Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ni çöpe atmalı!

  • GİRİŞ03.08.2020 09:00
  • GÜNCELLEME03.08.2020 09:00

İstanbul Sözleşmesi’nin dayandığı temel felsefî temeli gözardı edersek, söyleyeceğimiz lehte veya aleyhte hiçbir sözün değeri de, anlamı da olmayacaktır.

TOPLUMSAL CİNSİYET MÜHENDİSLİĞİ PROJESİ: TANRI’YA MEYDAN OKUMAK!

İstanbul Sözleşmesi’nin kalkış noktası, “cinsiyetsizlik” fikri: Biyolojik cinsiyete karşı, toplumsal cinsiyeti eksene alıyor.

Bütün feminist hareketlerin, eşcinsel oluşumların kalkış noktası burası: “İnsan, yaratılışta verilen cinsel kimliği kabul etmeyebilir ve cinsiyetini istediği şekilde değiştirebilir.”

İstanbul Sözleşmesi’nde defalarca tekrarlanan “toplumsal cinsiyet”, “cinsel yönelim” gibi kavramların dayandığı ideoloji, işte bu cinsiyetsizleştirme ideolojisi; bendeniz bunu “toplumsal cinsiyet mühendisliği” projesi olarak adlandırıyorum.

Ne demek bu?

Tanrı’ya meydan okumak, demek. Yaratıcı’ya “Ben senin verdiğin cinsiyeti kabul etmiyorum, reddediyorum!” demek.

KADEM NEREDE/N KONUŞUYOR?

Dünya değişiyor... Modernliğin haklar rejimi demokrasinin yerini postmodernliğin hazlar rejimi dromokrasi alıyor...

Yeni bir dünyanın ayak sesleri bu. Bildiğimiz cinsiyetleri, dinleri, devletleri yok edecekler. Tek devlet, bütün dinlerin karışımı tekno-pagan tek bir din, bütün cinsiyetlerin karışımı akışkan, cinsiyetsiz bir cinsel kimlik inşa edecekler...

Kadem’in, dünyada yaşanan bu gelişmeleri kavrayabilecek entelektüel donanıma sahip olmadığı anlaşılıyor, ne yazık ki. Kadem’in de, diğer kadın derneklerinin de.

Kadem’i günah keçisi haline getirmek istemem. Ama Kadem, yerini bilmeli, ülkemizin de dünyanın da nasıl bir yıkımla, ontolojik felaketle karşı karşıya olduğunu görebilmeli.

Kadem’in durduğu yer neresi? En iyisi, bu feminist ideolojilerin içinde konuşlanıyor ve oradan konuşuyor; Müslümanca bir ontolojide ve epistemolojide konuşlanmıyor ve oradan konuşmuyor.

Kadem’in ülkenin kadın, aile politikalarının belirlenmesinde çok etkin olduğunu biliyoruz. O yüzden vebale girdiğini hatırlatmak istiyorum burada.

Kadem, bize örnek bir Müslüman aile modeli geliştirmeli ve bunu toplumun bütününe sunabilmeliydi. Böyle bir kaygıları oldu mu? Bundan sonra Kadem olacaksa, aileyi eksene alan model bir Müslüman tipi ve ilişkiler haritası çıkarmaya kafa yormalı ve bunu bütün dünyaya sunacak şekilde yapmalı.

Bu dert, bu kaygı, bu birikim yoksa niçin var ki Kadem?

Tekrar ediyorum: Kadem, Feminizm İÇİNDEN konuşuyor, bu toplumun kozmolojik ve evrensel İslâmî değerleri ve ilkeleri içinden DEĞİL.

Feminist konumdan, İstanbul Sözleşmesi’nin belirlediği konumdan konuşunca, sorunu, aile sorununa değil kadın sorununa indirgiyor. Kadın ile erkek arasında çatışmayı, kadın-erkek husumetini körükleyecek çatışmacı, maskülen, şiddet yüklü bir dil kurarak konuşuyor diğerleri gibi.

Feminizm ideolojisi de, cinsiyetsizleştirme ideolojisi de, sorunu cinsiyet sorunu, erkek-egemen cinsiyet sorunu olarak görüyorlar. Çözümü de, cinsiyetleri yok etmekte buluyorlar! İfrattan tefrite yuvarlanıyorlar...

Tam bir kaos! Çıkmaz sokak! Anarşi! Bu tür ideolojik fraksiyonlar var bu örgütler arasında “KaosGel” gibi!

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, BÜYÜK YIKIMLARA YOL AÇACAK!

İstanbul Sözleşmesi, çok büyük sosyo-kültürel yarılmalara ve ailevî yıkımlara yol açacak toplumda. Çok büyük yaralara yol açtı daha şimdiden...

