YAŞ toplantısında başörtülü öğretmeni tartışan kafa

  • GİRİŞ28.07.2022 08:06
  • GÜNCELLEME28.07.2022 08:06

Genelkurmay Başkanlığı eski İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında 2007 yılına ait bir hatırasını kamuoyu ile paylaştı.

Gündemin yoğunluğundan bu konuya temas edemedim lakin konunun öyle yabana atılır bir yönü yok.

Hoş, bilmediğimiz şeyler değil lakin olayın şahitleri tarafından gündeme getirilmesi yine de konuyu son derece değerli hâle getiriyor.

Son zamanlarda Erdoğan’ın bugüne kadar genişlettiği birçok bireysel özgürlük alanı, ‘tek adam’ diye bağıranların karın gürültüsüyle bastırılmaya çalışılsa da bu ülkede herkes birbirinin cemaziyelevvelini iyi bilir.

 

Konu neydi?

 

2007 yılında toplanan Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) toplantısında Başbakan Erdoğan’a okullarda başörtüsü takan öğrenci ve öğretmenlerin oluşturduğu irtica!! tehlikesini sunmuşlar ve şapkasını alıp giden siyasi figürlerin tersine Erdoğan kendisine sunulan bu raporu deyim yerindeyse masaya çarpıp salonu terk edip gitmiş.

Tabii bu, yaşananların sadece çok küçük bir kısmı.

O tarihlerde okullarda okutulan Millî Güvenlik isimli derslere katılan üniformalı subaylardan da matbu evrak üzerinden rapor isteniyor ve bu rapor doğrultusunda okulda başörtüsü takan öğretmen ve öğrenci olup olmadığı tespit edilerek yukarıya raporlanıyordu.

Yine aynı 2007 yılında, GATA’ya ait bir birimde tedavi gören Nejat Uygur ve eşini ziyaret etmek isteyen Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan GATA’ya başörtüsü taktığı gerekçesi ile alınmıyordu.

 

Hangi birini yazsam buraya…

 

2007 yılında KKTC’den dönen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü havalimanında karşılarken eşinin elini sıkmamak için halının karşısına seken garnizon komutanı korgenerali mi yoksa seçilecek cumhurbaşkanının niteliklerinin ne olması gerektiğine dair basına açıklama yapma cüreti gösteren Genelkurmay Başkanı’nı mı?

Bu olaydan yaklaşık beş yıl önce yani Kasım 2002 tarihinde NATO toplantısı için Prag’a giden Ahmet Necdet Sezer’i eşi ile havalimanına uğurlamaya gelen Bülent Arınç için o günkü medya çarşaf çarşaf ‘türban devletin zirvesine taşındı’ manşetleri atıyordu.

 

 

Meleklerin cinsiyetini tartışan Türkiye

 

İstanbul’un surları Fatih Sultan Mehmed’in toplarınca dövülürken, sur içinde kalanların Ayasofya’da meleklerin cinsiyetini tartışması misali, dünyanın gündeminden kopuk bir şekilde içeride sadece başörtüsünün ve ayakları yere basmayan irtica kavramının tartışılması son derece ibretliktir.

Bugün NATO zirvesinde İsveç ve Finlandiya’yı bir mutabakat zaptı imzalamaya icbar eden Türkiye’nin diplomatik hamlelerine burun kıvıranlar, o günlerde NATO zirvesi öncesi işte bunları tartışıyordu.

O tarihlerde herhangi bir Anadolu şehrine, kasabasına ya da bir köy kahvesine gitseniz, az buçuk gündemi takip eden herkes size komuta kademesini isim ve rütbe bazında tek tek sayabilir, kimlerin terfi sırasında olduğunu da sıralayabilirdi.

Elbette vatandaşın savunma ve güvenlik siyasetine duyduğu ilgiden değil, ordunun siyasal otonom alanının siyaset aleyhine son derece metastaz yapmasından.

Şimdilerde ise kerameti kendinden menkul bazı tekaüt ekran güzelleri bu yaşananların, aslında bu ülkede hiç yaşanmadığını anlatabilmek için ekranlarda hançerelerini yırtmak ile meşguller.

İşin daha da üzücü olan boyutu ise o tarihlerde tüm dikkatini ve enerjisini Türkiye’nin terörle mücadelesi başta olmak üzere ülkenin savunma ve güvenliğine tahsis etmesi gereken makamların alenen ülkenin siyasetine soyunmuş olmalarıdır.

 

Şimdi tüm bunları neden kaleme alma gereği hissettim?

 

Malum önümüzdeki günlerde yine Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) Toplantısı gerçekleştirilecek.

Çok şükür artık Türkiye’de kimse ezbere 12 Eylül darbesinin beşibirliği olarak nam salmış darbeci generallerin ismini sayar gibi komuta kademesini ve terfi sırasında olan generallerinin isimlerini saymıyor.

Saymıyor lakin yine kerameti kendinden menkul yazarın her yıl olduğu gibi bu yıl da arşivinde sakladığı bir YAŞ yazısı vardır.

Kaç generalden kaça düştük tadında eski günlere özlem dolu yazılar yazan bu kalemin ağzından bugüne kadar silahlı kuvvetlerin demokratik gözetim ve kontrolüne dair ya da silahlı kuvvetlerin demokratik kontrolünde önemli bir parametre olarak YAŞ yapısında yapılan değişikliğin, diğer demokratik ülkeler ile olan mukayeselerine dair kayda değer bir yazı okuyanınız var mı?

 

Dönelim başa…

 

Hiç kimse Türkiye’de milletin iradesi ile başbakanlık makamına gelmiş bir siyasi lidere o günlerde yapılan bu muameleleri unutmasın.

Hiç kimse bu ülkenin insanlarına karşı her türden anti demokratik baskıyı ve zulmü sahaya sürenleri asla unutmasın.

Hiç kimse bu zorbalıklara karşı Erdoğan’ın ortaya koyduğu kararlı mücadeleyi de unutmasın.

Bakmayın şimdilerde ağız şapırtıları eşliğinde demokrasiden dem vurarak Erdoğan’a tek adam yaftası takanlara.

Dedim ya hepsinin cemaziyelevveli hafızalarımızda kayıt altında.

Bu itibarsızlaştırma söylemlerini sıkça kullanıp demokrat görünme derdine düşmüş bu iflah olmaz kafalar, ilk fırsatını bulduklarında müsait olan her bir cenahtan eski ajandalarını gündeme sokmaktan asla geri durmayacaklardır.

TÜRKİYE GAZETESİ

Yorumlar2

  • Türk beyi 1 yıl önce Şikayet Et
    O dönemde milli güvenlik kurulu toplanıyor,irtica birinci tehdit bölücü terör ikinci.unuturmuyuz,unuttururmuyuz,asla.Allah o günleri bu millete bir daha yaşatmasın.ölümüne reisin yanındayız.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Kaan 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun muhteşem bir yazı. Biz unutmadık unutmayacağız da o yapılanları
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat