İstikrar ve Bulgaristan seçimleri

.

  • GİRİŞ08.09.2022 08:20
  • GÜNCELLEME08.09.2022 08:20

Bulgaristan, koalisyon hükûmetlerinin bitmek bilmeyen istikrarsızlığında âdeta kavruluyor. En son Bulgar Sosyalist Partisi (BSP), Cumhurbaşkanı Rumen Radev’e hükûmeti kuramadığını bildirerek ülkede erken seçimin kapısını açtı.
2 Ekim 2022 tarihinde yapılacak seçimler istikrarlı bir Bulgaristan açısından son derece önemli hâle geldi. Bulgaristan 4 Nisan, 11 Temmuz ve 14 Kasım 2021 tarihinde yapılan üç genel seçimin ardından şimdi de 2 Ekim'de bir seçime daha gidiyor.
Avrupa’da başta İtalya olmak üzere birçok ülke, parlamenter sistemin bu hastalıklı koalisyonlarının âdeta kurbanı olmuş durumda. En son İsveç gibi uzlaşı kültürü son derece gelişmiş bir ülkenin yolu, hükûmeti ayakta tutabilmek adına Suriye’nin kuzeyine düştü. Hükûmet için ihtiyaç duyulan bir oy uğruna, bazı yetkililer Suriye’nin kuzeyindeki terör yapıları ile iletişime geçerek, parlamentoda Emine Kakabaveh isimli parlamenterin desteğini garantiye almak istediler.
Şayet İsveç gibi bir ülkede dahi bunlar yaşanabiliyorsa, koalisyon hükûmetlerinin ortaya çıkarttığı istikrarsızlıklar konuşulmaya değmez mi?
 
Gelelim Türkiye’ye
 
Etrafın ateş çemberi olduğu, gıdadan enerjiye dünyanın türbülansa girdiği bir dönemde Türkiye idari açıdan âdeta bir istikrar merkezi.
Irak’ta aylardır kurulamayan hükûmetler, Suriye’de ülkeyi bitiren bir iç savaş, Ukrayna’nın işgali, Kafkaslardaki istikrarsız yapılar, Bulgaristan’da kurulamayan hükûmetler, Bosna Hersek-Kosova ve Sırbistan hattında oluşturulmaya çalışılan gerginlikler ve büyük bir ekonomik durgunluğa doğru pupa yelken giden bir Avrupa...
Böylesi bir ortamda, her kafadan ayrı bir sesin çıktığı koalisyon hükûmetleri ile bu ülkenin yönetilemediğini yıllarca büyük bedeller ödeyerek yaşadık ama şimdi birileri bu kâbus gibi yılları gençlerimize âdeta ulaşılması gereken bir ütopya tadında anlatıyor.
 
Altılı masadan pay biçelim
 
Koca ülke aylardır "Altılı Masa" etrafında bir araya gelmiş parti liderlerinin açıklamalarına odaklanmış durumda. Bugüne kadar herkes için geçerli olan, genel geçer bazı prensiplerin açıklanması dışında ortaya koyulan tek somut öneri; muhtevasını kimsenin bilmediği sözde "güçlendirilmiş parlamenter sistem."
Bunun dışında, Avrupa ülkelerinde koalisyonlu yapıların oluşturduğu istikrarsızlık ve sonuçları ile Türkiye’deki parlamenter sistemin ortaya çıkarttığı istikrarsız koalisyon hükûmetlerinin ürettiği sonuçlar mukayese dahi kabul etmez.
Neden?
Çünkü hiçbir ülkenin bugüne gelene kadar geçirdiği siyasi tecrübe birbirine benzemiyor da ondan.
Çünkü hiçbir ülkenin sosyal, iktisadi ve demografik hakikatleri birbirine benzemiyor da ondan.
İngiltere’nin sanayi devrimi ve sömürgeler yoluyla bugün ulaştığı nokta ile, Fransa’nın ihtilaller, harpler ve giyotinler arasından çıkıp bugünlere geldiği yol birbirinden farklı. O yüzden Fransa’nın siyasi yapısı ve idari sistemi ile İngiltere’nin siyasi ve idari yapısı farklı teşekkül etmiş.
Türkiye’nin de diğer ülkeler gibi bugün geldiği nokta, kuşkusuz nevi şahsına münhasır bir durum. İngiltere’deki gibi bir parlamenter sisteme özenerek ihdas edilmiş yapının bu coğrafyada ürettiği ve dayattığı hususun vesayet ve istikrarsızlık olduğunu unutmayalım.
Belki de vesayet ve istikrarsızlığın bir sonucu olan ‘kuruduğunda sulanan, uzadığında budanan’ bir ülke hâline gelmemiz, uluslararası ortamda son derece faydalı bulunduğu için ‘cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi’ hedef hâline getiriliyordur.
Oysa Avrupa açısından istikrarsız yapılar büyük ölçüde tolere edilebiliyor.
Böyle bir coğrafyanın içinde Belçika 541 gün hükûmetsiz yoluna devam edebildi.
Nasıl?
Komşuları Hollanda, Almanya, Lüksemburg ve Fransa olan bir ülke ile, komşuları Irak, Suriye, arada İran olmasa Afganistan, Ermenistan ve Yunanistan olan bir ülkenin şartlarını eşit tutmak sanırım çok akıl kârı olmaz.
Bu yüzden millet kimi Cumhurbaşkanı seçerse seçsin, istikrarlı hükûmetlerin Türkiye adına son derece önemli olduğu bir dönemden geçiyoruz.
 
Dönelim Bulgaristan’a...
 
Bulgaristan’da bugün ortaya çıkan tablo Ukrayna’nın işgalinin oluşturduğu tablo ile de yakından alakalı ama bu konuya çok değinmeyeceğim.
 
Bulgaristan vatandaşlığı olan tüm yurttaşlar sandığa gitmeli
 
Bu istikrarsızlığın içinde 2 Ekim’de yapılacak olan genel seçimlerde Türkiye’de yaşayan Bulgaristan vatandaşı soydaşlarımızın kullanacağı oylar son derece önemli. Bugüne kadar 1989 yılında Bulgar diktatör Todor Jivkov tarafından yurtlarından sürgün edilen insanlarımızın seçimlere yeteri kadar önem vermediğine dair birçok serzeniş duydum.
Binlerce yıllık sürgünlerini unutmayan milletler varken, nasıl olur da 30 sene içinde yapılan zulümleri bu kadar kolay unutabiliriz?
Bu konunun Türkiye’de bazı platformlar dışında haber dahi olmaması ne ile izah edilebilir?
O yüzden, Türkiye’de Bulgaristan vatandaşlığı olan tüm soydaşlarımızın, âdeta kutsal bir görevi ifa edercesine bulundukları illerde kurulan seçim sandıklarına ailece gidip tek oy dahi zayi etmeden oylarını kullanmaları gerekmektedir.
Velev ki seçim sandığı size 150 km mesafede olsun, velev ki kızdığınız ya da küstüğünüz bazı hususlar olsun...

TÜRKİYE GAZETESİ

Yorumlar1

  • TAŞOVALI 1 yıl önce Şikayet Et
    Güzel bir yazı.Umarım soydaşlarımız da sizin gibi düşünüp oylarını kullanırlar.Bu belirsizlikte birlik olup sandıktan daha güçlü çıkmalarını diliyorum.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat