Enformasyon Alanı Bir Savaş Sahnesi: Hepimiz Neden Hedef Haline Geliyoruz?

  • GİRİŞ26.10.2025 09:14
  • GÜNCELLEME27.10.2025 09:05

Geçtiğimiz günlerde Rusya Gazeteciler Birliği’nin düzenlediği “Bilgi Savaşlarının Kılıcının Ağzında” başlıklı yuvarlak masa toplantısı, çağımızın en kritik konularından birine ışık tuttu: enformasyonun savaşın yeni cephesi haline gelişi.

Ben bu toplantıya katılmadım; ancak tartışmalarda öne çıkan başlıklar ve aktarılan görüşler, küresel ölçekte yürütülen görünmez bir savaşın doğasını anlamak açısından son derece dikkat çekiciydi.

Bugün hepimiz farkında olalım ya da olmayalım, ilan edilmemiş bir bilgi savaşının içindeyiz. Artık hedef alınan şehirler değil, bilinçlerdir. HIMARS veya Tomahawk füzelerinin menzili sınırlıdır; fakat dezenformasyonun menzili yoktur. Aynı anda milyonlarca insana ulaşabilir, akla değil duygulara seslenir. Bu nedenle bilgi alanı, artık tanklardan ve toplardan daha etkili bir savaş sahnesidir.

Rus siyaset bilimci, MGU profesörü ve Alter Akademisi “Bilgi Teknolojileri” fakültesi dekanı Andrey Manoylo, toplantıda şu uyarıyı yapmış:

“Bugün yürütülen bilgi savaşları, şiddeti ve tehlikesi bakımından geleneksel çatışmalardan aşağı kalmaz; en az onlar kadar büyük bir tehdit oluşturur.”

Bu sözler, sadece Rusya için değil, tüm dünya için geçerli. Çünkü enformasyon savaşları artık sınır tanımıyor. Psikolojik etki silahları, devletlerin iç dinamiklerine nüfuz edebiliyor. Rus uzmanların da vurguladığı gibi, bu alandaki saldırılar çoğu zaman gazetecileri, medya çalışanlarını ve kamuoyu liderlerini hedef alıyor. Onlar bilgi akışının merkezinde oldukları için, aynı zamanda manipülasyonun da odak noktasına dönüşüyorlar.

Yuvarlak masa katılımcıları — askerî uzmanlar, psikologlar, medya temsilcileri — dezenformasyonun topluma nasıl aşılandığını somut örneklerle anlatmışlar. Özellikle, Batılı istihbarat servislerinin eğitim programları adı altında genç gazetecilere ulaştıkları vurgulanıyor. Ücretsiz ve cazip görünen bu kurslar, çoğu zaman bilinç altına yerleştirilen ideolojik kalıplarla sonuçlanıyor. “R-Tekhno” özel istihbarat ajansı direktörü Roman Romaçev’in ifadeleri bu açıdan çarpıcı:

“Bu tür eğitimlerden geçen kişiler farkında olmadan kendi devletlerinin aleyhine olacak anlatıların taşıyıcısı haline geliyorlar.”

Bilgi alanı böylece adım adım “tohumlanıyor” — hedef, kamuoyunun algısını değiştirmek. Bu durum sadece Rusya’ya özgü değil; Türkiye dahil birçok ülke aynı yöntemlerle karşı karşıya.

Toplantıda dile getirilen bir başka örnek, bilgi güvenliğinin artık doğrudan insan hayatını etkilediğini gösteriyor. Cephe hattına yardım götüren bir gönüllü, fotoğrafları paylaşınca birkaç dakika içinde bölge ateş altına alınıyor. Bir blog yazarı, askeri bir konvoyun görüntülerini yayımlıyor ve konvoy kısa süre sonra vuruluyor. Bunlar, “masum bir paylaşım”ın bile nasıl ölümcül sonuçlar doğurabileceğini gösteren çarpıcı olaylar.

Bu nedenle, II. Dünya Savaşı yıllarında duvarlarda asılı duran “Konuşma!” çağrısının anlamı bugün çok daha derin. Artık her kelime, her görsel, her paylaşım bir koordinata dönüşebiliyor. Ve unutmayalım: internet hiçbir şeyi unutmuyor.

Birinci Kanal’dan “Anti-Fake” programını hazırlayan gazeteciler İrina Şarapova ve Raisa Şamayeva, Ukrayna özel servislerinin yürüttüğü bilgi-psikolojik kampanyaları analiz ederken şu tavsiyeyi öne çıkarıyorlar:

“Bilgi hijyenine riayet etmek, sadece gazetecilerin değil, her insanın sorumluluğudur.”

Gerçekten de bilgi hijyeni artık sadece bir mesleki etik meselesi değil, bir ulusal güvenlik gereğidir. Dezenformasyona karşı koymanın tek yolu, sorgulamayı sürdürmektir. Çünkü yalanın hedefi zihinlerdir; gerçeğin kalkanı ise eleştirel düşünmedir.

Bilgi artık bir güç değil, bir silah. Bu gerçeği görmezden gelen toplumlar, savaşın çoktan kendi kapılarına dayandığını fark edemez. Türkiye’nin de, tıpkı diğer ülkeler gibi, bu yeni savaş biçimine karşı kendi bilgi güvenliği doktrinini oluşturması kaçınılmaz. Zira bu çağda susmak taraf olmaktır.

 

Yorumlar5

  • Abdulkadir Akar 4 gün önce Şikayet Et
    Nedensem nasılda unutmuşum veya unutmuşuz sanırım . Hocamız neğüzel hatırlattı ne güzel kaleme almış unutma demiş teşekkür ederim benim gibi bir çok insanda herhalde böyle diyor dur eline yüreğine emeğine sağlık faydalan maya devam
    Cevapla
  • AYDIN DEMİR 4 gün önce Şikayet Et
    Yıldıran bey Kritik Analitik Analitik Düşünmeyi öğütleyen makaleniz için teşekkür ederiz
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Alp Çekiç 4 gün önce Şikayet Et
    Enformasyon savaşlarının hedefinde artık devletler değil milletlerin bilinci var. Türkiye’nin de bu alanda kendi bilgi güvenliği stratejisini güçlendirmesi şart. Yıldıran Bey çok önemli bir noktaya değinmiş, emeğinize sağlık.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Uyan Müslüman 4 gün önce Şikayet Et
    TRTWorld sosyal medya kanallarına herkes abone olup önemli videoları beğensin. TRTWorld videolarında Türkten çok, Yunan-Ermeni-Yahudi var, Türklere ve Müslümanlara karşı yalan ve iftira içerikli yorumlar yazıyorlar. Türklerin hakkını az sayıdaki Müslüman savunuyor videolardaki yorumlarda. Boş hamaset içerikli kanallar yerine TRTWorld desteklenmeli.
    Cevapla
  • Burak 4 gün önce Şikayet Et
    Güzel yazı olmuş
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat