Ülke ve millet ne zaman zor zamanlardan geçse dışarıda değil içeride verilen mücadelenin ritmi ve boyutu büyüyor. Özellikle 15 Temmuz sonrası ülkeyi kılcal damarlarına kadar kuşatmış vesayet unsurlarından kurtulmaya başlamışken, yine mücadeleyi dışarıdan çok içeride vermeye başladık.
Rahmetli Kazım Karabekir Paşa’nın dediği gibi: “Öyle puslu ki hava, şeytanlar dahi Müslüman mintanı giyiyor!..”
15 Temmuz gecesi marketlerin önünde, benzin istasyonlarında ve bankamatiklerde kuyruk oluşturanlar, 15 Temmuz diye bir şeyin aslında olmadığını söylemeye başladılar.
Dün sosyal medya hesaplarında yapılan organize çalışmalar ile, o gece kahramanca direnen kim ya da kimler varsa taşlanıyordu.
Bu kadarla kalsa iyi…
Erdoğan’ın Cumhur İttifakı'nın adayı olacağını sağır sultan dahi bildiği hâlde, görünmez biri olarak Erdoğan’a parti dışından alternatif aday kotarmaya çalışan çiçeği burnunda genel başkan, bir 15 Temmuz direnişi anlatıyor şaşar kalırsınız!..
Oysa o gece yurt dışında nerede olduğuna ve kalkışmanın kritik saatlerinde kimleri nasıl bir direnişe çağırdığına toplumda şahitlik edeni yok. Bu durumu daha sonra ‘olayı anlamakta bayağı güçlük çektik’ cümleleri ile tevil etmeye çalışsa da sanırım inandırıcılıktan epey uzak.
Keza yine ahlak üzerine saatlerce nutuk atanların, o gece Binali Yıldırım’ın tünelde saklandığını iddia etmesi nasıl bir ahlaksızlıktır! O geceye şahitlik eden herkesin bildiği yegâne hakikat, Binali Yıldırım’ın bu olayı ekranlarda ‘kalkışma’ olarak nitelendirmesi ve buna kalkışanların bedelini en ağır şekilde ödeyeceğini beyan etmesidir.
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın o gece Cumhurbaşkanı’nın konforlu sarayında semalarda dolaştığını söyleyebilmesi siyasetin yüzünü kızartmaktadır.
Hâlbuki Erdoğan’ın milleti sokaklara davet ederek Atatürk Havalimanına hangi şartlar altında indiğini, kulenin FETÖ unsurlarından nasıl temizlendiği çok iyi biliyoruz. Erdoğan’ın uçağının düşürülmesi için uçak izlerinin, hem de düşünce kuruluşu görünümlü istihbarat uzantıları vasıtasıyla nasıl servis edildiğini de çok iyi biliyoruz...
Liste uzar gider.
Lakin, 15 Temmuz’u ve o geceki direnişi direkt hedef alanlardan ziyade, laf kalabalığı yaparak itibarsızlaştırma gayreti içinde olan bir güruh var ve asıl tehlikeli olan da bu güruh. Üstelik o geceye dair tek bir direniş emaresi göstermeyenlerden gelen bir itibarsızlaştırma gayreti bu.