Özetle Kadem’in ve diğer kadın derneklerinin durdukları yerin bu toplumun medeniyet dinamiklerinin ürünü Müslümanca bir yer olmadığını, ailenin ve toplumun altını oyan, erkek-kadın ilişkilerini düşmanca kurgulayan, söylemsel şiddet üreten, o söylemsel şiddetle eylemsel şiddeti kışkırtan ve meşrulaştıran seküler, İslâm-dışı, fıtratı hiçe sayan, fıtratı metamorfoza uğratan büyük ontolojik, kültürel ve sosyal yıkımlara yol açacak bir yer olduğunu, çok vebale girildiğini hatırlatıyor, bir Müslüman fikir adamı olarak uyarıyorum.

Kadınların bazı haklar elde etmesinde önemli rolleri ve işleri oldu Kadem’in, elbette ki. Ama durduğu yer Müslümanca bir yer değil. Belki farkında olmadan bizim değerlerimizin altını oyan bir yer. Ailenin ve toplumun geleceği açısından da, AK Parti’nin geleceği açısından da çok sorunlu hatta tehlikeli bir yer!

ERDOĞAN! ÇÖPE ATMALI!

Şunu bilelim: Bu toplumu, son iki asır o büyük yok oluş mevsiminde aile ayakta tuttu. Aileyi de güçlü, sarsılmaz akîde. Akîde çökerse, aile çöker. Aile çökerse toplum ayakta duramaz. Toplum çökerse ülke silinir gider tarihten -Allah muhafaza!

Bir yanlışlık var, bir yerde büyük bir yanlışlık yapılıyor: Aile çöküyor! Uygulanan politikalar çok yanlış bu konuda. Müslüman, muhafazakâr bir partinin iktidarında ailenin çökmesi olacak iş değil, bunun vebali var!

Bu ülke kadına cinayeti önleyecek yasa yapmaktan âciz mi, yapmayın Allah aşkına!

Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ni çöpe atmalı, bizim insanı yücelten asil medeniyet değerlerimize dayalı, dünyaya da model olabilecek kadına cinayeti, şiddeti önleyecek örnek bir yasa yapılması talimatı vermeli!

Eğer İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırıp çöpe atmazsa, sonunu hazırlamış olur iktidar!

Benden hatırlatması.

Vesselâm.

YENİŞAFAK

Yorumlar22

  • Yavuz Selim 3 yıl önce Şikayet Et
    kadın cinayetleri deniyor kocasını öldüren kadınlar ne olacak bu resmen negatif kadın hakları ne demekmiş geri kalanın hakkı yok mu geri kalan insan değil mi bu zamana kadar ALLAH CC ' nün emrinden fazla feminist haya ahlak namus yoksunu haçlı ahlakını bize deli gömleği gibi giydirdiler yuvaları yıktılar hakkı değil batılı savunuyorlar şeytanın avukatlığını yapıyorlar...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • cesur aydın ? 3 yıl önce Şikayet Et
    böyle kritik zamanlarda o kadar akademik uzmanlar inançlı dindar şuurlu sosyolog psikolog aydın takımı yüz üniversite var tık yok toplumun böyle önemli bekasını ilgilendiren bir konuyu niye gündeme getirmiyorsun her gün chp libya suriye ırak vs buna sıra gelmiyor mu bu belki hepsinden önemli ama mayınlı arazi fincancı katırlarını ürkütmekten mi korkuyorsunuz ab kadem lgbt chp yoksa bunlardan mı korkuyorsunuz hepimiz aynı gemideyiz cesur yargıçlar olsaydı hitler olmazdı deniyor ya aynı öyle !..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • EHLİ SÜNNET 3 yıl önce Şikayet Et
    işte böyle ALLAH CC ' nün emir ve yasaklarını söyleyen kangren olmuş toplumun yaralarını dile getiren eyyam yapmayan gerçek aydınlar fikir adamları milletin derdiyle dertlenen insanları değil de kozmopolit kişileri danışman veya bakan yaparsanız tabiidir ki rehberler, refikler ve yanlış işler sorgulanır...
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • EHLİ SÜNNET 3 yıl önce Şikayet Et
    düşüncelerime hissiyatıma tercüman olduğu için ALLAH CC razı olsun kalemine sağlık eline sağlık çok teşekkür ederim bu sadece ailenin ahlakın namusun ak partinin sonu değil milletin sonu hepimizin sonu olur ALLAH CC korusun !..
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Hasan 3 yıl önce Şikayet Et
    zarif bir nükte-i Kur'âniyedir ki, ferman etmiş: وَ قَالَ نِسْوَةٌ فِى الْمَدٖينَةِ müenneslerin cemaatine, iki katlı müennes olduğu halde, müzekker fiili olan قَالَ buyurması; hem قَالَتِ اْلاَعْرَابُ buyurmakla, müzekkerlerin cemaatine, müennes fiili olan قَالَتْ tâbiriyle, lâtifâne işaret ediyor ki: Zaif ve halim ve yumuşak kadınların cemiyeti kuvvetleşir, sertlik ve şiddet kesb edip bir nevi reculiyet kazanır. Müzekker fiilini iktiza ettiğinden, وَ قَالَ نِسْوَةٌ tâbiriyle, gayet güzel düşmüş. Lem'alar
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat