Türkiye’de Selefi tehdidi

.

  • GİRİŞ24.09.2020 11:05
  • GÜNCELLEME24.09.2020 11:56

Bu konuyu Türk basınında gazetemizden çok gündeme getiren yoktur herhâlde.
Birbirinden değerli akademisyenlerimiz, hemen her hafta farklı makalelerle tehlikeye dikkat çekmekte ve okuyucularımıza, toplumumuza doğru yolu anlatmakta.
FETÖ belasından sonra coğrafyamızda en büyük tehdidi oluşturan Selefi, Vehhabi ve Şia akımlarına, birilerini rahatsız etme  pahasına ısrarla vurgu yapıyoruz.
Ve üstüne basa basa diyoruz ki: Asırlarca hilafet sancağını taşımış bir milletin içine düştüğü bu durumun izahı nedir?..
İslamiyet’le ilk şereflenenlerden olan, asırlarca dinimize büyük hizmetler yapan bu asil millet, nasıl bir boşluğa sürüklendi ki, bugün ucu dışarıda sapkın akımların tuzağına düşmekte?
Ehl-i sünnet yoluna aykırı biçimde sünneti, dört hak mezhebi, Anadolu irfanının ana damarını oluşturan Matüridi-Hanefi çizgiyi inkâr eden zihniyet bizim topraklarımıza nasıl ve kimler tarafından taşındı?
Söyleyeyim; “İslamiyet’i günün şartlarına göre yeniden yorumlamak gerekir” diyen bozuk fikirli sözde din adamları ve akademisyenler aracılığıyla…
28 Şubatçıların hocası Yaşar Nuri Öztürk ne diyorsa, bunlar da papağan gibi aynısını tekrarlıyor.
Aradaki fark, Öztürk laik-Kemalist zihniyetin hocasıydı, bunlar AK Parti’ye yakın görünüyor.
Her ikisinin de amacı aynı…
Üstelik FETÖ’nün yapmaya çalıştığı ile de bire bir örtüşüyor!..
Tuhaf değil mi?
           ***
Selefiliği beşinci mezhep olarak din dersi kitaplarına koydurmayı başaran aklı çözemezsek, FETÖ gibi AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın başına da bela olacakları muhakkak.
-Ki, son yıllarda bunlardan bazılarının yavaş yavaş AK Parti’den uzaklaştıklarına şahit oluyoruz.
“Kim Ehl-i sünnetin dışına çıkıyorsa FETÖ ile aynı amaca hizmet eden ahtapotun öteki kollarıdır” diyoruz, diyoruz kimseye laf anlatamıyoruz.
Çünkü mesele FETÖ metö meselesi değil…
Arkada daha derin bir akıl çalışıyor ve hepsi aynı hedefe hizmet ediyor.
Nitekim, Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü hoca, tehlikeye daha sivri bir çıkışla dikkat çekince, konu Türkiye’nin gündemine oturdu.
Türkiye’de iki bin civarında Selefi yanlısı derneğin silahlandığını, savcılığın kendisini çağırması hâlinde bu derneklerden en az 150’sini isim isim sayabileceğini söyledi.
Bu dehşet verici iddianın ardından savcılık Cübbeli Ahmet Hoca’yı ifadeye çağırdı.
           ***
Silahlanma iddialarının doğruluk payı nedir, bilmiyoruz.
Devletin istihbarat kurumları elbette bunun incelemesini yapacaktır.
Fakat şu kadarını kesin olarak biliyoruz ki, DEAŞ gibi radikal Selefi-Vehhabi örgütler, bizim topraklarımızdan insan devşirebiliyor.
Bu, silahlanmalarından çok daha büyük tehdit.
Sözde ‘cihatçı’ bu örgütlerin Irak’ta, Suriye’de ve başka isimler altında girdikleri diğer ülkelerde camileri bombaladığına, İslam büyüklerinin kabirlerini yıkıp tahrip ettiklerine şahit olduk.
Bunlar, Osmanlı’yı Arap coğrafyasından atmak ve İslam dünyasından Ehl-i sünnetin izlerini silmek için Batı tarafından kurulup büyütülmüş, kanlı diktatörlüklerin maşaları.
Bugün İsrail’e hizmetkâr oldukları daha aşikâr görünen Suudi Arabistan, BAE gibi ülkelerin, İslam coğrafyasını fikrî alanda da zehirlemek için istihbarat örgütleri kanalıyla ellerinden geleni yaptıkları muhakkak.
Son birkaç asırdır coğrafyamızda dönen dolapların devamıdır izlediğimiz…
           ***
Bir tarafta gençleri dinden uzaklaştırmak, Marksist terör örgütlerinin kucağına, böylece Batı’nın ve İsrail’in uşaklığına sürüklemek için yürütülen çalışmalar…
Öbür tarafta sözde din adına örgütlenen, ancak yine Batı’nın ve İsrail’in uşağına dönüştürülen yığınlar.
Karşımızdaki akıl, böylesine sinsi, böylesine tehlikeli…
Problem şu ki, biz bu tehlikenin ne kadar farkındayız ve bunun önünü kesmek, özümüzü korumak için ne yapıyoruz?

 

 

Yücel Koç / Türkiye Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat