Polonya sınırına düşen veya sınır içinde tespit edilen insansız hava araçları haberleri, yalnızca kısa süreli bir gündem maddesi değil; Moskova perspektifinde halihazırda var olan bir kaygı dizisini tetikleyecek bir işarettir. Rus uzmanların okumasına göre bu tür olaylar, Ukrayna barış görüşmeleri ekseninde süregelen ‘güvenlik mimarisi’ tartışmasını daha da karmaşıklaştıracak ve Moskova’da derinleşmiş bir kuşatma algısını harekete geçirecektir.

Moskova Perspektifi: Kuşatma Algısının Mantığı

Polonya’daki drone saldırısı, Rusya’nın kendisini kuşatılmış hissetme tezini doğrudan doğrulayan bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Rusya, Ukrayna’nın Batı destekli, silahlandırılmış ve milliyetçi bir yönelimle sınırlarına daha agresif yaklaşmasını, kendi güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit olarak görmekte ve bu tür olaylar, savunma reflekslerini tetikleyerek daha sert önlemler alınmasına yol açmaktadır. Polonya’ya yönelik drone saldırıları iddiaları da, bu durumu daha da pekiştirerek, Rusya’nın ‘kuşatma’ algısını derinleştiriyor. Böyle bir atmosferde, Rusya yalnızca savunma stratejilerini güçlendirmekle kalmaz; aynı zamanda karşılıklı tırmanmayı, silahlanma yarışını ve daha geniş çaplı askeri-politik çatışma riskini de körükler. Ancak bu durum, yalnızca Rusya için değil, Avrupa için de benzer bir etkiler zincirini tetikleyebilir. Avrupa’daki militarize ruh halinin yükselmesi ve silahlanma eğilimlerinin artması, bu olayın yan etkilerinden biri olacaktır. Rusya’nın güvenlik önlemleri alması, Batılı ülkeler arasında savunma harcamalarını artıran ve askeri güçlerini güçlendirme yönündeki istekliliği pekiştiren bir reaksiyona yol açabilir. Bu gelişme, aynı zamanda Ukrayna’nın Batı’dan alacağı askeri desteği artırarak, Ukrayna’nın silahlanma düzeyini ve saldırganlık düzeyini daha da yükseltmesine yol açacaktır. Ukrayna, Batı’nın desteğiyle, kendi askeri stratejisini daha da agresifleştirerek, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırabilir. Sonuç olarak, bu olay, Avrupa ve bölgesel askeri stratejileri yeniden şekillendirirken, daha geniş çaplı bir silahlanma ve askeri strateji yarışına yol açabilir.

Polonya Drone Vakasının Tetikleyeceği Endişeler

• Güvensizlik döngüsünün hızlanması: Menşei belirsiz İHA olayları, suçlama-inkâr sarmalını derinleştirir; taraflar daha temkinli ve saldırgan önlemler alır.

• Silahlanma yarışının alevlenmesi: Kamuoyu ve politika düzeyinde “daha fazla güvenlik” çağrısı, askeri harcamaları ve savunma desteğini artırır; bu da bölgesel militarizasyonu besler.

• Ukrayna Müzakerelerinin sekteye uğraması: Barış görüşmeleri zaten kırılgan bir zemindeyken, yeni sınır vakaları masayı tıkayacak; diplomasi hem gecikecek hem de daha şartlı, daha sert taleplerle dolacaktır.

• Rusofobi ve sert politik kutuplaşma: Olaylar, Moskova karşıtlığını meşrulaştırarak Avrupa’da sert dış politika tercihlerinin güçlenmesine katkıda bulunabilir; bu da bölgesel gerilimi artırır.

Resmî iddiaların etkisi

Rus resmi kaynakları, Polonya’dan olaya ilişkin delil ve işbirliği talep ettiklerini; tatmin edici bir yanıt almadıklarını açıkladı. Bu tür beyanlar, Moskova’da zaten varolan çekinceleri doğrular bir izlenim yaratıyor. Bağımsız doğrulama bulunmadığında bile, resmi söylem algıyı şekillendirir; bu da politika yapımında sertleşmeyi teşvik edebilir.

Sonuç

Polonya’daki birkaç düşmüş drone, basit bir sınır olayı olmaktan öte: Moskova’da yıllardır yerleşik kuşatma algısını harekete geçirecek bir tetiktir. Eğer Doğu ile Batı arasındaki kopuk iletişim yeniden kurulmaz, yeni bir askeri-siyasi düzen inşa edilmez ve bağımsız denetim mekanizmaları işletilmezse, küçük kıvılcımlar silahlanma yarışının, milliyetçi kutuplaşmanın ve uzun süren bir diplomatik çıkmazın tetikleyicisi olacaktır. Bu riski azaltmanın yolu, hızlı teknik doğrulama, şeffaflık ve pragmatik diyalogdan geçer; aksi hâlde bölgesel güvenlik mimarisindeki boşluklar hem istikrarı hem de barış umutlarını eritmeye devam edecektir.

Yıldıran Acar / Siyaset Bilimci