimin yeniden kurulması ve yeni bir askeri-siyasi düzen inşa edilmesi gerekmektedir. İlk adımlar, karşılıklı güvenin inşasına zemin hazırlayacak ve silahların kontrolüne yönelik müzakerelere olanak tanıyacaktır. Ancak, Ukrayna’nın güvenliğini, Rusya’nın çıkarları göz ardı ederek sağlamaya yönelik her girişim, geriye gidişe yol açacaktır. Bu süreç, uzun ve zorlu bir diplomatik çaba gerektirir.

ŞİÖ Zemini ve Türkiye: Çok Kanallı Diplomasi İçin Fırsat

Tianjin’deki ŞİÖ zirvesi marjında Putin–Erdoğan görüşmesi, enerji, turizm, ticaret ve Ukrayna başlıklarının birlikte ele alınabildiğini gösterdi. 2024’te 6,7 milyonu aşan Rus turist sayısı, ekonomik bağların direncine işaret ediyor. “ŞİÖ Plus” aile fotoğrafının Putin ve Erdoğan olmadan “eksik” görülerek iptal edilmesi, iki liderin sembolik ağırlığını ortaya koydu. Türkiye, Montrö’nün titiz uygulanışı, Tahıl Koridoru deneyimi ve çift taraflı diplomasisiyle (Kiev–Moskova) pratik güven artırıcı adımlar üretebilecek konumda.

TIKANMANIN ÖZETİ: AMAÇ, ARAÇ, ZAMAN, KURUM

ABD: NATO dışı esnek güvence ve mali yükün Avrupa’ya devri.

Avrupa Üçlüsü: Yaptırım ve yıpratma ile maliyet yükseltme; hızlı barış öncelikli değil.

Ukrayna: Toprak bütünlüğü ve denetlenebilir, geri döndürülemez güvence talebi.

Rusya: Ukrayna’nın NATO dışında kalması ve sınır hattında fiilî tampon güvenlik.

Sonuç: Tarafların asgari güvenlik beklentileri çakışmıyor; “ortak asgari hedef” tanımı oluşmuyor.

Araç–İcra Boşluğu

Belirsiz tetikleyiciler: “5. madde benzeri” ifadeler somut icra zinciri ve yaptırım kalibrasyonu içermiyor.

Operasyonel netlik eksikliği: Eğitim, bakım, tedarik ve hava savunması destekleri takvim, kapsam ve doğrulama açısından standartlaştırılmamış.

Yaptırımların sınırı: Kısa vadede baskı üretiyor; fakat stratejik davranışı dönüştürecek kurumsal çerçeveye bağlanmıyor.

Sonuç: Caydırıcılık ve güvence, uygulanabilir protokollerle desteklenmediği için inandırıcılık kaybediyor.

Zaman Ufku Farkı

Kiev için acil güvenlik ve sivil koruma ihtiyacı.

Avrupa için yönetilebilir uzun yıpratma döngüsü.

Washington için esneklik ve yük paylaşımı.

Moskova için zaman içinde yıpratma ve maliyet dağıtma stratejisi.

Sonuç: Zaman tercihleri uyumlanmadığı için pazarlık alanı daralıyor; kısa vade–uzun vade hedefleri çatışıyor.

KURUMSAL ZAYIFLIK VE DOĞRULANABİLİRLİK EKSİKLİĞİ

İzleme–doğrulama boşluğu: Saha uygulamalarını denetleyecek bağımsız mekanizmalar sınırlı.

Şeffaflık eksikliği: Deniz/hava faaliyetlerinde ön bildirim ve gözlemci düzenleri yetersiz.

Kriz iletişimi: Sıcak hatlar ve angajman kuralları güncellenmiş, bağlayıcı standartlara kavuşmuş değil.

Sonuç: Kurumsallaşma olmadan güven inşa edilemiyor; yanlış hesaplama riski yükseliyor.

Destekleyici İki Faktör

Siyasi meşruiyet baskısı: Uzayan savaş, kamuoyu ve bütçe kısıtlarıyla karar vericilerin manevrasını daraltıyor.

Bilgi asimetrisi: Niyet ve kapasiteye dair karşılıklı kuşkular, riskli sinyalleşmeyi körüklüyor.

ÖZET

Tıkanma, hedeflerin çelişmesi, araçların icra edilebilir protokollere dönüşmemesi, zaman ufuklarının uyuşmaması ve doğrulanabilir kurumsal çerçevenin eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu dört başlık senkronize edilmeden kalıcı ilerleme beklemek gerçekçi değil.

NORMATİF İLKE: BÖLÜNMEZ GÜVENLİK VE DOĞRULANABİLİRLİK

Bölgesel düzenlerde bir aktörün güvenliğinin, diğerinin mutlak güvensizliği üzerine inşa edilmesi sürdürülebilir değildir. Karşılıklı güvensizlik, silahlanma sarmalını besler; kriz eşiği düşer; yanlış hesaplama riski artar. Dolayısıyla kalıcı barış, tarafların asgari güvenlik beklentilerinin tanındığı, doğrulanabilir ve şeffaf mekanizmalarla desteklenmiş bir mimariyi gerektirir.

UYGULANABİLİR YOL HARİTASI: KÜÇÜK ADIMLAR, NET KURALLAR

Kısa vade: İnsani koridorların kurumsallaşması ve bağımsız izleme; sıcak hatların modernizasyonu; deniz–hava faaliyetlerinde ön bildirim ve gözlemci mekanizmaları; angajman kurallarının yazılı standardizasyonu.

Orta vade: NATO-dışı ama takvime bağlanmış, ölçülebilir ve geri döndürülebilir destek (eğitim, lojistik, bakım, katmanlı hava savunması); Türkiye öncülüğünde Karadeniz’de risk azaltma platformu (seyrüsefer ve tatbikat şeffaflığı, Montrö uyum izleme).

Uzun vade: Konvansiyonel kuvvet tavanları ve menzil/konuşlandırma kısıtlarına dair yeni doğrulama rejimi; nükleer söylem ve konuşlandırmalarda şeffaflık artırıcı önlemler; siyasi süreçle senkronize ekonomik ve insani yeniden yapılanma.

SONUÇ: BÜYÜK SÖZLER DEĞİL, İŞLEYEN MEKANİZMALAR

Barış mimarisi, sembolik zirvelerden ve muğlak güvencelerden ziyade, küçük ama işletilebilir düzeneklerin birikimiyle kurulur. Bu nedenle öncelik; net tetikleyiciler, açık icra planları ve bağımsız doğrulama adımlarına verilmelidir. Aksi halde “5. madde benzeri” ifadeler caydırıcılık üretmez; yaptırımlar tek başına stratejik dengeyi kalıcı biçimde dönüştürmez; tarafların güvenlik kaygıları ise daha da keskinleşir. Türkiye, Montrö antlaşmasının titiz uygulanışı, Tahıl Koridoru tecrübesi ve çift taraflı diplomasisi sayesinde bu geçişi kolaylaştırabilecek bir konumdadır. İstanbul merkezli kalıcı temas grubu, Karadeniz’de şeffaf seyrüsefer–tatbikat bildirimi ve teknik gözetim mekanizmaları gibi somut araçlar, söylemi eyleme dönüştürmenin en pratik yoludur. Aşamalı, ölçülebilir ve geri döndürülebilir paketler; hem Kiev’in güvenlik beklentilerini hem de Moskova’nın asgari güvenlik endişelerini eşzamanlı yönetebilecek esnekliği sağlar. Son tahlilde mesele, “kimin kazandığı” değil, “yanlış hesaplamayı neyin önlediğidir''. Kalıcı barış, tarafların asgari güvenlik beklentilerini karşılayan, şeffaf ve doğrulanabilir bir çerçeve kurulabildiğinde mümkün olur. Büyük vaatlerden çok, küçük ama işler mekanizmalar; sert söylemlerden çok, denetlenebilir kurallar… Barışın kapısını açan anahtar budur.

Yıldıran Acar
Siyaset Bilimci

 

Yorumlar3

  • ABDULSELAMCELLUT 1 gün önce Şikayet Et
    Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde Ne çirkin yüzleri örtermiş, meğer o incecik perde Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul Ne tüyler ürperir ya rab, ne korkunç MARKSİST-LENİNİST-STALİNİST-MAOİST inkılab olmuş Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab(TOPRAK)olmuş YA RAB!
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • okur 2 gün önce Şikayet Et
    ne değişik teknokrat bir yazı. ukranya 2000lerden beri nato üyesi değil mi, kaç senfoniye misafir sanatçı olarak davet edildi.özellikle yugoslavyanın yıkılışı saraybosna olaylarından sonra uzun bacak güdümüne girmedi mi. her kalpte farklı bir hayal her kafada farklı bir fikir her ağızdan farklı bir söz çıkıyor. ukranyanın almanyaya yansıması farklı türkiyeye yansıması farklı ingiliz haya
    Cevapla
  • Habil 2 gün önce Şikayet Et
    Elinize sağlık, çok güzel bir analiz olmuş.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat