Sultan Alparslan’ın, Anadolu’yu Türklere yurt yapan Malazgirt Zaferi, 951. yılında görkemli törenlerle kutlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, BBP lideri Mustafa Destici ve bakanlar iki gün süren etkinliklerde tam kadro Ahlat’taydı.
 
Israrla beka mücadelesine vurgu yapan Cumhur İttifakı, Bitlis’in Ahlat ilçesinden dünyaya bin yıla yaklaşan direnişin mesajını verirken, birileri de elbette boş durmadı.
 
Şu tesadüfe bakın ki, Anadolu’yu 951 yıl önce kendimize yurt, 100 yıl önce de işgalcilere mezar yaptığımız zaferlerle dolu ağustos ayında karanlık tipler yine sinir uçlarımıza dokundu, kendi mesajlarını verdi.
İstanbul Yenikapı’da organize edilen festivalde önce şarkıcı Gülşen Çolakoğlu, sapkınlığı rezilce meşrulaştırmaya çalışan LGBT’nin bayrağını açtı, tepki gösteren izleyicilere hakaret etti.
 
Peşinden yine aynı festivalde bu defa Reyhan Karaca adlı şarkıcı sahneye LGBT bayrağı istedi, aynı rezilliği tekrar etti.
Toplumu provoke etmek için bu kadarı yeterli olmasa gerek ki, Malazgirt Zaferi kutlamalarının hemen öncesinde, bu defa şarkıcı Gülşen’in dört ay önce bir başka konserde İmam Hatiplilere “sapık” diyerek hakaret ettiği video sosyal medya üzerinden servis edildi.
 
Zaferlerimizi ve Ahlat’tan verilen mesajı bıraktık, günlerdir kullanışlı bir aparatın sergilediği rezilliği ve tutuklanmasıyla büyüyen gerilimi konuşuyoruz.
Bu da gösteriyor ki, bin yıllık mücadele bitmemiş!
***
Şaşıracak bir şey yok; Gülşen’e esas sapıkların bayrağını açtıran da CHP, İmam Hatiplilere “sapık” dediği için tutuklanan Gülşen’i kıyasıya savunan da!
Bir de helalleşeceklermiş güya!
 
Mini etekli kadına hakaret eden bir meczup bulduklarında hemen tutuklanması için ortalığı ayağa kaldıranlar, İmam Hatipliler üzerinden üstü kapalı bütün dindarlara “sapık” diyenin tutuklanmasına hop oturup hop kalkıyor günlerdir!
O videoyu kimin servis ettiğine gelince…
 
CHP tayfası, hep olduğu gibi iktidarı suçluyor ama bu ters algı işleri yabancı olduğumuz taktik değil…
Tavsiyem kucak kucağa oturdukları FETÖ ve masonik örgütlere bakmaları!
Tabii, “bilmezlikten” gelmiyorlarsa!
Hatırlayın Baykal kasetinde nasıl safa yattıklarını!
***
Biz içeride bunlarla uğraşırken, dışarıda olanlar gözden kaçmıştır, ona da dikkatinizi çekeyim…
Venedik’te tam da bugünlerde, 24. Bizans Kongresi vardı.
 
Dün sona eren kongrede Türkiye’den de 61 akademisyen tebliğ sundu -ki çoğu İstanbul’la alakalıydı.
Özellikle de Bizans ‘mirasının’ ihya edilmesi ile alakalı…
Bu konudaki çabalarından dolayı CHP’ye övgülerde bulunuldu.
Buraya Türkiye’den katılan bir profesör “800 yıl önceki dördüncü haçlı seferinden bu yana ilk defa bu kadar büyük bir kalabalık Bizans için bir araya geldi” dedi.
 
E tabii kongrede “Zulüm 1453’te başladı” kıvamında, İstanbul’un fethine kara çalan pek çok cümle sarf edildi.
Detaylarını gazetemizde yer alan haberleri bulup okursunuz.
Ben size Malazgirt Zaferi ile kendimize yurt yaptığımız bu ülkede inancımıza yönelik saldırıları, baskıları ve inançlı insanlara yönelik aşağılamaları bir başka örnekle anlatayım.
***
Yapımcı ve yönetmen Veysel Karani Önen geçenlerde bir sohbetimizde beni çok etkileyen şu hatırasını anlattı;
“Sene 1990.
O dönemde radyo ve televizyon yayınları TRT tekelinde; özel telsiz kullanılmasına henüz izin verilmiş.
TRT yayınları da sıkı bir sansür veya denetime tabi.
Bugün bazı arabesk, fantezi veya rock müzisyenleri geçmişte TRT’nin eserlerini yayınlamayarak kendilerini nasıl mağdur ettiğini anlatıyorlar ama o dönem Cenab-ı Hakk’ın ismini zikretmek de yasaktı TRT’de.
TGRT yeni kurulmuş ama radyo ve tv yayını yapamıyor. Sadece radyofonik dramalar üretiyor ve bu eserleri teyp kasetleriyle dinleyiciye ulaştırıyor.
Gazetelerin promosyon yarışı yaptığı bir dönem aynı zamanda.
Türkiye gazetesi de ansiklopedi ve radyofonik dramalardan oluşan ses kasetlerini promosyon olarak okuyucusuna dağıtıyor.
Zaferin yıl dönümü vesilesiyle, MALAZGİRT DESTANI isimli kaseti promosyon olarak dağıtacak.
Biz de gazetenin reklam filmlerinin yapımcılığını ve yönetmenliğini yapıyoruz.
Reklam filminin senaryosunda Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te savaş öncesi askere yaptığı meşhur konuşmadan bir cümle var;
“Askerlerim şimdi burada Allah’tan başka sultan yoktur!”
***
Bu cümle içinde geçen “Allah” kelimesinin TRT denetimine takılacağını tahmin ettiğim için senaryoyu ön denetime faksladım.
Gelen cevap tahmin ettiğim gibiydi; ret.
Bu cümleyi bizim kurmadığımızı, Sultan Alparslan’ın birçok kaynakta zikredilen bilinen bir konuşması olduğunu, bizim sadece tarihî bir gerçeğe atıfta bulunduğumuzu, yayına izin verilmezse idari yargıya başvuracağımızı belirtip, ilgili kaynakları da ekleyerek bir faks daha gönderdim.
Gelen cevap bu defa olumluydu.
Biz hemen prodüksiyona giriştik. Sultan Alparslan rolünü Bulut Aras üstlenmiş ve savaşa hazır orduya sesleniyordu; “Askerlerim, şimdi burada Allah’tan başka sultan yoktur!”
***
Reklam filmi hazır olunca rahmetli Enver Abi’ye arz ettik. Filmi izlediğinde kaygıyla “TRT bu filmi yayınlamaz, Allah diyor” dedi.
Biz de senaryonun ön denetimden geçtiğini ve filmdeki sözler bakımından reddedilemeyeceğini açıkladık.
Enver Abi’nin yaşadığı sevinci anlatmama kelimelerim yetmez.
Nitekim film denetime takılmadan yayına girdi. TRT’de ilk defa içinde “Allah” ismi şerifi geçen bir bant yayınlandı.
Bize de böyle bir yasağı delmiş olma şerefi kaldı.
Enver Abi’nin, o 30 saniyelik reklam filmini kaseti başa sardırarak aynı sevinç ve heyecanla defalarca (en az 30 kez) izlediğine şahit oldum o gün.
O dönemi şimdiki nesle anlatmak neredeyse imkânsız.”
***
1990 yılından bir Malazgirt hatırası böyle sevgili okurlarım!
Şimdi Malazgirt’ten “İman bir nasip meselesidir. Kimse duadan, tekbirden, salevattan rahatsız olmasın. Bunlar manevi zırhımızdır. Ezan, bayrak ve şehitler geleceğimizin teminatıdır. Hiçbir saldırıya, hiçbir oyuna tahammülümüz yok. Vatanımızı bölmeye, devletimizi yıkmaya çalışan kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayız” diye seslenen bir Cumhurbaşkanı’mız var.
Şükürler olsun.
 
Lakin birileri de bunu hazmedemediği için yok LGBT bayrağı, yok dindarlara hakaretle sabotaja ve kendilerine verilen vazifeyi ifa etmeye devam ediyor.
Kıymet bilmeyene Erdoğan öncesini bir hatıra ile hatırlattık…
Bundan gayrısı halkımızın, özellikle de Anadolu’yu yurt edinenlerin bileceği iş!
Türkiye gazetesi