Muhalefetin devlet kurumlarını basma özgürlüğü mü var?

.

  • GİRİŞ05.12.2021 09:10
  • GÜNCELLEME05.12.2021 09:10

Sokak terörünü bastıran polisi tehdit…

FETÖ’cülerin canına okuyan savcı ve hâkimleri tehdit…

AK Parti’ye oy veren seçmeni tehdit…

Büyük projeleri üstlenen iş adamlarını tehdit…

Kendi saflarında görmedikleri gazetecileri, sanatçıları tehdit derken…

İş sonunda kamu bürokrasisini ve devletin memurlarını, hükûmeti yönetenlere karşı isyana çağırmaya…

Cumhurbaşkanı ve bakanların talimatını yapan memurlara gözdağı vermeye…

Hatta ve hatta doğrudan kamu binalarını basmaya geldi.

***

Faiz indirimi kararından hemen önce Merkez Bankasına gidip, savurduğu tehditlerle “siyasi şov” yapan muhalefet lideri, bu defa da enflasyon rakamlarını açıklayan Türkiye İstatistik Kurumunu hedef aldı.

Kapıdan içeri sokulmayınca da bir başka gösteriye girişti.

Maalesef ki, hükûmeti destekleyen insanların bir kısmı da bunun masum bir talep olduğunu zannetti.

Oysa, şu yapılanların tamamının yeryüzünde bir tek izahı vardır; o da ANARŞİ çıkarmaktır…

Devleti yönetilemez hâle getirmeye çabalamaktır.

Bunun bir benzerini Venezuela’da Guaido denemişti, hatırlarsınız.

Hatta ABD ve AB apaçık destek vermiş, seçim kazanmadığı hâlde ülkenin lideri olarak tanımıştı.

Venezuela halkı bu piyona prim vermeyince unutuldu gitti.

Yeryüzünde bir tek bizimki kaldı.

***

“TÜİK’e alsalar n’olurdu?” diyenlere sözüm…

Merkez Bankasına kabul edildi de n’oldu?

İçeride bir sürü izahat yapıldı…

O dışarı çıkınca yine bildiğini okudu!

Merkez Bankası Başkanı apar topar aşağıya inip, karalamalarına cevap vermek zorunda kaldı.

TÜİK’e de kabul edilse aynısını yapacaktı.

Ayrıca, muhalefet partilerinin aklına estiğinde devlet kurumlarına baskın yapma hakkı mı var?

Eleştirdiğiniz bir şey varsa gerekirse gider kapısında basın açıklaması yapar, sesinizi duyurursunuz…

“İlla içeri girip yüz yüze tehdit edeceğim” demek, neyle izah edilir?

Siz, yönettiğiniz bir yere rakibinizin baskın yapmasına, tehditler savurmasına izin verir misiniz?

İzin verirseniz, orayı yönetebilir misiniz?

***

Atlanan şu; aynı kişi Gezi’de polisleri “Göstericilere müdahale etmeyeceksiniz. Ederseniz hesap verirsiniz” diye tehdit ederken ekonomik kriz mi vardı, ekonomik refah mı?

El-Bab’a, Afrin’e, Fırat’ın doğusuna operasyonlara karşı çıkarken, Mehmetçiğe moral vermek için giden sanatçılara olmadık hakaretler yağdırırken de Türkiye’nin, Türk halkının menfaatini mi düşünüyordu?

Bu kişiye yönlendirmeyi parti genel merkezinin 14’üncü katında kimlerin yaptığını bir zaman en yakın çalıştığı Öztürk Yılmaz, Mehmet Sevigen gibi isimler anlatıyor, bunları da mı okumuyorsunuz?

Kandil’in çağrılarını, FETÖ’den uzaklaştırılanlara taahhütlerini, HDP ile birlikte hazırladıkları anayasa taslağını, yabancı ülkelerin büyükelçilerine anlattıklarını, otoparklarda yabancı casuslara yaptıkları servisi görmüyor musunuz ki, bunlarda iyi niyet arıyorsunuz!

E o zaman kendisini yakın zamanda Genelkurmay’ın, Emniyet’in kapısında da görürseniz şaşırmayın.

Bugün “TÜİK’e girseydi n’olurdu?” diyenler o zaman ne söyleyecek bakalım.

***

Netice…

Bu ülkeyi yönetmesi için millet bir kişiye yüzde 50’nin üzerinde oy verdi ve “Beş yıl boyunca sana verdiğim yetkiyi kullan, kimseden emir alma” dedi.

Başkanlık sistemi işte bunun için kıymetli.

Başarılı mı oldu, başarısız mı, bir sonraki seçimde kararı yine millet verecek.

Halkın oyunu almadan ülke idaresinde söz sahibi olmak, parlamenter sistemin garabetiydi.

Geçti o günler…

 

**************

 

Stokçuyla mücadele lafla olmaz

 

Seçim kaybettiren patates-soğan artışlarından bu yana benzer şeyler dinliyoruz.

Ne var ki çözüm olarak anlattıkları hal yasası bile bir türlü Meclis’ten geçirilip de milletin ümüğünü sıkan aracıların önü kesilemedi.

Son dönemde yine stokçularla mücadele yürütüleceğini yüksek tonda dinliyoruz, lakin birkaç market ve tedarikçiye kesilen ceza dışında bir adım göremedik henüz.

***

Bakın…

Ya çıkıp deyin ki “Stokçuluk falan yok. Üretim eksikliğinden, ihracattan, yahut dolar ve enflasyon artışından dolayı doğal olarak fiyatlar yükseliyor. Bunu önlemeye yönelik tedbir alıyoruz…”

Yahut stokçuluk yapanlar var ise –ki olduğu apaçık ortada- artık gereğini yapın.

Bu stokçuların içinde milletvekilleri mi vardır…

Yoksa AK Parti içinde etkin isimler mi, orası bizi ilgilendirmez.

Tıpkı terörle mücadelede olduğu gibi bir kararlılık koyun ortaya ve yakaladığınızı affetmeyin.

Biliyorum, muhalefet hemen bunu da istismar edecek, bu defa da stokçuları savunmaya geçecek!

Olsun, tınlamayın kardeşim.

Artık bıçak kemiğe dayandı…

Karşınıza kim çıkarsa çıksın “en şiddetli biçimde” gereğini yapın.

Vatandaş da PKK’ya, FETÖ’ye yaptığınız gibi, kararlılığınızı görsün ki, arkanızda dursun.

Yoksa ‘göstermelik denetimlerle’ sadece kendinizi kandırmış olursunuz.

Ülkeye de, kendinize de yazık edersiniz.

Yorumlar2

  • Sezgin 2 yıl önce Şikayet Et
    Bu milletin nereden tehdit edildigini herkes biliyo devekusunu oynamaya devam edin
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Musa Gökalp 2 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Yücel Koç Harika yazınizdan dolayı teşekkürlerimi sunarım yazınızın son bölünde bahsettiğiniz gibi stokculara dokunulmaz sa ortada ne Çiftci kalacak nede üretim Sevgilerimi sunuyorum.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat