'Kısmen' bile adil olmayan bir rapor

  • GİRİŞ01.02.2015 07:05
  • GÜNCELLEME02.02.2015 10:02

Acımasız, imajını korumaya çalışan ve muhalefete alerjisi olan bir lider. Türk toplumunu, laik-islamcı, muhafazakâr-solcu, milliyetçi-Kürtçü ve en tehlikelisi Sünni-Alevi çizgisinde bölmeye çalışıyor. Tüm bu olaylara rağmen parti içinden kendisine yönelik muhalif bir ses çıkmadı. Birkaç defa bunu Gül’ün yapma şansı oldu ama o da bu adımları atmaya yanaşmadı. Gül, bir anlamda, varlık gösteremeyen önemsiz bir kişi hâline geldi.”
“Halk TV’de Ruhat Mengi’nin programına telefonla bağlanan Sözcü yazarı”ndan değil alıntı. Freedom House’un 2015 Özgürlük Raporu’nun Türkiye bölümünün yanında adı uzman olarak yer alan Susan Corke’dan.
Bu analizden çok öfke patlamasını, Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Kongre’ye bağlı Raymond Ofis Binası’nda Bipartisan Policy Center’ın düzenlediği toplantıda yaşamış. (STV ve Halk TV’nin birlikte canlı yayınlamamış olmasının büyük bir kayıp olduğu bu toplantının diğer konuşmacıları da Eski Türkiye uzmanından çok Eski Türkiye’nin uzmanı olan Alan Makovsky ve Obama yönetimine yakın ABD’nin yeni Türkiye uzmanı Michael Werz de var. Geçen hafta Hürriyet’e bir röportaj veren Alman asıllı Werz’in boş zamanlarında T24 ve Todays Zaman okuyarak edindiği anlaşılan Türkiye “uzmanlığı” üzerinde ayrı bir yazıyla durulmayı hak ediyor.)
Susan Corke, diğer pek çok Freedom House çalışanı gibi ABD Dışişleri Bakanlığı kökenli. ABD Dışişleri’nin genç yaştaki uzmanlarını neden bu sivil toplum örgütüne kaptırıp durduğu sorusunun nasıl safi bir zihnin eseri olduğunu anlamak için Freedom House'un tarihine bakmak yeterli. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/580394.aspx.
Yazıyı okumaya üşenenler için, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD yönetimiyle paralel anti-komünist faaliyetler yapan, bütçesinin yüzde 90’ı ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan karşılanan bu kurumun son üç başkanının profiline bakmak bir fikir verecektir.
Freedom House’un 2010’a kadar başkanlığını; Irak işgalinin hararetli savunucusu, Snowden’ın asılmasını öneren, “Şeriat: Amerika’ya Tehdit” kitabının yazarı eski CIA Başkanı James Woolsey yürütmekteydi. CIA özgürlükler için çalışan bir STK olduğu için herhalde hiç zorluk çekmemiştir. Onun ardından başkanlık koltuğunda yakın zamana kadar David Kramer oturmaktaydı. Ne tesadüf o da ABD Dışişleri ve neo-con kökenli. Oğul Bush’un Demokrasi, İnsan Hakları’ndan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılığı’nı yapmak gibi bu koltuğu hak etmesine neden parlak bir özgürlük kariyeri var. Yeni Başkan, Mark Przybyszewski Lagon da yine bu “STK”nın işe alımlarındaki ilk iki şartından ikisini de yerini getirmiş. Hem Dışişleri kökenli hem neo-con American Enterprise Enstitüsü’nden yetişmiş. Onun özgürlüğe büyük katkısı da Irak’ın “özgürleştirilmesi” sırasında Dışişleri Bakanı Colin Powel’ın ekibinde yer almış olması. Ekipte BM işlerine baktığına göre, Powell BM’deki meşhur konuşmasında bütün dünyaya Irak’ta kitle imha silahları var yalanını söylerken arkasında bir yerlerde oturuyor olmalı.
Yine ne tesadüf, eski başkan gibi o da başkan yardımcısı olarak kendine 1971’de CIA’nin kurduğu Radio Free Europe’un yöneticilerinden birini seçmiş.
Freedom House’un raporlarından ve araştırmalarından sorumlu başkan yardımcısı Arch Puddington’a emanet edilen bir diğer hassas görev de İsrail’in özgürlük karnesini doldurmak olmuş ki, kırmızı kurdeleli o karneye ayrıca bakacağız...

Devamı için tıklayın >>>

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat